Bir şafak vakti karanlığın kenarından…

Bugün 7 Kasım 2014. Günümüzde bütün dünyada kullanılmakta olan Gregoryen takvimine göre Ekim devriminin 97. yıldönümü. Ekim devrimi 1917 yılında Çarlık Rusya’sında yaşanan dev toplumsal çalkantının doruğuydu. Çar, aynı yılın Şubat ayında patlak veren devrimin ardından tahttan feragat etmek zorunda kalmıştı. 6 Kasım’ı 7 Kasım’a bağlayan gece sabaha doğru, o günden beri Rusya’yı yönetmekte olan Başbakan Kerenski’nin önderliğindeki Geçici Hükümet’in ana merkezi Petrograd’daki (Lenin’in ölümünden sonra Leningrad, bugün San Petersburg) Kışlık Saray’ın, Petrograd Sovyeti’ne bağlı, Trotskiy’in yönetimindeki Devrimci Askeri Komite tarafından zapt edilmesi, iktidarın işçi sınıfına ve onun müttefiki köylülüğe geçmesini sağladı. Ertesi gün toplanan Bütün Rusya Sovyetleri Kongresi, Sovyetlerin iktidarını ilan edecekti.

Modern çağda insanlığın bütünsel kurtuluşu açısından en büyük atılımı temsil eden ve bugün dahi bize geleceğin yolunu gösteren Ekim devriminin yıldönümünü Nâzım Hikmet’in devrimci sesi ile kutluyoruz. Aşağıdaki şiir, büyük şairin 13 yıla yaklaşan uzun hapislik döneminin başlarında, 1939 yılında bugün Sultanahmet’teki Four Seasons Oteli haline getirilmiş olan İstanbul Tevkifhanesi’nde yazılmıştır.

 

Kışlık Saray

Kışlık Saray'da Kerenski.
Smolni'de Sovyetler ve Lenin,
sokakta o n l a r.
O n l a r biliyorlar ki, O :
"- Dün erkendi, yarın geç.
    Vakit tamam bugün," dedi.
O n l a r : "- Anladık, bildik," - dediler.
Ve hiçbir zaman
bildiklerini bu kadar müthiş ve mükemmel bilmediler...
İşte : cepheden dönen süngüleri,
kamyonları, mitralyözleriyle,
hasretleri, ümitleri, mukaddes iştihaları,
rüzgârda karın üstünde savrulan sözleriyle
                                  o n l a r yürüyorlar kışlık saraya...

Putilovski Zavot'tan Bolşevik Kitof :
"- Bugün büyük bir gündür, yoldaşlar, - diyor, - büyük bir gündür.
    Ve ihtar ederim ki çapul yapmak isteyenlere
    artık Kışlık Saray ve bütün Rusya işçinin ve köylünündür."
Tesviyeci Topal Sergey :
"- Hey gidi dünya, - diyor, - hey,
    ben 905'te on yaşımda geçtim bu yoldan :
    en önde iri, mazlum gözlü azize tasvirleri,
    yalnayak çocuklar, kocakarılar
                                  ve uzun saçlı papaz Gapon...
    Karşıda, kırmızı pencerede, bütün Rusların çarı
                                                      sapsarı bakıyordu bize.
    Kadınlar ağlaşarak toprağa diz çöktüler.
    Ben kaldırmıştım ki elimi istavroz çıkarmak için
    birdenbire dörtnala Kazaklar geldi karşımıza.
    Kazaklar şahlanmış bir at ve simsiyah bir kalpaktılar.
    Biz çocuklar bağrışarak serçe kuşları gibi düştük.
    Bir at nalı ezdi benim dizkapağımı..."
Ve Topal Sergey bacağını sürüyerek
                                              yürüyor o n l a r l a Kışlık Saray'a...
Rüzgârdır
kardır
ve insanlardır hâkim olan manzaraya.

Lehistan cephesinden gelen köylü İvan Petroviç'in gözleri
                                                        karanlıkta kedi gözleri gibi görüyor :
"- Ehhh, Matuşka, - diyor, -
    yeşil başlı ördek gibi toprağı attık çantaya..."

Sütunların arkasından ateş açtı Kışlık Saray,
ateş açtı yüzü güzel Yunkersler
                                  ve şişman orospular.
Tesviyeci Topal Sergey :
"- Hey gidi dünya, - dedi, - hey,
    Kerenski kalmış kimlere..."
Ve topal bacağının üstünden
                                          düştü yere...
Köylü İvan Petroviç,
yağlı, semiz toprağı avucunun içinde görüp
ve kırmızı sakalına tükürüp
                      bir Ukrayna şarkısı gibi işletiyor mitralyözü...

Gecenin ortasında kırmızı tuğladan Kışlık Saray
ve limanda üç bacalı Avrora...

Bolşevik Kitof haykırdı yoldaşlara :
"- Yoldaşlar, - dedi, -
                        tarih
                        yani işçi ve köylü sınıfları,
                        yani kızıl asker,
               yani, bir meşale yakıyoruz, - dedi, -
                        hücuma kalkıyoruz, - dedi...

Ve Neva nehrinde buzlar kızarırken
o n l a r  bir çocuk gibi iştihalı
                                    ve rüzgâr gibi cesur,
Kışlık Saray'a girdiler.

Demir, kömür ve şeker,
                        ve kırmızı bakır,
                        ve mensucat,
ve sevda ve zülum ve hayat,
ve bilcümle sanayi kollarının,
ve küçük ve büyük ve Beyaz Rusya ve Kafkasya, Sibirya ve Türkistan,
                                                                    ve kederli Volga yollarının
                                                                    ve şehirlerin bahtı
                                                                    bir şafak vakti değişmiş oldu.

Bir şafak vakti karanlığın kenarından
karlı çizmelerini o n l a r
                          mermer merdivenlere bastıkları zaman...
 

                                                                                1939 İstanbul Tevkifhanesi