Güney Kore’de kokuşmuş bir şeyler var!

Kuzey Kore hakkında absürt denebilecek haberler yapmak hem bizim basının hem de uluslararası medyanın çok sevdiği bir iştir. Yozlaşmış bir rejim olan Kuzey Kore’nin, hele hele de hanedanvari sisteminin eleştirecek yanı da az değil hani. Fakat bu haberlerde bazen açıkça dile getirilen bazen de alttan alta hissettirilen bir de Güney Kore güzellemesi vardır. Öyle değil mi, kapitalizmin ilga edildiği Kuzey Kore binbir dertle boğuşup hanedanlıkla yönetilirken kapitalizm, Güney Kore’ye demokrasi ve refah getirmiştir! Emperyalizmin maddi manevi desteğini arkasına alan Güney Kore’nin iktisadi gelişmesi ayrı bir konu, pek övdükleri Güney Kore demokrasisinin tüm marifetleri ise son aylarda gözler önüne seriliyor.

Gazetemizin okurları hatırlayacaktır, geçtiğimiz aylarda Güney Kore devlet başkanı Park Geun-Hye’nin karıştığı yolsuzluk skandalını yazmıştık. Bu yolsuzluk skandalının ana aktörlerinden birinin ünlü Samsung şirketi olduğunun kokusu da son aylarda çıkmaya başlamıştı. 40 milyon dolar kadar bir rüşvet verdiği anlaşılan Lee Jae-Yong, yani Samsung’un yönetimini komadaki babasının yerine fiilen üstlenmiş olan veliahdı, ilk duruşmada serbest bırakılsa da yeni kanıtların ortaya çıkmasının ardından tutuklandı. Güney Kore’de gerçekleşen üretimin beşte birini yapan ve 250 bin kişinin çalıştığı Samsung’un içinde bulunduğu bu durum, Korea Times gazetesine göre beş milyon Koreliyi, yani ülkenin yüzde onunu doğrudan etkileyecek. Dolaylı etkileri ise ülkenin ekonomisini bütünüyle altüst edebilir.

Bununla Güney Kore demokrasisinin ilişkisi ne demeyin. Bu skandalın üç temel aktörü var, birisi devlet başkanı Park Geun-Hye, yani Güney Kore’nin 1960’lardaki diktatörü Park Çung-Hee’nin kızı. Bir diğeri Choi Sun-Sil, yani Başkan Park Geun-Hye’nin akıl hocası ve eski diktatörün içinde bulunduğu tarikatın lideri olan Çoi Tae-Min’in kızı. Sonuncusu ise Samsung’un kurucusu olan ailenin veliahdı Lee Jae-Yong. Yani 1960’lardan bu yana, nerdeyse 60 yıldır, ülkede siyasi, dini ve ekonomik güç bu üç ailenin dışına çıkamamış. Şimdi ise bu üç veliahdın çevirdiği alavere dalavere milyonlarca Güney Koreli emekçiyi, işinden aşından edecek bir krize dönüşmek üzere. Neyse ki kapitalizm Güney Kore’yi Kuzey’in anti-demokratikliğinden kurtarmıştı. Hay sen çok yaşa Güney Kore kapitalist hanedanı!