AKP kaç parça? (5)

Arınç'ın son açıklamasıyla birlikte bardak taşmıştır. Bu açıklama diğer çelişki ve ters düşmelerle aynı düzeyde görülemez. Bülent Arınç'ın açıklaması, ilk defa AKP saflarında apaçık bir saflaşmayı tetiklemiştir. 

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Hükümet ve Kürt hareketinin üzerinde uzlaştığı izleme heyetini ve Dolmabahçe'de yapılan ortak açıklamayı basın önünde eleştirmesine yine basın önünde cevap vermesi, özetle Erdoğan'ın görev başındaki hükümetin işlerine karışmasına karşı çıkması, Hükümet ile AK-Saray arasındaki çekişmede bardağı taşıran son damla oldu.

Davutoğlu'nun partilerin mali yapısını daha sık denetleyen ve inşaat sektör ve toprak rantında düzenlemeler öngören şeffaflık paketinin meclise gelmeden Erdoğan'dan veto yemesi, Davutoğlu'nun Ocak başında "öyle bir toplantı yok" dediği Erdoğan başkanlığındaki Bakanlar Kurulu toplantısının Ocak sonunda Erdoğan'ın kendi başkanlığında ve Kaç-Ak Saray'da toplanması, Davutoğlu yolsuzluğa karışan kardeşimiz de olsa kolunu keseriz dedikten sonra, saraydan gelen basınçla yolsuzluğa karışan 4 bakanın yüce divana gönderilmemesi ve oylama sırasında oluşan çatlak, Davutoğlu Kobani'ye selam gönderirken, Erdoğan'ın çiftetelli oynuyorlar demesi, Merkez Bankası ile faiz indirimi konusunda karşı karşıya gelen Erdoğan'a karşı Ali Babacan'ın Merkez Bankası ile dayanışma içindeki tavrı, eski Merkez Bankası Başkanı ve bu görevden ayrıldıktan sonra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün başdanışmanı olan Durmuş Yılmaz'la basın önünde atışması, MİT müsteşarı Hakan Fidan'ın önce AKP'den milletvekili olmak için istifa etmesi sonra Ak-Saray'dan fırça yiyip geri dönmesi, Bülent Arınç'ın "yüzde 50 oy aldık ama öteki yüzde 50 bizden nefret ediyor" demesi, ve en önemlisi Erdoğan'ın her gün bir sabah bir de akşam olmak üzere Başkanlık Sistemi için 400 milletvekili istediğini açıklamasına karşılık Davutoğlu'nun bir sefer bile Başkanlık Sistemini savunmamış olması bardağı sonuna kadar doldurmuş, adım adım gerginliği hat safhaya ulaştırmıştı. Bu gelişmeleri Gerçek Gazetesi'nin internet sitesinde yayınlanan "AKP kaç parça?" başlıklı seride de adım adım takip ettik.

Arınç'ın son açıklamasıyla birlikte bardak taşmıştır. Bu açıklama diğer çelişki ve ters düşmelerle aynı düzeyde görülemez. Bülent Arınç'ın açıklaması, ilk defa AKP saflarında apaçık bir saflaşmayı tetiklemiştir. AKP'nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olan ve ufkunun hiç de bu mevki ile sınırlı olmadığını bildiğimiz Melih Gökçek açıkça Arınç'a karşı tavır almış, onu paralelci olarak suçlamış ve istifasını istemiştir.

Arınç'ın gündemi sarsan açıklamasının ardından Pazartesi günü toplanan Bakanlar Kurulu sonrasında kameralar karşısına yine Bülent Arınç geçmiştir. Hükümet adına Erdoğan ile ilişkileri yumuşatıcı bir söylem benimsese de içerik olarak hükümetin Arınç ile aynı çizgide olduğunun mesajı verilmiştir. Arınç, Gökçek'e öyle bir cevap vermiştir ki bu bir cevap değil adeta bir karşı saldırıdır. Arınç, alenen Melih Gökçek'in cemaate rant sağlayan yolsuzluklar yaptığını iddia etmiştir. Arınç, Gökçek hakkındaki 100 konuyu seçimlerden sonra gündeme getireceğini söylemiştir. Cemaatle yaşanan ayrışmanın ardından ilk defa AKP saflarında bu kadar açık bir kavga yaşanmıştır. Daha önemlisi bu kavga Arınç, Gökçek kavgası değildir. Saflaşma adım adım büyümektedir. Erdoğan, isim vermeden "ben konu mankeni değilim" çıkışları yaparken, Yiğit Bulut, Mehmet Metiner gibi fedaileri aracılığıyla karşı saldırıya geçmiştir. Basında ise Yeni Şafak'ın Abdülkadir Selvi, Ali Bayramoğlu gibi yazarları apaçık hükümet ve Arınç'ın yanında saf tutarken, bir süre önce Star Gazetesi'nden ayrılarak Diriliş Postası adlı gazeteyi çıkaran Hakan Albayrak da Erdoğan'a bir açık mektup yazarak sesini yükseltenler arasına katıldı.  

AKP içindeki mücadelenin oldukça hareketlendiği bu sürecin ardından bir toparlanma evresine girileceğini beklemek gerekir. Aynı tempoda sürecek bir çatışmanın AKP'yi seçimlerde zora sokacağını en iyi AKP'liler görmektedir. Nitekim Davutoğlu, Salı günü yaptığı açıklamada hem Arınç'ın hem de Gökçek'in açıklamalarını, seçime giden kritik süreçte parti disiplini açısından yanlış bulduğunu belirtmiş, gerektiğinde disiplin mekanizmalarını işleteceklerini söylemiş ama içeriğe girmekten kaçınmıştır. Bir süre daha itidal çağrılarıyla, Erdoğan ve Davutoğlu'nun birlik gösterileriyle, Erdoğan'a saygı ritüelleri ve açıktan tartışmalar yerine imalı laf çakmalarla geçireceğiz. Ta ki AKP içindeki fay hatları yeni bir depremi tetikleyinceye kadar.