DİSK kongresinden yükselen ses

DİSK kongresinden yükselen ses

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (DİSK) 9-11 Şubat tarihlerinde toplanan 17. Kongresi öncesinde gazetemizin Şubat sayısında yayınlanan yazımızda kongrenin, hükümetin yerel seçimler sonrasında işçi ve emekçilere İMF’siz bir İMF programı ile taarruza hazırlandığı bir dönemde toplanmakta olduğunu belirtmiş, buna karşılık işçi sınıfı saflarında henüz ilk kıpırtılar halinde de olsa mücadele eğilimlerinin belirdiğine de işaret etmiştik. Bu mücadele eğiliminin en belirgin örneği olarak da 160 bin metal işçisinin o sektörün patron örgütü MESS’e karşı kararlı ve atak bir tarzda verdiği mücadele sonucunda elde ettiği ciddi kazanımı göstermiştik.

Sınıfın mücadeleci eğilimlerin merkezinde metal mücadelesinin, metal mücadelesinin merkezinde de bir öncü güç, bir buzkıran gemisi olarak DİSK üyesi Birleşik Metal sendikasının olduğunu saptadıktan sonra şöyle demiştik: “Metal sektöründeki mücadeleler DİSK’e yol gösterecek kutup yıldızıdır.” Bu gelişme ile birlikte DİSK içinde TÜSİAD’a meydan okuyacak bir dinamik olduğunu belirttikten sonra şu sonuca ulaşmıştık: Bu kongrede bu dinamik kendini açık biçimde, gür bir sesle ortaya koymalı, DİSK’i, TÜSİAD ile fikir alışverişine dayanan “sosyal diyalog” aktörü olmaktan çıkararak yeniden, bütün sınıfın peşine takılacağı sınıf mücadelesi odağı haline getireceğini haykırmalıdır.

DİSK kongresine tam tamına bu mücadeleci ses damga vurdu. Birleşik Metal’in henüz 2023 Aralık ayında topladığı kongresinde başkan seçilen Özkan Atar, sendikası adına yaptığı konuşmada DİSK’in bütününü korumayı dikkatle gözetmekle birlikte yıllardır yürütülmekte olan politikadan çok farklı bir ufku işaret etti. Birleşik Metal başkanı, 160 bin metal işçisi adına konuştuğunu belirterek aslında Türk Metal tabanının da bu sefer gösterdiği kararlılığı sahiplendiğini, yani metal mücadelesinin toplu dinamiğine yaslandığını ilan ediyordu.

Atar’ın konuşması DİSK’in gelecek dönemde yürümesi gereken yol bakımından bütünsel bir eylem programını sergiliyordu. Yaklaşan dönemde enflasyonun düşmeden önce bir kez daha patlayacağı gerçeğine dikkat çekerek “yeni protokol/ek zam” mücadelesini şimdiden sınıfın gündemine yerleştirdi. Yani bizim sözünü ettiğimiz sınıf taarruzunu doğrudan hedef aldı. Vergilendirme alanında işçi sınıfının uğradığı soygun karşısında aktif bir hazırlıktan sonra İzmir’den Diyarbakır’a işçi sınıfının yoğunlaştığı her ilde vergi dairelerinin önünde oturma eylemlerinden, gerektirdiğinde işçi sınıfının diğer kesimlerini de katarak “günlük genel grevler”den söz etti Birleşik Metal başkanı. Asgari ücret için milyonları “tribünlerden sahaya indirecek” bir çalışmayı hedef olarak koydu.

Bu dinamiğin sesi, Birleşik Metal’in yalnızca başkanından gelmedi. Aynı zamanda tabanın sesine tercüman olan, şube yönetim kurulu üyesi ve kendi fabrikasının baştemsilcisi bir devrimci Marksist işçi, onyıllardır DİSK’e hâkim olan “sosyal diyalog” politikasının artık geride bırakılmasının, sınıf mücadelesi yöntemlerine dönülmesinin gerekli olduğunu berrak biçimde ortaya koydu.

Metal işçilerinin tek sınıf mücadeleci örgütü Birleşik Metal’in başkanının DİSK kongresine verdiği mesajın en önemli yanı ise, gür bir sesle sosyalizmi yeniden DİSK’in gündemine getirmesiydi. “Savaşsız, sömürüsüz, sınıfsız bir dünya özlemiyle, başta kendi ülkemizde olmak üzere, sosyalizmin adil düzeninin yerleşmesi için siyasi mücadelemizi her platformda vermek zorundayız.” DİSK kongresi kürsüsünden Türkiye’ye ilan edilen sınıf mücadelesi programının doruğu böyle formüle edilmişti.

İşçi sınıfı içindeki mücadele dinamiği yeni dönem için sosyalizmi de içeren bir programı ortaya koyarken, Türkiye sosyalist hareketinin ana partilerinin çoğunun işçi sınıfından nasıl kopmuş olduğu da bu kongrede yeniden ortaya çıktı. Seçim meydanlarında bir kısmı laiklik propagandasıyla yetinirken bir kısmı da modern küçük burjuvaziye ve eğitimli yarı-proleter katmanlara hitap eden bu partilerin bazıları DİSK kongresine gelmeye zahmet dahi etmemişlerdi! DİSK’in şanlı günlerinde, 1967’den 1980’e, sınıf mücadelesinin öncüsü bu konfederasyonla sosyalist hareketler arasında kurulmuş olan yakın ilişki hatırlandığında bu durum işçi sınıfı sosyalizminin Türkiye’de artık ne kadar nadir bir tür olduğunun çarpıcı bir tablosudur. Bu partilerden biri de kongreye temsilci göndermişti ama temsilci konuşma sırasını bekleyemeden çekip gitmeyi tercih ediyordu. Belki de CHP ile önemli bir seçim toplantısı vardı!

DİSK kongresinde şu ya da bu biçimde varlık gösteren sadece üç sosyalist parti vardı. Bizim partimiz Devrimci İşçi Partisi, işçi tabanından delegesinin konuşmasıyla, Genel Başkan Yardımcısı Levent Dölek’in delegelere hitabında söyledikleriyle DİSK’in içinde doğmakta olan yeni sınıf mücadelesi dinamiğinin bir parçası olduğunu ortaya koydu. Gelecek bu dinamiğin olacaktır.

Bu yazı Gerçek gazetesinin Mart 2024 tarihli 174. sayısında yayınlanmıştır. Bu yazıyı Gerçek'in podcast hesaplarından sesli olarak dinlemek için aşağıdaki resmin üzerine tıklayın. 

sungur savran mart 2024 podcast site