Bir gün gelir, Geronimo’nun mirasçısı kitleler de sizi haklar!

Usame Bin Ladin öldürüldü. ABD kendi yarattığı canavarı yine kendi bitirmiş oldu. Bu noktaya nasıl gelindiği, operasyonun ayrıntıları, Ladin’in cesedinin okyanusa atılmış olması…vs. gibi ayrıntılar bir yana, işin en ilgi çekici yanlarından biri ABD’nin operasyonda bin Ladin’e kod adı olarak Apaçilerin efsanevi şefi Geronimo’nun (okunuşu Ceronimo) adını vermiş olması.

Hatırlatmak gerekirse Geronimo, asıl adıyla Gokhlayeh, yani “Esneyen Adam”, son büyük Kızılderili direnişçisi idi. Siyahların, kimi solcuların, hatta Müslümanların “umudu” Obama ise operasyonu kurmaylarıyla bir video filmi gibi, ellerinde hindili sandviçlerle izlerken Ladin’in öldürüldüğü sahnede bağırmış: “Geronimo’yu hakladık!”

Belli ki “beyaz adam”ın Kızılderili travması devam ediyor! O ne korku ve öfkeymiş ki, aradan 100 yıl geçmesine rağmen ABD’nin kapitalistleri ve Obama gibi hem de iyi göz boyayan uşakları hâlâ Geronimo’yu unutamamış! Eh biraz da haklılar tabii!

Geronimo ile bin Ladin’i bir tutmak ise ABD’nin her zaman yaptığı bir tarihsel çarpıtma. Arada kıyaslamayı olanaksız kılacak farklar var. Geronimo’nun ve bütün Amerika kıtasının asıl yerlisi olan Kızılderililerin temsil ettiği hayat tarzı, sömürgecilerin işgali ile kıtaya yerleşen ve o dönem yükselmekte olan kapitalizme karşı; paranın, mülkiyetin, cezaevlerinin olmadığı, kadın-erkek eşitliğinin sağlandığı komün hayatı idi. Oysa bin Ladin, her ne kadar sonradan ABD karşıtı olsa da, ABD’nin yetiştirdiği gerici ve karşı devrimci bir anti-komünist olarak öldü.

Geronimo’nun sermayesi savaşçı kimliği, cesareti ve direnen Kızılderililerin doğadan aldığı güçtü. Suudi Arabistan’ın en zengin ailelerinden birinin mensubu bin Ladin’in arkasında ise her zaman şaibeli büyük miktarda “yeşil” dolarlar oldu.

Geronimo arandığı dönemde, Kızılderili köyleri yakıldığı, masum sivil kadın ve çocuklar öldürüldüğü için daha fazla insan öldürülmesin diye “teslim olmuş” ama son nefesine kadar mücadele etmiş, o yüzden de 1909’da zamanın ABD yöneticileri tarafından işkenceyle öldürülmüş, hayatının hiçbir döneminde kendini kullandırmamış bir kahraman. Bin Ladin’in ise, 11 Eylül İkiz Kuleler dâhil bir dizi eylemi en azından ABD’nin kontrolünde yaptığı artık hemen herkes tarafından biliniyor.

Son olarak da Geronimo hayatının her aşamasında sadece kabilesi Apaçileri değil, bütün diğer Kızılderilileri seferber etmek, kitlesel olarak mücadeleye katmak isteyen bir şefti. Oysa bin Ladin hep bireysel şiddetten medet uman, yoksul kitlelerle “Müslüman olmak” dışında bağı olmayan biri oldu.

Ey ABD ve onun kraldan çok kralcı uşakları! Libya’da Kaddafi’nin küçücük torunları NATO füzeleriyle katledildiğinde çocukların ölümünü bile alay konusu yapan dalkavuklar! Unutmayın, Geronimo’nun ve Kızılderili komünlerinin ruhu bugün Arap coğrafyasında Tahrir’de, Kazbah’ta, İnci’de, Tağyir’de, bu topraklarda Tekel işçilerinin direnişlerinde, Kürt halkının serhıldanlarında yaşıyor.

Yapma kahramanlarınızı, kendi Frankeştaynlarınızı “haklamış” olabilirsiniz, ama gün gelir işçi sınıfı, yoksullar ve ezilen halklardan oluşan kitleler de sizi haklar!