Metal işçisi kadınlar, kadınlar ölmesin diye MESS sözleşmesine damganızı vurun!

Metal işçisi kadınlar, kadınlar ölmesin diye MESS sözleşmesine damganızı vurun!

Emine Bulut'un vahşice öldürülmesinin ardından bütün Türkiye bir kez daha kadın cinayetlerini konuşmaya başladı. Cinayetin ve Emine Bulut'un "ölmek istemiyorum" dediği anın görüntüleri olmasa büyük ihtimalle her yıl öldürülen ama adını duymadığımız yüzlerce kadından birisi olacaktı Emine Bulut. Yıllar önce boşandığı eşinin baskısına hâlâ maruz kalmaya devam eden bir kadın... Öldürülmesinden sadece yarım saat önce karakola yardım istemek için giden bir kadın... Tıpkı koruma kararı olduğu halde 2019'un ilk yedi ayında öldürülen dokuz kadından biri gibi devletin korumadığı bir kadın.

Tanıdığımız bildiğimiz fabrikalarda işçi dostlarımız günlerce kimsenin başka bir şey konuşmadığını anlatıyorlar. Orada durmuyor, kendilerinin, bantta yanı başında çalışan kadınların nasıl benzer sorunlar yaşadığını söylüyorlar. Fabrikada "aman laf olmasın" diye nasıl her hareketlerine dikkat etmek zorunda kaldıklarını, kadınları aşağılayan küfürler sürekli havada uçuşurken o ortamda kendilerini ne kadar kötü hissettiklerini ekliyorlar. Bir şeyler yapmak istiyorlar ama ne yapılır nasıl yapılır diye bir yol bulmaya çalışıyorlar. Erkek egemenliğinin hâkimiyetine karşı mücadelenin emekçi kadınların öncülüğünde ilerleyeceğini söylerken biz emekçi kadınların saflarında henüz örgütlü bir biçim almamış bu potansiyeli görüyor, bu zemine basmak gerektiğini söylüyoruz.

Sendikalar, iş yerlerinde kadın işçilere yönelik ayrı haklar talep etmeyi, bu hakları toplu sözleşmelere geçirmeyi gündemlerine aldıklarında genellikle 8 Mart'ın ücretli tatil günü olması, kadın çalışanların gece çalışması, hamilelik ve doğum koşullarında sahip olacakları haklar, eşit işe eşit ücret, regl izni, kreş gibi konuları içeriyor. Şiddete, erkek egemenliğinin baskı biçimlerine dair, kadın işçilere yönelik eğitimler, etkinlikler düzenleniyor. Bu konularda da çok daha örgütlü müdahaleler yapmak, fabrikaları, iş yerlerini bu açıdan da örgütlenme alanı olarak kullanmanın kanalları yaratılabilir. Toplu iş sözleşmelerine, fabrikalarda, iş yerlerinde bu amaca hizmet edecek şekilde planlanmış çeşitli faaliyetlerin, eğitimlerin tüm işçilerin katılacağı şekilde ve mesai saatleri içinde yapılması koyulabilir. Şiddet tehdidi altındaki kadınların çalıştığı mesaiden bindiği servise, izinlerini kullanma şeklinden ihtiyaç varsa çalıştığı yere kadar birçok şeyin kadını koruyacak şekilde patronun düzenleme zorunluluğu toplu iş sözleşmeleri ile garanti altına alınabilir.

Emine Bulut, eski bir Arçelik işçisiymiş. Bugün onun çalıştığı fabrikada ve başka fabrikalarda Emine Bulut'la benzer sorunlar yaşayan birçok kadın var. Onlar o korkunç görüntülerin ardından günlerdir başka bir şey konuşmuyor ve kim bilir nice kaygılar yaşıyorlar. Önümüzde on binlerce metal işçisini kapsayan MESS sözleşmesi süreci var. Metal işçisi kadınlar, Emine Bulut'un ve kadın cinayetlerinde yaşamını yitiren kadınların hesabını sormak için, başka bir kardeşimizi daha bu cinayetlere kurban vermemek için, fabrikada erkek egemenliğinin hâkimiyetini biraz olsun kırabilmek için, tezgâhın, bandın başında saatlerce nefes almadan çalışırken bir de üstüne kadınların aşağılandığı küfürleri duymamak için öne çıkın! Bu sözleşme dönemine metal işçisi kadınların damgasını vurun! Vurun ki, erkek egemenliğine karşı mücadelede emekçi kadınların gücünü herkes görsün! Vurun ki, metal patronlarından hakkınız olanı aldığınızda işçi sınıfı, mücadelede bir mevzi daha kazansın!

Bu yazı Gerçek gazetesinin Eylül 2019 tarihli 120. sayısında yayınlanmıştır.