Salgın fırsatçısı patronlara karşı Birleşik İşçi Cephesi gerek

Salgın fırsatçısı patronlara karşı Birleşik İşçi Cephesi gerek

Koronavirüs salgınıyla birlikte sınıf mücadelesi daha belirgin ve keskin bir hâl aldı. Patronlar, hükümetle iş birliği içinde işçi sınıfına saldırılarını hızlandırdılar.

Patronlar ücret ve tazminat ödemekten kurtuldu, işçiler gelirlerinden oldu

İlk saldırı kısa çalışma ödeneğiyle geldi. Salgından bu yana kısa çalışmaya sokulan 3 milyon işçi gelir kaybına uğradı. Bunlara ek olarak, hükümet, yine patronları kollamak için “işten çıkarmaları yasakladık” diyerek ücretsiz iznin önünü açtı. Bu düzenlemenin, işçileri 1.170 liralık sefalet ücretine mahkûm edip, istifaya zorlamaktan başka bir amacı yok. Böylece patronların sırtındaki kıdem ve ihbar tazminatı yükü de ortadan kalkmış oldu. Ayrıca 25/2 olarak bilinen patronların “ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymama” bahanesiyle tazminatsız işten çıkarmalarına olanak veren madde, bu düzenlemenin kapsamının dışında bırakıldı.

Salgın fırsatçılığı ile esneklik saldırısı

AKP iktidarı sermaye ile birlikte salgını esnek çalışma uygulamalarını yerleştirmek için bir fırsat olarak değerlendirdi. Kısa çalışma, evden çalışma derken salgın dönemindeki iş saati kayıplarını, ücretsiz mesailerle işçilerin burnundan getirmek için telafi çalışma süresini dört aya çıkardılar. Bu, salgın döneminde zorunluluklar maskesi altında dayatılan esnek çalışmanın sürekli hâle gelmesi demek olacaktır.

MÜSİAD’ın çalışma kampları önerisi

Patronlar yasal düzenlemelerle haklarımıza saldırırken bir yandan da iş yerlerinde ve sanayi bölgelerinde yeni düzenlemelere gidiyorlar. MÜSİAD “İzole üretim üsleri” adında bir proje geliştirdiğini duyurdu. İçerisinde 1.000 ailenin ve 4.500 kişinin kalabileceği yaşam alanı ve meslek lisesi gibi eğitim kurumlarının da bulunacağı bu üsler herhangi bir olağanüstü durumda kapılarını kapatarak izole hâle gelecek. MÜSİAD’ın açıklamasında da çok açık bir şekilde söylediği gibi projenin hedefi “olası her türlü afet ve salgında üretim-ticaret ve tedarik zincirinin bozulmadan devam etmesi.” Yani hedef ne işçinin sağlığını korumak ne de salgınla mücadele etmek, hedef sadece kâr etmek.

MESS işçilere tasma takmaya çalışıyor

Patronların bir diğer örgütü MESS ise geliştirdiği MESS-SAFE adlı uygulamayla işçilere tasma takmanın peşinde. MESS’in açıklamasında işçilerin boyunlarına veya kemerlerine takacakları cihazlar ile aralarındaki sosyal mesafenin ölçüleceği ve sosyal mesafe kuralları ihlâl edilince cihazın uyarı vereceği belirtiliyor. Her ne kadar ilk aşamada konum takibi yapmayacağı, sadece sosyal mesafenin ölçüleceği söylense de tuvalet ve mola alanlarına yerleştirilecek bluetooth alıcılarıyla konum takibi yapmak patronlar için çok kolay hâle gelecek. İşçinin mola alanında, tuvalette ne kadar zaman geçirdiğini bilebilecekler. Yine MESS-SAFE projesi kapsamında iş yerlerine yüz tanıma sistemi olan akıllı kameralar yerleştirilecek. Şeflerin, çavuşların, müdürlerin baskı ve mobbing uygulamalarına ek olarak bir de patronun gözü her an işçinin üzerinde olacak.

Çözüm birleşik işçi cephesi

Bütün bu saldırılar gösteriyor ki Koronavirüs salgını da sınıf mücadelesinden bağımsız değil. Ayrı gayrı demeden, birleşik işçi cephesini inşa etmek ve bu saldırılara karşı topyekûn mücadele etmek zorundayız.

Bu yazı Gerçek gazetesinin Haziran 2020 tarihli 129. sayısında yayınlanmıştır.