İstibdad sözleşmeden çekilerek erkek şiddetini, örgütlü mücadele ise kadınları cesaretlendiriyor!

İstibdad sözleşmeden çekilerek erkek şiddetini örgütlü mücadele ise kadınları cesaretlendiriyor!

Bu ülkede 79 günde 78 kadın cinayeti işlendi. 2020 yılında 409 kadın erkek şiddeti sonucu yaşamını yitirdi. Tek bir kadın daha eksilmeyeceğiz derken, devletin İstanbul Sözleşmesi’ni ve 6284 sayılı yasaları uygulaması, şiddetin faillerini değil kadınları koruması için mücadele ederken, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Türkiye İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma kararı alındı. İstibdad rejimi İstanbul Sözleşmesi’ni 2020 yılının yaz aylarında da hedef almış, ancak kadınlardan ve toplumun geniş kesimlerinden yükselen ses sonucu geri adım atmıştı. Erdoğan ve AKP iktidarı, gündüz gözüyle yapamadığını bu kez gecenin bir yarısı yayınlanan Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile gerçekleştirdi.

İstanbul Sözleşmesi, kadınların yaşamlarını savunmak için tek başına yeterli olmasa da sözleşmenin iptalinin şiddetin önünü açmak anlamına geldiği bir gerçek. Bugün iktidar İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı alsa dahi 6284 sayılı “Ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair kanun” hala yürürlüktedir ve kadınların bu kanunun uygulatılması için süregelen bir mücadele içinde olduğu unutulmamalıdır. Bu kanunun içinde kadınların mücadele ile elde ettiği bazı kazanımlar mevcuttur.

İktidarın bu kanunun uygulanmasında ayak direyen tutumu ise biliniyor. 6284 sayılı kanunun en önemli dayanaklarından biri olan İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının, fiilen erkek şiddetini ve her türlü cinsiyetçi baskı ve ayrımcılığı koruyup kollayan uygulamalara imza atan devlet görevlilerini, polis, jandarma ve yargı mensuplarını cesaretlendireceği açıktır. Tam da bu yüzden kadınlar, bugün dünden daha fazla tehdit ve tehlike altındadır.

Kadınlar meydanları doldurarak, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılma kararına karşı tepkisini yükseltmiştir. Bu tepki emekçi kadınların öncülüğünde büyümeli ve daha da güçlenmelidir. Kadınları erkek şiddetinden koruyacak olan, ayrımcılığa, tacize ve mobbinge son verecek olan güç ne yasalarda, ne Anayasa’da ne de uluslararası sözleşmelerdedir. Güveneceğimiz tek güç örgütlü gücümüz ve öz savunmamız olabilir. Yaşamımızı ve haklarımızı korumanın, fiili ve yasal kazanımlarımızı geliştirmenin yolu da buradadır.

Bugün bir kez daha mücadele ile kazandıklarımızı savunma zamanıdır! Kararın iptal edilmesi için, yasaların uygulanması ve kadınları koruyacak yeni yasalarla şiddetin ve cinayetlerin önüne geçmek için mücadele zamanıdır!

Sözleşmeden çıkma kararı iptal edilsin demek için,

İktidara şiddetin faillerini değil, kadınları koru demek için,

Kadına yönelik şiddete karşı öz savunma şiarını yükseltmek için,

Erkek egemen kapitalist sisteme karşı emekçi kadınların öncülüğünde örgütlenelim ve mücadele edelim!