Şiar Rişvanoğlu davası: Avukatı adliyeye “zorla getirme” kararı! (25-09-2010)

Rişvanoğlu'na destek olmak amacıyla şehir dışından gelecek olan avukatların duruşmaya yetişebilmeleri için, yargılamayı yapacak olan mahkeme başkanıyla günler öncesinden duruşmanın öğleden sonra yapılması konusunda görüşülmüş ve dosyaya bu konuda yazılı talep konmuştu. Ancak duruşma günü, duruşmanın sabah saatinde yapılmakta olduğunu tesadüfen öğrenen Rişvanoğlu'nun bir kısım avukatları, mahkemeye giderek çeşitli şehirlerden meslektaşlarının yolda olduğunu söyleyerek bu duruma itiraz etmiş ve savunma avukatlarının beklenmesini talep etmişlerse de mahkeme heyeti ısrarla duruşmayı yapacağını belirtmiştir. Adana Baro Başkanının telefonla devreye girmesi bile bu durumu değiştirmeyince mahkeme salonunda bulunan avukatlar da savunma makamına yapılan bu muameleyi protesto ederek dışarı çıkmışlardır. Bunun üzerine yargılama, sanık avukat Şiar Rişvanoğlu ve savunma makamını oluşturan avukatlarının yokluğunda yapılarak adeta sessiz sedasız bir şekilde geçiştirilmeye çalışılmıştır. Üstelik verilen ara karar ile mesleği nedeniyle sürekli adliyede bulunan ve bürosu da adliyenin hemen arkasında olan Şiar Rişvanoğlu hakkında zorla getirme kararı çıkarılmıştır! Bu aslında mahkemeye verilen hukuki bir yetkinin, makul gerekçesi olmaksızın kullanılmasıdır, yani suistimalidir.

Duruşmanın hem yazılı hem sözlü talep yapılmasına rağmen sabah alelacele görülmesi, aynı zamanda Şiar Rişvanoğlu'nun savunmak üzere duruşmaya katılmayı hedefleyen Adana içinden ve dışından avukatlara karşı da saygısız bir tavırdır. Çağdaş Hukuçular Derneği'nin demokratik haklara ve savunmanın hukukuna sahip çıkan yöneticileri dahil olmak üzere o gün Ankara'dan, İzmir'den, Antalya'dan, Mersin'den avukatlar duruşmaya katılmak ve Rişvanoğlu'yu savunmak üzere Adana'ya gelmişlerdi.

Özel görevli ağır ceza mahkemesinin bu tavrı, bir yanıyla, son zamanlarda insan hakları savunucusu ve sosyalist avukatlar hakkında yoğun bir şekilde açılan davaların yanında, savunmanın susturulmaya çalışılmasında yeni bir adımdır. Bilindiği gibi, bu mahkemeler Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçların yargılanması göreviyle eski DGM'lerin yerine kurulmuştu. Şiar Rişvanoğlu'na reva görülen bu muamele, bu mahkemelerin savunma hakkına verdikleri önemin derecesini ve savunma makamına yaklaşımlarını da ortaya koyan bir tavırdır. Son zamanlarda yoğun olarak düşünce suçlarının yargılandığı ve en basit basın açıklamalarına bile cezaların yağdırıldığı bu mahkemelerde savunmaya tahammül bile edilememektedir.

Ama bir başka yanıyla da bu tavır devletin yoldaşımız Şiar Rişvanoğlu'nun üzerine özel olarak gitmekteki kararlılığını göstermektedir. Adana bağlamında Kürt kitleleri ile işçi sınıfı arasında bir ittifak kurma çabasının sembol isimlerinden biri olduğu için Rişvanoğlu'nun mücadelesi bastırılmaya çalışılıyor.

Ne ilerici, devrimci demokrat ve sosyalist avukatlar bu saldırıya boyun eğecektir, ne de Şiar Rişvanoğlu'nun da kurucularından olduğu DİP Girişimi bu baskılar karşısında işçi sınıfı ile ezilen Kürt halkını burjuvazinin iki kampına karşı bir Üçüncü Cephe'de toparlama çabasından vazgeçecektir. Şiar Rişvanoğlu'nun 28 Ekim 2010 tarihinde yapılacak olan duruşmasında da meslektaşları tarafından yalnız bırakılmayacağını biliyoruz. Hukuka ve demokrasiya bağlı bütün avukatların duruşmaya yoğun katılımı, yargılamayı yapan mahkemenin savunmayı yok sayan tavrına en iyi cevap olacaktır. Devrimci İşçi Partisi Girişimi ise yoldaşının sonuna kadar arkasında olacaktır.