Metal Fabrikalarından Haberler - Ocak 2019

Mercedes'ten bir işçi

''Metal Fabrikalarından Haberler'' köşesinde, metal sektöründe çalışan işçi arkadaşlarımızın fabrikadaki deneyim ve mücadelelerini aktarmaya devam ediyoruz.

Mücadeleye şimdiden başlayalım! - İstanbul Hoşdere Mercedes’ten bir işçi

Merhaba, ben İstanbul Mercedes’te çalışan bir işçiyim. Bizim fabrikada da diğer fabrikalarda olan sorunların çoğu var. Ama bu dönem çok daha ağır yaşıyoruz. Ekonomik krizden dolayı siparişler azaldı. İşimizden atılmaktan korkuyoruz. Hepimiz yeni sözleşme dönemini bekliyoruz. Çünkü son zamanlarda enflasyon çok yükseldi ve paramız çok değer kaybetti. Altı ay önce aldıklarımızla şimdi aynı şeyleri alamıyoruz. Market alışverişine daha çok para ayırmamıza rağmen daha az alabiliyoruz.

Mesele sözleşme dönemi de değil. Bugünden mücadeleye başlamamız gerekiyor. Sözleşme döneminde elimizde avucumuzda bir şey kalmamış olabilir. Geçinemiyoruz. Ocak ayıyla birlikte iğneden ipliğe her şeye zam yapacaklar. Maaşlarımız yarı yarıya azaldı. Doğalgaz, elektrik faturaları şimdiden elimizi yakıyor.

Politikacılar da bu dönemi atlatmak için seçim vaadleri verip duruyorlar. Onlar şimdiden başlamış çalışmalara biz neden duruyoruz ki. Biz neden fatura ödeme derdinde didinip duruyoruz. Bizim de bir araya gelip birlikte krizin faturasını bize ödetmeye çalışanlara karşı mücadele etmemiz gerekiyor.

Belli ki iktidarı da muhalefeti de krizin faturasını bizim sırtımıza yüklemeye çalışıyorlar. Zam yapamadıkları yerlere vergi getiriyorlar. Her şeyin bedelini biz ödüyoruz.

Kendi sendikalarımızla konuşup mücadeleye şimdiden başlamız gerekiyor yoksa aklımız başımıza gelinceye kadar çok geç olacak. Krizin faturasını biz değil yaratan patronlar ödesin! Tüm işçi kardeşlerime selam ederim burdan. Birleşelim, birlikte mücadele edelim!

Bursa Oyak Renault'dan bir işçi

Bizim geleceğimizi seçimler değil, hakkımız için ettiğimiz mücadeleler belirler! - Bursa Oyak Renault'dan bir işçi

Yıl sonunda belirlenen üretim bitti. Fabrika bakım, eğitim ve yeni çıkacak projenin kurulumu yapılması için yaklaşık 1 haftalık yılbaşı duruşu yapıldı. Ödemelerin 2018 yılındaki duruşlar için %100 2 ve 5 ocak arasındaki duruşlar içinse %76 olarak yapılacağı söylendi. Geçen dönem mücadele ederek kazandığımız yıl sonu primi olarak Ocak ayında herkese 1600 lira para yatacak. 2019 senesi OYAK Renault fabrikasının 50. yıl kuruluş yıl dönümü kutlanacak. Renault'un büyümesi bu günlere gelmesi biz işçiler sayesindedir. Gecemizi gündüzümüzü katarak ömrümüzü verdik. Bunun karşılığında bişeyler istemek hakkımızdır. Bu konuyla ilgili sendika üzerinden yönetimle görüşmeler yapılacak. Bu sene bizim için çok önemli; mücadele dolu bir yıl bizi bekliyor. Önümüzde toplu sözleşme var. En önemlisi AKP hükümetinin kıdem tazminatımızı fona devretmesi durumu var diğer yandan BES (Bireysel emeklilik sistemi) zorunlu olacağı söylentileri var. Biz işçi sınıfı olarak kıdem tazminatını mücadele ederek kazandık. Aynı zamanda kazandığımız hakları korumak için de mücadele etmeliyiz. AKP seçimden sonra haklarımıza saldıracaktır. Ona göre hazırlıklı olmalıyız. Bizim geleceğimizi seçimler değil, hakkımız için ettiğimiz mücadeleler belirler!

Bursa Tofaş’tan bir işçi

Yeni yılın getireceği tüm zorluklara karşı daha güçlü bir işçi sınıfı - Bursa Tofaş’tan bir işçi

Bir yılı geride bıraktığımız şu günlerde, 2018 hem işçiler için hem ülke için hiç iyi bir yıl olmadı. Ekonomi, adalet eridi gitti, binlerce işçi işinden oldu, ekonomik sıkıntıları en çok işçi sınıfı hissetti. Vergi üstüne vergiler yetmez gibi birde her şey pahalandı. Açıklanan asgari ücret tutarına kur ya da altın bazında bakarsak geçen yıla göre düşük bir asgari ücret olduğunu görüyoruz. Yılbaşından sonra gelecek zamları ve ilk 3 aydan sonra yeni vergi dilimine gireceğimizi de düşünürsek durum daha da kötüleşecek. Asgari ücreti belirleyenler işverenler yani patronlar olduğu sürece bu değişmeyecek. Meclis zaten patron kafasıyla yönetiliyor, 2019’un daha da kötü geçeceği şimdiden belli.

Tofaş da bu krizden etkilenen büyük firmalardan biri ve firmada gelecek yıl için daha düşük bir üretim planlaması yapıldı. 2018’de 300 bin araç üretildi, 10 yıldır çalıştığım fabrikada daha önce hiç bu kadar tatil, izin yapmamıştı. Özellikle yıllık izinden sonra haftada 4 bazen 3 gün çalışma oldu. 2019’da hedeflenen üretim 215 bin yani bu da 2019’da daha fazla izin, tatil demek. Binlerce işçi bundan etkilenecek, işsiz kalacak, yan sanayiler küçülecek, maliyeti düşürmek için en kolay yol da işçi çıkartmalar olacak. Ekonomik krizin bedelini bu duruma düşürenler değil, her zamanki gibi işçi sınıfı ödeyecek.

Nasıl yönetilmek istenirse öyle yönetilir misali böyle yönetilmeye, çile çekmeye, sürünmeye devam edeceğiz. Artık insanlar daha çok işini kaybetmekten korkuyor. Borçlar, her gün fiyatı artan tüketim malları, geçim sıkıntısı vb. şeyler bir pranga gibi işçilerin boynunda. Kısacası 2019 daha kötü geçecek. Özellikle yerel seçimlerden sonra kıdem tazminatı yasası da geçerse artık işçi sınıfı için elindeki en önemli şeyi kaybetmesi söz konusu olacaktır. Şimdiden bizler, işçilere ve emekçilere bu düzenlemeyi ve getireceği zararları anlatmalı, onları bilinçlendirmeliyiz. Gerektiğinde sokaklara çıkarak haklarımızı savunmak için şimdiden çalışmalara başlamamız gerekiyor.

Son olarak tüm bu anlattıklarımın aksine yeni yılın ülkemize, tüm vatandaşlarımıza sağlık, mutluluk, huzur ve barış getirmesi dileğiyle, işçi sınıfının daha güçlü olması dileğiyle.

Oyak Renault

Çalışma koşullarını iyileştirmeliyiz! - Bursa Oyak Renault'dan bir işçi

Her geçen yıl fabrikada üretim sayısı artıyor. Fakat ergonomik olarak işçinin sağlığını etkileyecek büyük bir değişim yapılmıyor. Geçen 2 ay içerisinde bir çok arkadaşımız bel ağrısından, kolunda uyuşma, varis, boyun ağrısı yüzünden çalışamadığı için doktora gitti. Bir çoğuna bel fıtığı başlangıcı olduğu teşhisi koyup fizik tedavi olmaları gerektiğini söyleyerek bir kaç hafta rapor verdi. Bir arkadaşımızın durumu daha da kötü olduğu için ameliyat olmak zorunda olduğundan durumu belirsiz. Her geçen gün sağlığımız bozuluyor. Özellikle bantta çalışan arkadaşların durumu daha da zor 50-55 saniyede bir  araba çıkartıp, hiç durmadan aynı işi yapıp, su içmeye bile zaman bulamıyorlar. Herhangi bir aksama olduğunda  UET şeflerinin baskısıyla karşı karşıya kalıyorlar. Üretim sayısını çıkartmak için daha fazla güç harcıyorlar. Bu baskı konusunda şeflerle sürekli tartışma halinde oluyoruz. Sinir, stres, bitmek bilmeyen yorgunluk yaşamımızı çekilmez hale getiriyor. İnsanın işe değil, işin insana uygun hale getirilmesi gerekir. İşin en azından fiziksel anlamda uygun hale gelmesi hem bedensel yorgunluğun azalması hem ruhsal anlamda zorlanmayı azaltacağından bu, iş kazalarının da azalması anlamına gelir. Fabrikalarımızda çalışma koşullarını değiştirmek için mücadele edelim. Bana bişey olmaz demeyelim! Sağlığımızdan olduktan sonra hiçbir şeyin anlamı yok !

Arçelik Çerkezköy Televizyon Fabrikası'ndan bir işçi

Sendikalı sendikasız tüm işçiler birleşmeli! - Arçelik Çerkezköy Televizyon Fabrikası'ndan bir işçi

Merhaba arkadaşlar ben Arçelik televizyon fabrikasında çalışan bir işçiyim. Aldığımız maaş ortada. Enflasyon oranlarıda ortada. Arçelik’in yeni başlayan bir işçiye verdiği ortalama maaş aylık 2400 lira iken, açıklanan enflasyon oranı ise %20 lerin üzerinde. Bu da aldığımız ücretin enflasyon karşısında hızla eridiğini gösteriyor. Sendikalı olduğumuz için yararlandığımız toplu sözleşmede  6 ayda bir enflasyon zammı alıyoruz. Bu durum iki yıllık bir sözleşme için toplam sadece 4 kere zam aldığımız anlamına geliyor. Böyle de deyince sendikasız işçiler: “4 kere zam alıyorlar daha ne istiyorlar?” diye sitem edebilirler. Ancak dediğim gibi bu sadece enflasyon zammı. Yani ortada gerçek zam yok! “Her ay enflasyon oranının değiştiği göz önüne alındığında geri kalan 20 ay içindeki zamlar ne olacak? Sorusuna cevap veren yok!” Bunun yanında aldığımız maaş 2018 asgari ücretin ortalama 1,5 katıyken, açıklanan 2019 net asgari ücretine göre bu oran daha da düştü. Peki bunun için ne yapmamız gerekli? Devrimci İşçi Partisi’nin de dediği gibi ‘tüm toplu sözleşmelere eşel mobil ( oynak merdiven) sistemi’ uygulanmalı. Bunun için toplu sözleşmelerde sendikalarımıza baskı kurmalıyız. Elbette onun içinde denetleyip sahip çıkmalıyız. Sendikasız, asgari ücret alan işçi kardeşlerimiz ile birleşmeliyiz. Bunu yapmak, bunu zorlamak bu ekonomik krizde elzemdir!

Manisa’dan bir metal işçisi

2019 patronların değil işçilerin yılı olmalıdır! - Manisa’dan bir metal işçisi

2018 senesi yerini 2019’a bırakıyor. Biz sendikalı işçiler için yeni yıl, sözleşmelerde belirlenen maaş zammının (yani enflasyona göre artışın) zamanıdır. Bizler tıpkı ekonomistler gibi aylardır enflasyon rakamlarını takip ediyoruz. Çünkü senelik enflasyon ne açıklanırsa bizim maaşlarımız da o oranda artırılacak.

Biz senelik artışı hesaplarken maaşlarımızı harcamak zorunda olduğumuz şeylerin fiyatları ise bırakın aylık artmayı artık günlük artmaya başladı. %10 indirim yaptığını iddia edip ekonomiye katkı sunanlar, akşam olup kepenkleri kapattıklarında fiyatlara zam üstüne zam bindirdiler. Hükümetin üç kuruş paralara kendi adamlarına peşkeş çektiği elektrik, su, doğal gaz kurumları fatura bedellerini katladılar. Ev sahipleri ise enflasyonun bile üzerinde kira artışları isteyip duruyorlar.

Patronlar kendi istedikleri zaman, sattıkları ürünlere zam yaparken biz işçilerin maaşlarına senelik yapılacak zamlarda bile kurnazlık yapma derdine düşüyorlar. Kendi sendikaları aracılığıyla asgari ücret zammı söz konusu olduğunda ülkeyi tehdit etmeyi bile göze alıyorlar.

Şimdi hepimiz kara kara düşünüyoruz, bu sene yapılacak zam bütün sene bizlere yeter mi diye. Hesap açık, tabi ki yetmeyecek! Seçimlere kadar durdurmaya çalıştıkları ekonomik kriz yerel seçimden sonra felaket olarak karşımıza çıkacak. Peki o zaman biz ne yapacağız?

İlk olarak hepimiz bütün fabrikalarda aylık enflasyon oranında maaşlarımıza zam istemeliyiz. Madem ki herkes enflasyona göre aylık malına zam yapıyor. Bizim de sattığımız malımız alın terimizse onun da fiyatı aylık olarak artırılmalıdır.

Bu istediğimiz bu koşullarda bizim aç kalmadan çalışmaya devam etmemizin tek koşuludur. Bunu da makina kenarlarında fısır fısır şikayet ederek kazanamayız. Bu sefer o makinaların kıyısında köşesinde, yemek molasında, çay molasında nasıl bir araya geleceğimizi, nasıl mücadele edeceğimizi konuşmalıyız. Biz bir araya gelip başrolü bu sefer kendimiz oynarsak elimizden alacakları bir şey olamaz! Aksine biz ne istiyorsak onu alırız!

2019, ancak bu şekilde ekmek kavgamızın zaferinin yılı olur!

Tuzla Ht Solar fabrikasından bir metal işçisi

Ücretlerimize her ay enflasyon oranında otomatik zam için mücadele etmeliyiz - Gebze HT Solar’dan bir işçi

Kısa bir zaman önce yeni asgari ücret açıklandı. 2019 Ocak' tan itibaren, asgari ücret ile çalışan işçi AGİ dahil net 2020 lira alacak. AGİ dışında ise 1828 lira oluyor bu rakam. Yeni asgari ücret DİSK'in, Türk- İş'in önerdiği rakamın altında kalmıştır. Hatta geçen sene 420 dolar olarak hesaplanan asgari ücret bu sene 381 dolara düşmüştür. Patronlar rakam iyi diyor, bizler fatura öderken, pazarda, markette olan hayat pahalılığını görünce ortaya şu çıkıyor: temel ihtiyaçlarımız dahil yapılan tüm zamlar, elimize geçen tüm maaşı tekrardan bizden alıyor. Alım gücümüz her geçen gün düşüyor. Bu durumda asgari ücrete yapılan zam patronların dediği gibi iyi değil aksine bir felaket.

Sadece asgari ücret yok tabi, yeni düzenleme ile tekrardan getirilecek olan BES var ve önümüzdeki dönemde tekrardan gündeme getirecekleri kıdem tazminatı değişikliği. Sadece bunlar değil tabii, her gün patronların işçi düşmanı yeni saldırıları ile karşılaşıyoruz.

Onlar koltuk sevdası, seçim hesapları yaparken, nasıl yapsak da işçinin cebinden daha fazla çalsak diye de düşünüyorlar. Onlar bunun hesabını yapıyor.

Bizler onların tüm bu hesaplarına karşı ücretlerimizi nasıl açlık sınırının üstüne çıkarmalı, nasıl yoksulluk sınırına çekmeliyiz, bunun mücadelesini vermeliyiz. Ücretlerimize her ay enflasyon oranında otomatik zam için mücadele etmeliyiz. Kıdem tazminatı güvencemizdir, dokundurtmayız demeliyiz.

Bu yazılar Gerçek gazetesinin Ocak 2019 tarihli 112. sayısında yayınlanmıştır.