Cam işçisi iş, aş ve adalet için yürüyor: Sermayenin önünü açan OHAL, yine işçinin önünü kesti!

Kırklareli Paşabahçe Cam Fabrikası’nda çalışan 90 işçinin işten çıkarılmasının ardından, Lüleburgaz’da Kristal-İş Trakya şubesi önünde çadır kurarak 17 gün direnen işçiler İstanbul’a doğru “iş, aş, adalet” talebiyle yürüyüşe geçtiler. 20 Ekim Cuma günü Lüleburgaz’ın içinde halkın büyük desteği ile başlayan yürüyüş ikinci gününde valilik tarafından yasaklandı. Kırklareli ve Tekirdağ il sınırında yer alan Paşabahçe ve Şişecam Trakya Cam fabrikalarının bulunduğu bölgede mola vermeyi planlayan işçilerin önü burada Jandarma askerleri ve Çevik Kuvvet polisleri tarafından kesildi. İşçilerin mola verdikleri benzin istasyonundan çıkarak yürüyüşe devam etmeleri engellendi. Gerekçe olarak OHAL ve valilik kararı gösterildi. Şişecam işçilerinin grevi de daha önce yine AKP iktidarı tarafından bakanlar kurulu tarafından yasaklanmıştı. 

Erdoğan’ın deyimiyle sermayenin önünü açan OHAL bir kez daha hakkını arayan işçilerin önünü kesti. Valilik 23 Ekim saat 18:00’a kadar işçilere mühlet verdi ve direnişin sonlandırılmasını istiyor. Ancak işçilerin direnişi kırılmış değil. Cam işçileri ve aileleri, Paşabahçe yönetimi ile yapılacak görüşmenin sonuçlarını yine halaylarla, sloganlarla direnerek bekliyorlar.

Devrimci İşçi Partisi de bu haklı mücadelesinde cam işçilerini yalnız bırakmadı. Lüleburgaz’daki direniş çadırında da işçilerle bir araya gelen Devrimci İşçi Partililer, işçilerin önünün kesildiği bölgeye de giderek direnişin yanında olduklarını gösterdiler. DİP yöneticileri ve Çorlu örgütü üyeleri “Şişecam işçisi yalnız değildir”, “cam işçisi kazanacak” sloganlarıyla işçileri selamladılar. İşçiler ve aileleriyle yapılan sohbetlerde direniş kararlılığının sürdüğü görüldü.

Kristal-İş sendikasının tutumu ise sendikalarda işçi denetiminin ne kadar önemli olduğunun ve sendikal demokrasinin sınıf mücadelesi için vazgeçilmezliğinin bir kanıtı niteliğinde. İşçiler bugün üyesi oldukları Kristal-İş sendikasının desteğini alamıyor. İşten atılanların çoğunlukla sendika içinde muhalif görülen işçiler olmasının bunda etkili olduğu görülüyor. Kristal-İş bürokrasisinin küçük hesapları sendikanın altını oyuyor. Muhalif işçilerin tasfiyesinin kendi koltuklarını sağlamlaştırdığını düşünenler varsa tam tersine en mücadeleci işçilerin atılmasıyla sendikanın zayıfladığını ve bu şekilde patronlar sendikayı çökertilirse koltukları ile birlikte enkazın altında kendilerinin de kalacağını görmüyorlar demektir. Bunu gördüklerinde ise artık çok geç olacağı kesindir. İşçi sınıfı sendika bürokratlarının değil mücadele eden işçilerin iradesinin hakim olduğu sendikalar, kendi koltuğunu değil işçinin hakkını koruyan sendikacılar istiyor.         

Bunun yolu da işçi denetiminden geçiyor. Sendikaya sahip çıkmaktan ama bazı bürokratlar işçinin önünde engel oluşturduğunda da o engelleri aşacak iradeyi tabandan başlayarak ortaya koymak gerekiyor. Kristal-İş yönetimi sahip çıkmasa da önlüklerine “iş, aş, adalet” sloganını yazan ve altına “cam işçileri” olarak imza atan 90 Trakyalı işçi ve ailesi var.  Bugün bu direnen işçiler ve ailelerinden başka bir Kristal-İş de yoktur, olamaz. Direnenler kazandığında sadece işçiler işlerine geri alınmayacak aynı zamanda cam işçisi de kendi hakkını koruyan köklü ve güçlü sendikasına yeniden kavuşacak.