Metal işçileri kazanırsa sağlık emekçileri de kazanır

Metal işçileri kazanırsa sağlık emekçileri de kazanır

Geçen ay köşe yazımızda TTB (Türk Tabipleri Birliği) Merkez Konseyi’ne kayyım atanmasını protesto etmiş ve TTB’ye destek vermiştik. TTB, bir doktor örgütü olarak kurulmuş olsa da sağlığı işçilerin ve emekçi halkın çıkarına yorumlamış işçi sınıfı müttefiki bir meslek örgütüdür. TTB’ye göre sağlıklı olmanın koşulu yalnızca sağlık merkezine gidip muayene olduktan sonra ilaç alabilmek değil, aynı zamanda kötü şartlarda yaşamamak ve çalışmamaktır. MESS gündemi, yalnızca metal işçilerinin değil Türkiye’de çalışan işçi ve emekçilerin tamamını ilgilendiren, pek çok başka hakların yanında yaşama ve çalışma şartlarının iyileştirilmesi yönünde çok önemli yeri olan bir mücadele gündemidir.

Memlekette gündem yoğun. Ancak çoğu yapay gündem. Bir de memleketin gerçek gündemleri var. Örneğin 2024’ün asgari ücret tespit gündemi böyle gerçek bir gündemdi. İktidar, patron sendikası ve Türk-İş yönetimini yanına alarak işçiye sefalet ücretini dayattı. Şimdi ise önümüzdeki gerçek gündem MESS gündemidir.

Sanayi işçilerinin sınıf mücadelesi içindeki stratejik önemi kapitalizmin başından beridir devam etmektedir. Türkiye için de bu tahlil aynen geçerlidir. Tarihî dönüm noktası hiç kuşkusuz Kavel grevidir. Grev hakkının yasak olduğu dönemde grev hakkını 1963 yılında yaptıkları grevle kazanan işçiler bir metal fabrikası olan Kavel’de çalışan işçilerdi. 12 Eylül darbesine kadar, işçi sınıfının ayakta olduğu yıllarda sanayi işçilerinin, özel olarak da metal işçilerinin yeri çok önemli olmuştur.

Keza yakın tarihimizden, “metal fırtına” olarak bilinen 2015 yılında gerçekleşen büyük fiilî metal grevleri örnek verilebilir. MESS ile yapılan görüşmeler tıkanınca metal işçileri greve çıkmış, grev dalga dalga fabrikalara yayılarak işgallere evrilmişti. İşçiler; patronları ve patron yalakası sendikacıları fabrikalarından kovmuştu. Esas önemli nokta: Tüm bu eylemler süresince memleketin gündemi işçinin gündemi olmuş, sadece metal işçilerinin değil tüm işçilerin gözü kulağı bu greve çevrilmişti.

Patron sendikası MESS’e bağlı metal fabrikalarında çalışan işçi sayısı 160 bin civarında olup Türkiye’de toplam ücretli çalışan sayısı ise yaklaşık 15 milyondur. Yani MESS fabrikalarında çalışan işçilerin, toplam çalışanlara oranı yaklaşık %1’dir. Sayılar yalan söylemez ancak sınıf mücadelesi sayılardan büyüktür. MESS gündemi o kadar kritik bir yerdedir ki iktidar, bunu doğrular şekilde greve gidilmemesi için daha şimdiden arka kapılarda tehditler savurmakta, greve gidildiğinde ise grevi yasaklamak için planlar yapmaktadır. Yerel seçimler öncesinde MESS gündemi iktidarın zayıf karnıdır. Metal işçileri bu zayıf karna olanca gücüyle yüklenmek için uzunca bir süredir çalışmalarını sürdürüyor. Onlar üzerlerine düşeni yapacaktır.

Özelde veya kamuda çalışan sağlık emekçileri de yeni yıla sefalet ücreti ile girdi. Sağlık alanında, kamuda grev hakkımız var ama yasal olarak tanınmamakta. Özelde ise toplu iş sözleşmesi yapacak sendikal örgütlülük bulunmadığı için grev hakkı kâğıt üzerinde kalmaktadır. Eylül ayındaki köşe yazımızda sağlık alanında grev hakkının Kavel işçilerinin yolundan gidilerek kazanılabileceğini yazmıştık. Bugün metal işçileri yeni Kavel’ler yaratma yolunda. Sağlık emekçileri, metal işçilerinin kazanımlarından güç almak ve grev hakkını grevle kazanacağı mücadelelere girmek için bugün metal işçilerine MESS’e karşı mücadelelerinde elinden gelen desteği vermelidir.