Sevda Alyakut 8 Mart meydanlarında, kadınların mücadelesinde yaşıyor

"İçinde yaşadığımız toplumda bütün kadınlar ezilmektedir. Kadınların kurtuluşu için erkek egemenliğinin bütün sebep ve sonuçlarını ortadan kaldıracak mücadele bugünden başlayacaktır. Ama bu zulüm sisteminin kökleri maddi hayatta, aile ve toplum içi cinsiyetçi işbölümünde ve ev içindeki görünmeyen emekte yatar. Dolayısıyla, kadınların kurtuluşu aynı zamanda kapitalist iktidarın devrilmesini, özel mülkiyetin kaldırılmasını, kolektif bir ekonominin gelişmesini gerektirir. Öyleyse, bu mücadelenin öncülüğünü, hem sınıfsal hem de cinsel olarak çifte ezilme yaşayan ve erkek egemen kapitalist sistemin sürmesinden hiçbir çıkarı olmayan işçi ve emekçi sınıflardan kadınlar yapacaktır."

Bu cümleler Devrimci İşçi Partisi'nin programından. DİP'in her yıl 8 Mart'ta ve kadın kurtuluş mücadelesinin bütün alanlarında "emekçi kadınlar en öne!" şiarını yükseltmesi işte bu programatik temele dayanıyor. Bu nedenle DİP, emekçi kadınları mücadeleye kazanmak, onların sadece kadın mücadelesinin değil, bütün insanlığın kurtuluş mücadelesinin de en önüne geçmesini sağlamak için çalışıyor.

Sevda Alyakut bu kadınlardan biriydi. En önde yürüyendi. Çalıştığı fabrikalarda işçi sınıfının bir parçası olarak en küçüğünden en büyüğüne tüm hak mücadelelerinde en önde yer aldı. Yeşil Kundura'da önce sendikalaşma mücadelesinin sonra direnişin öncüsüydü. Silver Boya'da genç işçilerin bir derdi oldu mu yanına koştuğu Sevda ablasıydı, her yaştakinin güvendiği, saydığı, örnek aldığı arkadaşıydı, dostuydu, kardeşiydi. Sınıf mücadelesinde yoğrulmuş bir öncü işçi olarak Devrimci İşçi Partisi ile tanıştığında hızla işçi sınıfına öncülük edecek bir partiyi inşa etmek ve sadece fabrikada değil bütün toplumda, bütün dünyada işçi sınıfının iktidarı için mücadele etmek gerektiğini kavradı. Geç kaldığı için hayıflanır, gece geç saatlere kadar süren sohbetlerde, tartışmalarda doymak bilmez, geçmiş yıllar için arayı kapatmaya çalışır, sonra da en gencimize bile taş çıkartacak bir enerji ile sabahın köründe kalkar yine faaliyete sarılırdı. 43 yaşında kanser onu ailesinden, yoldaşlarından, partisinden, mensubu olduğu işçi sınıfından alana kadar inançla, inatla, kararlılıkla hep en önde yürüdü.

Bu yıl 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'ne Sevda yoldaşı kaybetmiş olmanın burukluğu ile gidiyoruz. Geçtiğimiz yıl birlikte, 8 Mart meydanına hangi sloganlarla, dövizlerle çıkalım diye tartışıyorduk. Bu yıl 8 Mart eylemlerinde DİP'li Kadınlar Sevda yoldaşın resimlerini taşıyacak. Sevda yoldaşın o dövizlerde değil, dövizlerimizi taşıyacak kadınların arasında olması gerekirdi. Ama Sevda yoldaşı düşününce sadece üzüntüyle değil, aynı zamanda onunla birlikte mücadele etmiş olmanın verdiği gururla da doluyor içimiz. Sadece DİP'li kadınlarda, DİP'in onu yakından ya da uzaktan tanıyan bütün militanlarında izler bırakmış değil. Yaşadığı, çalıştığı, doyduğu, mücadele ettiği Çorlu'da onu tanıyan tüm kadınlar üzerinde de öyle izler bırakmış ki bu yıl tam 8 Mart'ta, Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nde Çorlu'da kadınlar onu anmak için mezarı başında toplanacak. Devrimcilerin ardından "Anısı mücadelemizde yaşayacak", "Anısı mücadelemize ışık tutacak" derler. İşte Sevda yoldaş, Çorlu'da, kadınların, işçilerin mücadelesinde böyle yaşıyor, örnek davranışları, kişiliği ve kararlılığı ile mücadelesine ışık tutuyor!