Bir Salih Neccar aranıyor

Önce şu haberi okuyalım:

“Ankara’da 28 kişinin hayatını kaybettiği bombalı saldırının ardından Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan faili, YPG mensubu, 1992, Amude köyü (Haseke-Cizire) doğumlu Salih Neccar olarak ilan etmişti.

ANHA Haber Ajansı’na konuşan Rojavalı Neccar ailesi, Amude’de bu soyadı sadece kendilerinin kullandığını, Salih Neccar isminde sadece bir kişinin bulunduğunu, onun da 60 yaşında olup Bibo adlı başka bir köyde yaşadığını anlattı.

Aile üyeleri sözlerine şöyle devam etti: “Belki Suriye genelinde Salih Neccar isimli başka biri vardır. Ancak Davutoğlu’nun söylediği gibi Amude’de yaşayan bu isimde biri yok. Bu soyadı bizden başka kullanan bir aile de yok.” (Cumhuriyet, 21 Şubat 2016)

Yani ortada genç bir Salih Neccar yok. Amudeli Salih Neccar da hayatta ve 60 yaşında!

TAK’ın (yani Ankara’daki bombalı eylemi üstlenen Kürdistan Özgürlük Şahinleri adlı örgütün) açıklamasına göre bu zaten çok normal. Çünkü eylemi gerçekleştiren Salih Neccar değil, YPG’li de değil. Kod adı Zinar Roperin olan Abdülbaki Sömer. Kendi elemanı.

Şimdi TAK bu açıklamayı yaptıktan sonra basında yer alan şu haberi okuyalım:

“Başkentte 28 kişinin öldüğü intihar eylemini TAK’ın üstlenmesi ve saldırıyı Abdülbaki Sömer’in gerçekleştirdiği açıklaması soru işareti yarattı. Soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, eylemi YPG üyesi Salih Neccar’ın mı yoksa Abdülbaki Sömer’in mi yaptığı konusundaki şüpheleri ortadan kaldırmak için DNA testi yapacak. Bu nedenle Sömer ile Neccar’ın birinci derece yakınlarından DNA örneği alınarak, Ankara’da kendisini patlatan kişi ile karşılaştıracak. Saldırıyla ilgili soruşturma kapsamında gözaltına alınanların sayısı ise 22’ye yükseldi.

Savcılık kaynakları, TAK’ın açıklamasını, hedef şaşırtma olarak nitelendirdi. PYD/YPG’ye olan tepkiyi hafifletebilmek için saldırıdan 3 gün sonra bu açıklamanın yapıldığına dikkat çeken kaynaklar, yine şüpheleri gidermek için DNA yöntemine başvuracak. Savcılık kaynakları, saldırıyı gerçekleştiren YPG’li Salih Neccar’ın, ilk gün parmak izinden tespit edildiğini belirterek, Sömer’in 2014 Temmuz’da Türkiye’ye bu ismi beyan ederek giriş yapıp yapmadığının da araştırıldığını kaydetti. Sömer denilen kişinin DNA’sı bu kapsamda incelenecek.” (Cumhuriyet, 21 Şubat 2016)

Aman efendim, bir dakika, “one minute”! Ne diyorsunuz siz sayın savcı? Hani siz Salih Neccar’ın Amudeli olduğundan emindiniz. Hani daha da ötede, Salih Neccar’ın Suriyeli ve sadece Suriyeli de değil Kürt olduğundan da emindiniz. Hani daha da ötede, Salih Neccar’ın YPG’li, yani PYD’li olduğundan emindiniz. Sizin bulgularınız üzerinden cumhurbaşkanı ve başbakan, Türkiye Cumhuriyeti devletinin devlet adamları sadece Türkiye’ye değil bütün dünyaya “işte gördünüz mü, YPG ve PYD terörist miymiş, değil miymiş?” demedi mi? Salih Neccar’ı bombalı arabayla şehir şehir dolaştırmadınız mı? O kadar çokbilginiz vardı, Türkiye ve dünya halklarını uyutmak için. Şimdi birden TAK açıklama yapar yapmaz ezberiniz neden bozuldu?

Şimdi “parmak izi” hikâyesi devam ediyor. Güzel! Gösterin parmağı! Ama delil olarak siz kullanmayın. Tarafsız olma ihtimali olan bir kuruma verin. Çünkü şimdiye kadar açıkladıklarınızın gerçekle ilgisi olmadığı ortaya çıkmıştır!

Şimdi ne yapmayı öneriyorsunuz? Okuyalım: “…eylemi YPG üyesi Salih Neccar’ın mı yoksa Abdülbaki Sömer’in mi yaptığı konusundaki şüpheleri ortadan kaldırmak için DNA testi yapacak. Bu nedenle Sömer ile Neccar’ın birinci derece yakınlarından DNA örneği alınarak…” Hangi Salih Neccar’ın ailesinden? 60 yaşındaki adamın ailesinden mi?

Biz öneriyoruz: Küba’nın, Güney Afrika’nın ve Angola’nın kriminoloji uzmanlarından bir heyet kurulsun, onlar tam yetkiyle incelesin. Neden çünkü bu ülkelerin Ortadoğu çatışmalarından dolaysız, hatta dolaylı bir çıkarı yok. Olmadı mı, size daha yakın kurumlara gidin: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kriminoloji uzmanları girsin işin içine. Birleşmiş Milletler’in İnsan Hakları Komitesi girsin. Bizim güvenimiz yok, ama gerçek olmayan açıklamalar yaptığı şimdiden ortaya çıkmış bir kurumdansa bunlar baksın daha iyi.

En komiği de şu Ortada bir belirsizlik var, Salih Neccar mı, Abdülbaki Sömer mi? YPG mi, TAK mı yani? Savcılık “Sömer’in 2014 Temmuz’da Türkiye’ye bu ismi [yani Salih Neccar ismini] beyan ederek giriş yapıp yapmadığının da araştırıldığını” da belirtmiş. Madem bilmiyordunuz, ne demeye TAK’lı faili YPG’li yaptınız?

Not. Okur sorabilir: neden Cumhuriyet’ten alıyorsunuz haberi? Çünkü Yeni Şafak’ta TAK açıklaması hakkında tek bir satır yok da ondan!