Erkek Egemen Kapitalist Sistem Bakanlığı

Erdoğan 2011'de seçimlerden hemen önce "Biz muhafazakar demokrat bir partiyiz. Bizim için aile önemli" sözleriyle gerekçelendirerek Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı'nın kaldırılacağını açıklamış ve sonrasında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kurulmuştu. Aradan geçen sürede bunun basit bir isim değişikliği olmadığını, kadının adının bakanlıklardan silinmesi ile birlikte, devlet nezdinde kadınların aile dışında görünmez hâle geldiğine şahit olduk. AKP hükümetlerinin kürtajı yasaklama girişiminin, "kadının yeri evi, tek işi annelik" mantığında çıkarmaya çalıştığı kadın istihdam paketlerinin, kadına yönelik şiddet vakalarında hükümetin hep kadını değil aileyi korumaya yönelik politikalarının bu adımın arkasından gelmesi tesadüf değil.

24 Haziran seçimlerinden önce Erdoğan bir adım daha ileri gitti. Seçim öncesi gençlerle buluşmasında, bir gencin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'na yeni personel alımı yapılacak mı sorusuna "Şu anda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığını, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığıyla birleştiriyoruz. Bu ikisi birleşeceği için -bunu daha sonra açıklayacaktım ama size kıyağım oldu- dolayısıyla burada yeni bir kadrolaşma olacak" diyerek cevap verdi. Sonuçta iki bakanlık birleştirilerek Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanlığı kuruldu.

Bakanlığın başına Turkcell'in halen yönetim kurulu üyeliğini yapmakta olan, eski bakan Atilla Koç'un kızı Zehra Zümrüt Selçuk getirildi. Zehra Zümrüt Selçuk, önümüzdeki dönemde sermayenin dostu, işçinin düşmanı politikaların yürütücülüğünü yapacak, Erdoğan sıkıştığında düşük profilli bir bakan olduğu için de kolayca harcanabilecek. Zehra Zümrüt Selçuk, aynı zamanda Sümeyye Erdoğan'ın kurucusu olduğu KADEM'in de (Kadın ve Demokrasi Derneği) Ankara temsilcisi. KADEM, AKP hükümetlerinin kadın düşmanı politikalarına karşı mücadele eden kadın örgütlerinin karşısında bir denge oluşturmak, ihtiyaç duyduklarında "bütün kadın örgütleri karşı değil" diyebilmek için adeta sipariş üzerine kurulmuş bir dernek. Ensar Vakfı ile birlikte müftü nikahına sahip çıkmıştı. Erdoğan, aklımıza kazınan "Çalışıyorum diye annelikten imtina eden bir kadın, aslında kadınlığını inkar ediyor demektir. Anneliği reddeden, evini çekip çevirmekten vazgeçen bir kadın, iş dünyasında istediği kadar başarılı olsun, eksiktir, yarımdır” sözlerini KADEM'in bir toplantısında söylediğinde, Zehra Zümrüt Selçuk büyük ihtimalle alkışlayanlar arasındaydı. KADEM yayınlarında, sözde eşitlik edebiyatı yaparken kadın ve erkeğin tabiatının farklı olduğunu, bu yüzden de ikisinin toplumsal rollerinin ve işbölümünün buna göre düzenlenmesi gerektiğini de savunuyor. Şimdi onun bir yöneticisi de kadınları, işçileri, emekçileri ilgilendiren konularla ilgili bakanlığın başında, bu alanlarda söz sahibi olacak. Tabii Erdoğan ne kadar izin verirse.

İki bakanlığın birleşmesi, sadece kadınların kadın olarak yok sayılması anlamına gelmiyor. İki bakanlık, işçi düşmanlığı ve kadın düşmanlığı temelinde birleşiyor. Biz, kapitalizmin ve erkek egemenliğinin iç içe geçtiğini, birbirini beslediğini, birbirinden fayda sağladığını söylüyoruz. Erdoğan, bunun pratikte en kolay hayata geçirilebileceği şekilde bakanlık sistemi kuruyor. Başına da hem işçi düşmanı hem cinsiyetçi bir bakan getiriyor. Erdoğan'ın bakanlıkların birleştirileceğini açıkladığı sırada soruyu soran gence, "Bu ikisi birleşeceği için -bunu daha sonra açıklayacaktım ama size kıyağım oldu- dolayısıyla burada yeni bir kadrolaşma olacak" dediğini söylemiştik. Devletin kadrolarına yerleştireceği kişilere yapacağı bir şey değil, esas kıyağı erkek egemen kapitalist sisteme yapıyor. Onların işçi ve kadın düşmanlığı temelindeki birliğine karşı bizim birliğimiz de bu sistemin hiçbir şey vaat etmediği işçilerin, emekçilerin, kadınların birliği olmalı.

Bu yazı Gerçek gazetesinin Ağustos 2018 tarihli 107. sayısında yayınlanmıştır.