AKP kaç parça? (4)

Hakan Fidan’ın MİT müsteşarlığından 7 Şubat 2012’nin tam üçüncü yıldönümünde istifa etmesi, önce yaygın olarak Tayyip Erdoğan’ın Davutoğlu’na gösterdiği bir yeni sopa gibi algılandı. Binali Yıldırım’ı gölge başbakan olarak elinin altında tutması yetmezmiş gibi, şimdi de Hakan Fidan’la tehdit ediyordu başbakanı. Bu değerlendirmenin yanlış olduğu çok kısa süre içinde ortaya çıktı. Tayyip Erdoğan ertesi gün Latin Amerika gezisine çıkarken “açık konuştu” ve bu istifayı doğru bulmadığını söyledi. Belli ki kendi kalesi olarak bellediği istihbarat örgütünün başından mutemet adamının ayrılması onu tedirgin ediyordu. Latin Amerika gezisinden dönerken ABD’de Houston hava limanında üç saat durup Türkiye’nin Washington büyükelçisi Serdar Kılıç ile uçakta bütün tahminlere göre MİT müsteşarlığını konuşması telaşının ne kadar ciddi olduğunun bir kanıtı oldu. Erdoğan’ın uçağında olan gazetecilerden bazıları Erdoğan’ın güvendiği dağlara kar yağdığı duygusunu yazdılar.

Ama Ahmet Davutoğlu Fidan’ın istifasını ısrarla savundu. Bu da cumhurbaşkanı seçiminden ve Davutoğlu’nun Tayyip Erdoğan’ın kendi elleriyle başbakan ve AKP genel başkanı yapılmasından bu yana sadece altı ay geçmişken ikilinin birbiriyle çelişkiye düştüğü konulara bir yenisini eklemiş oldu. Kısaca hatırlayalım:

·         Davutoğlu “şeffaflık paketi” adıyla bilinen, siyasi partilere verilen yardımlar ve mal bildirimi konularında yeni düzenlemeler içeren ve inşaat sektöründe toprak rantı yağmasını biraz düzene sokmayı hedeflediği iddia edilen bir paketin hazırlandığını açıkladı. Erdoğan gayet kaba biçimde “seçim öncesi zamanı değil” dedi. Son günlerde paketin seçim sonrasına bırakıldığı belli oldu.

·         Binali Yıldırım Aralık sonunda 5 Ocak tarihinde Erdoğan’ın Bakanlar Kurulu’na başkanlık edeceğini açıkladı. Davutoğlu “öyle bir toplantı yok” dedi. Erdoğan tarihi değiştirerek Ocak sonunda Bakanlar Kurulu’nu Kaç-Ak Saray’da topladı. Öyle bir toplantı varmış!

·         Erdoğan, bu toplantının ardından başkanlık sistemi konusunda coştukça coştu. Bu arada Davutoğlu’na da görev verdi: “Öyle sanıyorum ki Ahmet Bey’in savunulacak en önemli tezlerinden bir tanesidir” dedi. Bunu söylemek zorunda kalması bile manalı. Ama Ahmet Bey’in başkanlık sistemini savunduğunu daha duyan olmadı.

·         Bedelli askerlik ilk ortaya atıldığında Davutoğlu “Fakir çocuğun askerlik yapması, zengin çocuğun bedel ödeyerek askerlik yapmaması olamaz” diyecek oldu. Geçtiğimiz günlerde bedelli işi bağlandı.

·         Davutoğlu “yolsuzluk yapan babamızın oğlu da olsa kolunu keseriz” dedi, dört eski bakana “Yüce Divan’a gitmeyi kendiniz talep edin” dedi. Ama Erdoğan son dakikada müdahale ederek komisyon toplantısını erteletti, bakanların Yüce Divan’a gönderilmesine engel oldu. Buna rağmen Genel Kurul’da AKP milletvekillerinin beşte biri Yüce Divan yönünde davrandı.

·         DAİŞ Kobani’den püskürtülünce Davutoğlu “Kobani’ye buradan selam ediyorum. Kobani’deki her kardeşimi alnından öpüyorum. Kobani bize tarihin emanetidir” dedi. Erdoğan Kobani’nin kurtuluşu vesilesiyle kutlama yapanlarla “çiftetelli oynuyorlar” diyerek aklı sıra alay etti.

·         AKP kongrelerinde ve meclis grup toplantılarında Davutoğlu “Recep Tayyip Erdoğan” sloganlarıyla karşılanıyor. Erdoğan’ın fedaileri Davutoğlu’na görevlerini hatırlatma ihtiyacı duyuyor.

İşte Hakan Fidan olayı da bütün bu çatlakların üzerine geldi. Davutoğlu’nun seçim kazanma zorunluluğu ile Erdoğan’ın kendini sarayında tahkim etme telaşı birbiriyle çelişiyor. Ama o da ne, Tayyip Erdoğan’la çelişkileri artık açık açık konuşulan Bülent Arınç da Hakan Fidan’ın istifasına şöyle tepki verdi:

“...bakan olacak, başbakan olacak derseniz, başbakan olması mümkün değil düşündüğüm kadarıyla. Yani bu seçimden sonrasının başbakanı bellidir. Şu veya budur. Doğru mudur yani bir MİT Müsteşarı'nın ileride başbakan olması? Bana göre o da yanlıştır. Bakan olabilir mi? Belki bazı bakanlıklar olabilir ama her bakanlık da MİT Müsteşarlığı yapmış bir insan için bence doğru bir görev değil. Dışişleri bakanı yapsanız, karşınızdaki dışişleri bakanıyla konuşuyorsunuz. Adam diyecek ki 'Bu MİT'i idare eden bir insandı, benim hakkımda her şeyi biliyor. Ben de bunun hakkında her şeyi bileyim'. Yani söylenen sözler kuşkuyla karşılanacak."

AKP kaç parça? Demek ki ikiden fazla. Ama kaç, onu söylemek zor!