Ekonomi uçmuyor TÜİK uçuruyor: İşçinin sırtındaki yük gösterilmiyor

Önce büyüme rakamlarının ardından da Mayıs ayı bütçe verilerinin açıklanmasıyla halkın önüne pembe bir tablo çıkartıldı. Bu pembe tabloya göre 2016 yılının ilk çeyreği %4,8’lik bir büyüme getirdi. İşsizliğin %0,5, genç işsizliğinin %1,6 azaldığı açıklandı. Geçen yılın Mart ayına göre bakıldığında istihdamın 1 milyon 40 bin kişi arttığı söyleniyor. Son olarak da bütçenin 2004 yılından beri en yüksek seviyede fazla verdiği duyuruldu. Yandaşlara bakılırsa ekonomi uçuşa geçti.

Bu rakamları duyan, okuyan, izleyen işçi ve emekçiler bir anda “biz aynı ülkede mi yaşıyoruz” duygusuna kapılıyor. Haklılar. Yaşadıklarımızla, gördüklerimizle açıklanan rakamların arasındaki uçurumun başlıca sebebi rakamların manipülasyonu. Bu manipülasyon iki türlü oluyor. Bunlardan birincisi düpedüz rakamlarda oynama yapılması. Bu konuda veri toplama tekelini elinde bulunduran TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) bünyesinde nelerin döndüğünü dışarıdan bilebilmek zor. Ancak geçtiğimiz Ocak ayında sürpriz bir kararla TÜİK Başkanı Birol Aydemir’in emekliye sevkedilmesinin hemen ardından Şubat enflasyonunun eksi değerde çıkmasının yarattığı şaibe hatırlarda. TÜİK, yeni başkanıyla, iğneden ipliğe her şeye zam yapıldığı, et fiyatlarının önü alınamaz bir yükselişe geçtiği, hükümetin tavan fiyat uygulamasını gündeme getirdiği bir dönemde açıklamıştı eksi enflasyonu. Dolayısıyla verilerin sağlıklı olup olmadığı her zaman tartışmalı olacaktır.

Ancak sadece rakamlarla oynayarak değil, rakamları sunarken bazı ayrıntıları gizleyerek de manipülasyon yapılabilir. Söz gelimi istihdam verileri sunulurken, ülkede işsizlik azaldı tespitleri yapılıyor ancak verilerin önceki dönemin verileri olduğu, özellikle turizmde yaşanan krizi ve istihdam kayıplarını yansıtmadığı söylenmiyor. Aynı şey ekonomik büyüme rakamları için de geçerli. Turizmde yaşanan krizin etkileri hiçbir şekilde bu büyüme verilerinde de görülmüyor.

Yine genel büyüme verileri öne çıkarılırken, ekonominin motoru olarak görebileceğimiz imalat sanayinde Nisan 2016 itibariyle %1,3'lük azalmadan bahsedilmiyor. İşte imalat sanayindeki bu olumsuz gidişat istihdam verileriyle örtüşmüyor.

Bütçe fazlası ile ilgili olarak da yandaş basının meseleyi sunuşu pek tabii ki tamamen yanlıdır. Fazlanın sebebinin bütçe gelirlerindeki artış olduğu söylenmektedir. Peki nedir bu bütçe gelirleri? Tabii ki vergiler. Patronun bin muafiyetten yararlanıp, beyanname doldurarak bahşettiği, işçinin daha eline ulaşmadan kesilen vergilerden bahsediyoruz. Ayrıca işçi ile patronun gelirleri arasında uçurumlar, okyanuslar olduğu halde aynı oranda ödedikleri KDV ve ÖTV’den bahsediyoruz. Yani devletin gelirleri artıyor ama işçinin cebinden kesilenlerle artıyor. Üstelik bütçeye ilişkin veriler Mayıs ayına ait. Yani yılın ikinci yarısında çalışanların ücretlerinin vergi dilimine girmesi ile devlet en az 2,5 kat daha fazla gelir vergisi toplayacak.

Aynı rakamlara işçinin gözünden bakınca başka, iktidarın gözünden bakınca başka sonuçlara varıyoruz. Belli ki yandaşların söylediği gibi ekonomi uçuşa falan geçmedi, olsa olsa TÜİK tarafından uçurulan rakamlar söz konusu. Ama baştan söyleyelim biz TÜİK'in de hükümetin de açıkladığı rakamları kabul etmeye hazırız. Tek bir şartla. Madem ekonomi büyüyor, istihdam artıyor, o halde işçinin payını da isteriz. Ama biliyoruz ki işçi ne zaman hakkını arasa patronuyla hükümetiyle hemen ağlamaya başlayacaklar, işçiden emekçiden fedakarlık isteyecekler. Ancak işçi masaya yumruğunu vurduğunda, devleti ve ekonomiyi işçiler yönettiğinde bu düzen değişecek.