DİP'ten Ankara Leroy Merlin işçilerine ziyaret

Devrimci İşçi Partisi Ankara örgütü olarak grevde olan Leroy Merlin işçilerine bir ziyaret gerçekleştirdik. 13 Ekim Pazar günü öğleden sonra işçileri ziyarete gittiğimizde işçiler grevi nasıl daha ileri taşıyabileceklerini değerlendirdikleri bir toplantı yapıyorlardı. Toplantının ardından Leroy Merlin mağazasının yer aldığı Nata Vega Alışveriş Merkezi'nin içine geçen işçiler "duran adam" eyleminden esinlenen "duran işçi" eylemi gerçekleştirdiler. Eylemin sonunda sloganlarla AVM'yi inleten işçilere alışveriş yapmakta olan insanlar da alkışlarıyla destek verdiler. Eylemin ardından işçiler "Bu daha başlangıç mücadeleye devam!" sloganıyla dışarı çıktı. Devrimci İşçi Partisi olarak bizler de dışarı geçildikten sonra söz alarak dayanışma mesajımızı ilettik. Ardından işçilerle sohbetlere geçildi, önce getirdiğimiz tatlıları ardından da gazetelerimizi dağıttık. İşçiler gazetemizi ilgiyle inceleyip sorular sordular. Daha sonra internet sitemiz ve gazetemiz için bir kadın işçi ile röportaj yaptık (aşağıda bu röportajı da bilginize sunuyoruz). Ardından işçiler yeniden AVM'nin içine geçtiler. İşçilerle sıcak bir şekilde vedalaşıp daha sonra yeniden dönmek üzere işçilerin büyük coşkusunun etkisi altında grev alanından ayrıldık.

 

Gerçek Gazetesi- Öncelikle ne kadar süredir grevdesiniz?
Funda- Bugün onbirinci gün.

G- Hangi tarihte tam olarak başlamıştınız?
F- 3 Ekim.

G- Peki kaç işçi katılmakta bu greve?
F- Toplam 53 ya da 55 kişi olması lazım.

G- Ankara Nata Vega Alışveriş Merkezinde sadece öyle mi?
F- Evet, evet. Bu sadece Ankara, 50 kişiye yakında Bursa’da var. Zaten Türkiye’de iki tane Leroy Merlin var, biri Bursa, biri Ankara; beraber katıldık.

G- Siz ne kadar zamandır sendikalı olarak mücadele ediyorsunuz?
F- Bir yıldır örgütlenmeye çalıştık, örgütlendik. Altı aydır da işverenle görüşülüyor. Toplam bir yıldır sendikalıyız.

G- Nata Vega yeni bir AVM ne kadar oldu açılalı?
F- 3 yıl.

G- Leroy Merlin de aynı anda açıldı herhalde, üç senedir burada mı çalışıyorsunuz?
F- Aynen öyle, üç senedir buradayız.

G- Sendikalaşmanız nasıl oldu? Nasıl gelişti süreç?
F- Bizden önce Bursa’daki açıldığı için, onlarınki 4 yıl oldu açılalı, oradaki arkadaşlardan bize bilgi geldi böyle böyle bir olay var. Küçük küçük başladı sonra yavaş yavaş büyüdü, hepimiz örgütlendik. Çoğumuz, yüzde seksenimiz, işçilerin yüzde doksana yakını imza attı. Biz 6 ayda örgütlendik Ankara’da.

G- Sendikalaşmanın arkasından greve varana kadar 6 aylık görüşme süreci oldu dediniz. Sizin talepleriniz nelerdi? Bu grev sürecine nasıl varıldı?
F- İşverenle son 6 aydır görüşme yapıldı. Taleplerimiz aslında çok büyük talepler değildi, normal sosyal hakkımız. Maaşlarımız asgari ücret fazlası yok zaten. Çoğu asgari ücretin altındaydı, onlara iyileştirme yapıldı. Üç yıldır buradayız hiçbir şekilde zam yapılmadı. Ve biz ilk girdiğimizde çok büyük vaatlerle girdik. Sürekli görüşmeler yapıldı, performans değerlendirmelerinden hiçbir şey çıkmadı. Zam yapma olaylarında da şirket kar yapmıyor, zarardayız, işler iyi değil, ciro iyi değil, sürekli bu şekilde. Ama iş yürüyor, çok güzel yürüyor. Satışlar da gayet iyi çünkü satışları yapan biziz, her şeyin farkındayız.

G- İşçilerin talepleri ne? İşçiler ne istiyor? Yakın zamanda patronla görüşme oldu mu?
F- Tabii oldu. Sadece hakkımız olanı istiyoruz; çok bir şey istemedik aslında, gayet makul sayılardı. İşveren bizimle dalga geçer gibi çok az bir fiyat sundu. Biz uzlaşalım diye o verdiğimiz fiyatı bile düşürdük. Sürekli adımları biz attık ama onlar hiçbir adım atmadı, en sonunda greve karar verdik zaten.

G- Maaşların haricinde başka anlaşılamayan sözleşme maddeleri var mı?
F- Var, sosyal haklarımız var tabii ki. Yakıt, bayram hepsi bir paket içinde oluyordu, seneliğe bölüyorlardı o parayı. Bunda da anlaşma olmadı, bir maaş tutarı bile verilmedi. Dalga geçer gibi bize bir para sunuldu.

G- Dışarıdaki durumu biz görüyoruz işçiler on bir gündür burada çok coşkulu bir şekilde bekliyorlar. Her geldiğimizde daha coşkulu buluyoruz burayı. Peki içeride durum nasıl?
F- Başta gayet iyi performansla çalışıyorlardı, sonra düştüler, hepsi düştüler. İzinleri ikişer gündü birer güne düştü. İçerde çalışanlar hep full çalışıyorlar. Yemekleri dışarıdan geliyor, servis bile tutmuşlar. Bize verecekleri zammı içeride harcadı. Patron çok güzel bakıyor onlara.

G- Şu durumda içerideki tüm işlemler yasal mı? Yoksa patron yasadışı bir şekilde mi çalıştırıyor?
F- Yasadışı. O kadar çok grev kırıcı var ki... Eğer bu grev kırıcılığı bu kadar çok olmasaydı işyeri şu anda bitmişti.

G- Sizin yasal girişimleriniz oldu mu?
F- Oldu. Hakim geldi, gözetçi geldi ama onlar hemen sonuçlanmıyor. Ama en azından bir gözdağı gibi bir şey oldu. Ama yine aynı, içeride çok grev kırıcılığı var.

G- Grevi duyurmak için sizin ne gibi girişimleriniz oldu?
F- Bizim değil de sendikamızın oldu. Onlar duyurdu genelde.

G- Buradaki mağazaları gezmeye gelenlerin, alışveriş yapmaya gelenlerin tepkileri nasıl oluyor?
F- Aslında on bir gün oldu daha yeni yeni çoğu bilinçlenmeye başladı. Çok duyarsız halkımız, söylediğimiz halde “Ben alışverişime bakarım.” diyenler var.

G- Grevle dayanışma faaliyetleri oluyor mu? Ne gibi destekler alıyorsunuz?

F- O kadar çok destek geldi ki çoğunu bilmiyorum bile. Dayanışma çok güzel, bizim aramızdaki ilişkiler çok güzel. İçeride küs olanlar şimdi burada dost oldu, her geçen gün daha da çok artıyor muhabbetimiz.

G- AVM yönetimi ile bir temasınız oluyor mu?

F- Bizim olmuyor, sendikamızın oluyor. Normalde bizim içeride bağırmamız yasak ama yinede bizi anlayışla karşılıyorlar. Çok büyük bir tepkileri yok, çok müdahaleleri yok.

G-Bu grevin dikkat çeken bir özelliği var: genç işçiler ve kadın işçiler bir hayli yoğunlukta. Peki bunun greve bir yansıması oluyor mu?

F- Mesela ben hamileyim, her gün gidip geliyorum. Bu gün onbirinci gün ama ilk gün gibi heyecanlı geliyoruz buraya. Her geçen gün daha güzel.

G- Önümüzdeki dönemde neler yapmayı düşünüyorsunuz?

F- Devam. Greve devam, kazanmaya devam, kazanana kadar devam.

G- Röpörtajı okuyacaklara vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

F- Hakkımızı alana kadar buradayız. Hakkımızı alamadığımız sürece içeri girmeyeceğiz.