Bursa işçi forumu: Gezi isyanı işçi sınıfının hareketiyle taçlanmalı!

Gezi isyanı sonrasında başta İstanbul olmak üzere Türkiye'nin çeşitli semt ve bölgelerinde isyan şekil değiştirerek forumlarda can buldu. İsyanın işçi ve emekçilerle bütünleşmesi gerektiği fikriyle ortaya çıkan Bursa Emek forumu Gezi isyanı, sonrası ve yapılması gerekenlerle ilgili farklı görüşleri bir araya getirdi.

Bursa, Emek Forumu ile işçi ve emekçilere ev sahipliği yaptı. 29 eylül saat 16:30'da başlayan foruma DİSK genel sekreteri Arzu Çerkezoğlu, araştırmacı Volkan Yaraşır, direnişleri devam eden Fen-iş ve Kazova işçileriyle birlikte, Gülen Nakliyat işçileri adına TÜMTİS Bursa şube başkanı Özdemir Arslan katkıda bulundular.

Gezi isyanı sonrasında başta İstanbul olmak üzere Türkiye'nin çeşitli semt ve bölgelerinde isyan şekil değiştirerek forumlarda can buldu. İsyanın işçi ve emekçilerle bütünleşmesi gerektiği fikriyle ortaya çıkan Bursa Emek forumu Gezi isyanı, sonrası ve yapılması gerekenlerle ilgili farklı görüşleri bir araya getirdi.

İlk konuşmacı olan araştırmacı Volkan Yaraşır İstanbul Taksim'de başlayıp ülkenin dört bir yanına yayılan Gezi parkı olaylarını İstanbul ayaklanması olarak nitelendirdiğini belirterek, kapitalizmin olağan krizlerinden, birçok ülkede yaşanan grevlerden, isyanlardan ve ayaklanmalardan örneklerle yaşananların tesadüfi olmadığını vurguladı. İçinde bulunduğumuz süreci örgütlü işçi haraketiyle birleştirmenin önemini vurguladı, Rus Devrimine işaret ederek devrimin imkansız olmadığının altını çizdi. Gezi sürecinde ''orta sınıf'' tabirinin kullanılmasının sınıf kavramını yok etmek için ortaya atılmasını ve sol örgütlerin beklentilere karşılık vermemesini şu sözlerle eleştirdi: ''Sol hazırlıklı değil (sürece ve yeni oluşan reaksiyonlara). Hatta sınıfı (proleterleri) tanımıyor. Orta sınıf diyerek, küçük burjuva diyerek, sınıftan kaçıyor.'' Öğrencilerin de üniversitelerin ve eğitim-öğretim kurumlarının ticarethanelere dönüşmesiyle ''potansiyel proleter refleksi'' ile sokağa çıktığını söyleyen Yaraşır, Türkiye'de bazı proleter şehirlerinde (Bursa, Manisa, Kayseri, Gaziantep...) ve bölgelerinde (Gebze-Kocaeli, Çorlu, Eskişehir, Bozüyük, Çukurova...) olası grevlerin ve isyanların baş göstermesiyle farklı noktalara gelineceğine de değindi. Konuşmasına Türkiye'de 2008'den sonraki eylem tipleri (bireysel, lokal, kent öfke haraketleri) ve bundan sonra isyanın aslında fabrikalarda, okullarda, hayatın içinde ''işçilerin birliği halkların kardeşliği'' perspektifiyle yürütülmesi gerektiğini söyleyerek son verdi.

Bir sonraki söz başbakan tarafından ''aşırı sendikacı'' olarak nitelendirilen DİSK genel sekreteri Arzu Çerkezoğlu'nundu. Çerkezoğlu, altı isyan şehidimizi, Emek Forumun'a katılan ve Türkiye'nin diğer yerlerinde grevde olan işçileri selamlayarak ve forumla eş zamanlı yaşanan THY grevi ve polis müdahalesinden bahsederek başladı. Gezi sürecinin sınıfsal ve politik bir haraket olduğunu vurguladı ve ''Bu isyan neoliberal politikalara karşı bir başkaldırıdır. Büyük kentlerde yaşanan politik harekettir ancak hükümeti ele geçirmeyi hedefleyen bir haraket değildir. Devletin her türlü zoruna karşı onu madara etmeyi başarabilen bir hareketle karşı karşıyayız.'' dedi. Haraketin boyut değiştirse de sürekliliği ve öneminden söz etmenin yanı sıra ''Tek yol sokak!'' diyerek sürecin yeniden aktif bir hal almasının ve kurtuluşun ancak bu olacağına işaret etti. Taşeronlaşma ve taşeron işçilerinden bahsetti ve Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde yasa dışı olarak çalıştırılan 1000 işçiden örnek verdi. "Haziran direnişinde başta İstanbul olmak üzere çok önemli deneyimler yaşadık. Bu ülkede barikatların karşısında, gazın karşısında, ellerinde Türk bayraklarıyla Kürtçe slogan atan insanlar gördük. Bu ülkede Alevilerle barikat önünde tanışan milyonlar oldu. Bu ülkede LGBT'lerin varlığı, birçok insan tarafından bu direnişle kabul edildi. Dolayısıyla bize çok şey öğreten bir süreçteyiz.'' diyerek konuşmasını tamamladı.

Direnişleri süren onurlu Kazova ve Fen-İş işçileri fabrikalarında grev öncesi ve sonrası yaşanan olayları ve süreci anlattılar. İşçi direnişlerinin önemini vurguladılar. Forumda var olmaları ve sloganlarıyla Bursa Emek Forumu'na can verdiler. Direnişleri süren bir diğer onurumuz Gülen Nakliyat işçileri adına TÜMTİS Bursa şube başkanı Özdemir Arslan grev sürecinden bahsederek sendikalı olmanın önemini anlattı. AKP hükümetini ve sendikacıları eleştiren Arslan ''Aslında sendikacılarda namuslu davranıp, sendikasız iş yerinde köle gibi çalışan işçilerin mücadelelerinin başarıya ulaşması için, güçlerini, paralarını, emeklerini, birleştirmek için gerçekten biraz cüzdanlarına değil de vicdanlarına bakarlarsa Türkiye'de aslında devrim fazla geç olmaz.'' dedi ve sözlerini noktaladı.

Forum daha sonra atanamayan öğretmenler, mühendisler, öğrenciler gibi çeşitli meslek grubundan katılımcılarla devam etti. Emek Forumu'nun Emek dayanışması haline dönüştürülerek devamlılığı ve forumda konuşulan daha birçok konuda kararlar alınarak ve ''Bu daha başlangıç mücadeleye devam'' sloganıyla sonlandırıldı.