Üniversiteden YÖK başkanına cevap! (09-01-2008)

Eğitim-Sen Başkanı Alaaddin Dinçer yaptığı konuşmada yaşananların yüksek öğretimi tasfiye planının parçası olduğunu söyledi ve bu planın ilhamını ABD'den desteğini ise AKP'den aldığını vurguladı. YÖK başkanının içinde bulunduğu durumun çelişkilerine işaret edilen açıklamada "Kendisi de bursla okuyan ve kamusal yüksek öğretim olanaklarından yararlanan bir kişinin YÖK başkanı sıfatıyla yaptığı açıklamalar kişisel görüşler olarak değil, AKP eliyle derinleştirilerek uygulanan piyasacı-özel çıkarcı programın uzantısı olarak seslendirilen ‘kamuoyu oluşturma faaliyetleri' çerçevesinde" görülmesi gerektiği ifade edildi. Öğretim Üyeleri Derneği adına söz alan Tahsin Yeşildere Üniversitelere bütçeden ayrılan payın %1.1 gibi son derece düşük bir rakam olmasına rağmen YÖK başkanı ve hükümetin bundan bile kurtulmak istediğini vurguladı. YÖK başkanının hedef tahtasına yerleştirdiği araştırma görevlileri adına söz alan Eğitim-Sen 6 no.lu Üniversiteler şubesinden Berke Özenç "gerek eğitimin ücretlendirilmesi, gerekse araştırma görevliliği kurumunun yok edilmesiyle; kamu hizmeti veren bir yapının daha işlevsizleştirilmesi, atıl hale getirilmesi ve sonuç olarak da... sermayeye devri planlanmaktadır. Buna asla izin vermeyeceğiz" diyerek araştırma görevlilerin mücadeledeki kararlıklarını vurguladı.  Daha sonra söz alan Genç-Sen temsilcisi sözlerine YÖK başkanının açıklamalarının bir öğrenci sendikasının ne kadar gerekli olduğunu kanıtladığını söyleyerek başladı. Öğrencilerin "Müşteri değil öğrenciyiz" başlıklı açıklamasında herkese eşit, parasız, bilimsel, anadilde nitelikli eğitim talepleriyle yola çıkan Öğrenci Gençlik Sendikası'nın YÖK'e ve paralı eğitime karşı taleplerini daha da yükselterek devam edeceği ilan edildi.

Eylemde öğrenciler ve eğitim emekçileri birlikte "sermaye defol üniversiteler bizimdir" ve "Özcan istifa" sloganlarını attılar. YÖK başkanının açıklamalarının ardından bir refleks gösterilmesi anlamında başarılı olan bu eylem daha kitlesel ve güçlü tepkiler için bir başlangıç olmalıdır. Üniversite bileşenlerinin Beyazıt'ta gösterdiği ortak tutumun ve eylem birliğinin güçlendirilerek sürdürülmesinin önemi ortadadır.