Aliağa gemi söküm işçilerinin fiili grevi nasıl kazanır?

Aliağa tersaneleri gemi söküm işçileri bir haftadır fiili grevdeler! Devrimci İşçi Partisi ve Gerçek Gazetesi olarak ilk andan itibaren bu mücadeleye giren işçilerle birlikteyiz. Bu mücadelenin sesini duyurmaya çalışıyor ve zafere ulaşması için işçi mücadelesini ileri taşımaya çabalıyoruz. Bu mücadele şimdiden kararlılığı ve coşkusuyla tüm Türkiye işçi sınıfına ilham veren bir mücadele oldu. Zaferi de mutlaka tüm işçi sınıfının kazanımı olacaktır.   

Gemi söküm işçisi ne istiyor? Fiili grevden fiili toplu pazarlık sürecine…

Gemi söküm işçileri son derece zor bir iş yapıyorlar. Bu iş hem zor hem tehlikeli hem de işçilerin maruz kaldığı zehirli maddeler zaman içinde çok ciddi hatta ölümcül hastalıklara sebep olabiliyor. İşçilerin aldıkları ücretler bu zorluklar ve tehlikelerle kıyaslandığında çok düşük. Ayrıca enflasyon ücretleri iyice eritmiş durumda. Şirketler ise bu sektörde muazzam boyutta kârlar elde etmekte. İşlerin çoğu yabancılardan ve dolar üzerinden alınıyor. Aldığı işlerin ödemesini dolarla tahsil eden ama işçiye TL ile ödeme yapan patronlar burada da krizi fırsata çevirmiş durumdalar. Bu yüzden gemi söküm işçileri ücretlerine hakkaniyetli bir zam yapılmasını istiyor. Nitekim elde ettiği yüksek kârları düşünen bazı şirketler ilk etapta işçilerin zam taleplerini kabul etmişti. Ancak patronların kendi aralarındaki örgütlenmesi bu şirketlere geri adım attırdı. Bir dizi patron, “sen verirsen hepimiz vermek zorunda kalırız” diyerek şirketlere verdikleri zammı geri çektirdiler. Bu durum işçiler arasında tepkiyi ve öfkeyi daha da arttıran bir etki yaptı.

Tabii patronların örgütlü davranışı karşısında işçiler de daha örgütlü ve birlik içinde olmak gereğini gördüler. Bizler de 22 şantiyeden her biri için güvenilir ve öncü işçilerden temsilciler seçilmesinin örgütlenmeyi ileri götüreceğini savunduk. Temsilciler seçildi ve ardından talepler netleştirildi ve derli toplu bir şekilde bir protokol taslağı haline getirildi. Böylece fiili grev, fiili bir toplu pazarlık sürecine doğru ilerlemeye başladı.     

Gemi söküm işçisinin talepleri zamla sınırlı değil. İşçiler, patronların birçok haksız ve hukuksuz uygulamasının da son bulmasını istiyor. Hava muhalefeti yüzünden çalışma olmadığı durumda yevmiye kesilmemesi, resmi tatillerde çalışılması halinde çift yevmiye verilmesi, SGK primlerinin gerçek maaş üzerinden yatırılması, yıllık izinlerin iş kanununa uygun şekilde kullandırılması, kişisel koruyucu ekipmanların eksiksiz sağlanması ve yıpranma süresi dikkate alınarak düzenli yenilenmesi, oksijen lambalarının bakımı, sosyal tesislerin insani koşullara getirilmesi, işe giriş çıkışlarda istenen belgelerin masraflarının şirketler tarafından karşılanması gibi talepler protokol taslağında yer aldı.

Kazanmanın yolu örgütlü olmaktan örgütlülüğü güçlendirmekten geçiyor

Gemi söküm işçilerinin seçtiği temsilcilerin protokolün imzalanmasıyla resmiyet kazanması, temsilcilerin ve greve katılan işçilerin grev ya da başka bir bahaneyle işten çıkarılmaması belki de taleplerin en önemlileri olan öne çıkmakta. Çünkü işçilerin örgütlü olması, hak mücadelesinin tek gerçek gücü ve dayanağıdır. Bugün verilen zamların yarın enflasyon karşısında yeniden erimeye başlayacağı açıktır. Koşullarda belirli düzenlemeler yapılsa bile zamanla, olaylar yatışınca patronlar eski kara düzene dönmek isteyecektir. Kazanımların kalıcı olmasının tek yolu işçilerin kalıcı ve sağlam bir örgütlülüğe sahip olmasıdır.

Elbette ki bu örgütlülüğün olması gereken biçimi sendikadır. Ancak gemi söküm işçisinin sendikalaşması mücadele süreci içinde ve işçilerin iradesiyle gerçekleşmelidir. Emrivaki ile sendikalaşma olmaz. Örneğin Hak-İş’e bağlı Liman-İş’in bir anda ortaya çıkıp emrivaki ile kendini dayatması işçilerin örgütlülüğünü arttırmadığı gibi güvensizlik yaratmıştır. Sadece Liman-İş’e yönelik değil genel olarak sendika fikrine yönelik de kuşkular oluşmuştur. Bizce sendikalaşmak ve gemi söküm tersanelerinde kalıcı bir toplu sözleşme düzeni oluşturmak hedefimiz olmalıdır. Bu açıdan işçiler sendikasını özgürce seçmeli, sendikasına üye olmalı, sendikasına sahip çıkmalı ama burada da kalmamalı ve sendikasını denetlemelidir. Bu doğrultuda atılacak ilk adım, işçilerin arasında giderek daha fazla kabul görmeye başlayan dernekleşme olabilir. Elbette ki bu dernekleşme örgütlenmenin bir aşaması olarak görülmeli ve sendikalaşmanın alternatifi olmamalıdır.

Sendikalaşmada iş kolu barajı gibi konuların işçilerin önüne getirilmesi, gemi söküm tersanelerindeki gerçeklikle uyuşmuyor. İşçiler fiili grevi fiili bir toplu sözleşme sürecine doğru götürürken yani yasal dayatmaları kırıp atmışken, 12 Eylül ürünü bir başka dayatma olan işkolu barajını işçilerin önüne getirmek yanlıştır. Örneğin DİSK’e bağlı Limter-İş sendikasının işçilerin örgütlülüğünü ve iradesini esas alması, sendikal örgütlenmeyi işçi denetimine açık olarak kurgulaması her türlü baraj sorunundan çok daha önemli olacaktır. Tüm bu konular, işçilerin derli toplu tartışacağı, değerlendirmeler yapıp ortak şekilde karar vereceği bir süreci gerektirmektedir. Bugün acil yapılması gereken ise işçilerin fiili örgütlülüğünü daha da güçlendirmek ve fiili grevi başarıya ulaştırmaktır.

İşçi cephesini birleştirelim patron cephesini dağıtalım!

Fiili grevin başarısında ise mücadelenin dinamiği açık şekilde görülüyor. İşçi cephesini birleştirmeli patron cephesini dağıtmalıyız. Onlar işçiler arasındaki her türlü ayrılığı sonuna kadar kaşımak istiyorlar. Gemi söküm işçisine destek için gelenlerle işçiler arasında ayrışma yaratmanın, kışkırtmalar ve provokasyonlar yapmanın peşindeler. İşçiler bu konuda uyanık olmalı. Destek için dışarıdan gelenler de provokasyonlara zemin oluşturabilecek davranışlardan kaçınmalı. Tüm bunlar için örgütlü olmak, örgütlü davranmak ve dar çıkar ve kaygılarla değil işçi mücadelesinin kazanmasına odaklanmış bir davranış tarzıyla hareket etmek şart. Yani yine aynı kapıya geliyoruz. Her düzeyde örgütlü olmak, örgütlü hareket etmek, sınıfın çıkarlarını sınıfın iradesiyle korumak… Gemi söküm işçileri örgütlü gücüyle ve birliğiyle kazanacak!