AKP "çıt çıt" çatırdıyor

Erdoğan, gazetecileri toplamış propaganda yapıyor. Her davranışıyla güçlü olduğunu göstermeye çalışıyor. Partisini önde gösteren anketleri basına sevk ediyor. Erdoğan gemisini batırmadan yerel seçimlere ulaşmak istiyor. Ama nafile. Çatırtı sesleri, Arınç’ın şikayet ettiği “çıt çıt” atılan tweetlerden değil Erdoğan’ın su alan gemisinden geliyor.  

17 Aralık operasyonunun ardından Erdoğan rüşvet ve yolsuzluk iddialarının üzerini kararlılıkla örtmeye çalışıyor. Erdoğan bunun için elinde olan tüm gücü kullanıyor. Rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun oğullarına ve oradan da kendisine ulaşmasını engellemek için özel kolluk yönetmeliği çıkardı. Her ne kadar bu yönetmelik Danıştay tarafından iptal edilse de, Erdoğan ikinci dalga operasyonu bu yönetmeliğe dayanarak önleyecek, dosyalara yandaş savcılar atayacak ve polisi doğrudan kendi partisinin paramiliter örgütü haline getirmek üzere hallaç pamuğu gibi atabilecek zamanı kazanmıştı.

Erdoğan kendince saldırıyı bir nebze de olsa durdurup karşı atağa geçmenin peşinde. Yalçın Akdoğan’ın orduya kumpas kurulduğunu açıklamasının ardından Erdoğan’ın bu karşı atakta orduyu da yanına almaya çalıştığı anlaşılıyor. Son MGK toplantısının ardından yapılan resmi açıklamada Suriye ve güvenlik konularının konuşulduğu açıklanmış ancak daha sonra TSK, siyasi tartışmada taraf olmamakla birlikte ordu personelinin yargılandığı davaların (Ergenekon ve Balyoz) akıbetini yakından izlediklerini bildirmişti. Daha sonra TSK, “orduya kumpas” söylemi üzerinden resmen suç duyurusunda bulundu ve şimdi bu davaların yenide görülmesi için baskıyı arttırıyor.

Tüm bunlar olurken cemaate yönelik 2 bin kişilik bir dosya üzerinden temizlik yapılacağı Anayasa Komisyonu Başkanı AKP milletvekili Burhan Kuzu tarafından basına açıklandı.  TSK’nın suç duyurusu, cemaate yönelik fişlemeyle birleşince Erdoğan’ın karşı saldırısı zaten ağır yara almış gemisini iyice hırpalamaya başladı.

Daha önce yaptığımız değerlendirmelerde Erdoğan’ın yanında durmanın siyasi maliyetinin artmasıyla merkez kaç eğilimlerin de artacağını belirtmiştik: “AKP köşeye sıkışmıştır. Erdoğan şayet rüşvetçileri koruyacak olsaydı meşruiyet zeminini kaybedecekti.  Bunun yerine, hedefte olanların “kellesini verdiği” görülüyor. Bakanların istifası bu anlama gelmektedir. Ama bu durumda da Erdoğan’ın çevresinde durmanın siyasi maliyeti artmaktadır. Erdoğan’ın siyasi aygıtını sevk ve idare yeteneği zayıflayacaktır. En dışarıdaki halkalardan başlayarak (İdris Bal, Hakan Şükür, Ertuğrul Günay, Haluk Özdalga, İdris Naim Şahin) içeriye doğru (Cemil Çiçek), nihayet en önemlisi Abdullah Gül olmak üzere, merkezkaç kuvvetlerin etkisi artacaktır.” (http://gercekgazetesi.net/perspektif/isci-sinifi-sahneye-cikmali-hepsi-gitmeli-cozum-isci-emekci-hukumeti)

Erdoğan son hamleleriyle karşı atağa geçmeye çalışırken merkez kaç kuvvetlerin etkilerinin AKP içlerine doğru yayılmaya başladığı görülüyor. İlk günlerde geçmiş tartışmaları bir yana bırakmış gözükerek “dava arkadaşı” Erdoğan’ın yanında duran Bülent Arınç daha önce Erdoğan’la ters düştüğünde vurguladığı özgül ağırlığını kullanmaya başladı. Orduya kumpas açıklaması sebebiyle Erdoğan’ın baş danışmanı Yalçın Akdoğan’a sert eleştirilerde bulundu. Burhan Kuzu’yu fişleme açıklaması dolayısıyla eleştirip “çıt çıt çıt sabahtan akşama tweet atıyorlar” diyerek Erdoğan’ın karşı atağının heyecanına kapılan partililerini ve özellikle de bakanları uyardı. Son günlere kadar suskunluğunu koruyan Cemil Çiçek de Burhan Kuzu’yu 2 bin kişilik dosya var açıklaması sebebiyle sert şekilde basın önde eleştirerek yavaş yavaş tutum almaya başladı. Cemil Çiçek’in daha önce “mahkemelerin bağımsızlığı ölmüştür” şeklindeki açıklaması da her an Erdoğan’ın aleyhine de çekilebilecek bir çıkıştı. Nitekim cemaat medyası tarafından Çiçek’in bu açıklaması da öne çıkarıldı. Cemil Çiçek de Bülent Arınç gibi özgül ağırlığı olan bir isim. AKP’yi oluşturan koalisyonda merkez sağ liberal eğilimi temsil eden en öndeki isim. Ayrıca meclis başkanı. Cemil Çiçek ve Bülent Arınç gibi isimlerin Erdoğan’dan uzaklaşması AKP’de bugüne kadar (Erdoğan Bayraktar istisnası dışında) cemaatçiler ve Ertuğrul Günay gibi dış kapının mandallarıyla sınırlı kalmış olan kanamayı hayati boyutlara taşıyabilir.

Erdoğan, gazetecileri toplamış propaganda yapıyor. Her davranışıyla güçlü olduğunu göstermeye çalışıyor. Partisini önde gösteren anketleri basına sevk ediyor. Erdoğan gemisini batırmadan yerel seçimlere ulaşmak istiyor. Ama nafile. Çatırtı sesleri “çıt çıt” atılan tweetlerden değil Erdoğan’ın su alan gemisinden geliyor.