Metal fabrikalarından haberler - Mart 2019

Metal Fabrikalarından haberler

Omuz omuza verip birlikte mücadele etmeliyiz!

Seçimden önce ve sonra fabrikalarımızda birbirimizle sürekli seçim hakkında konuşup tartışmalar yaparız. Seçim döneminde hepimizin gündemi kime oy vereceğimiz olur. Bu süreçte bazen sohbetler de keskinleşip ciddi tartışmalara kadar gider. Sonunda bir taraf vatanını seven, devletine sahip çıkan olurken, diğer taraf vatan haini ilan edilir. Fabrikalarda yıllarca bu tür konuşmalar, tartışmalar yaptık. Asıl sorunlarımız bunlar değil! Hepimizin yaşadığı bir çok sorunlarımız ve sıkıntılarımız var. “Kriz var, işsizlik artıyor, gün geçtikçe daha çok yoksullaşıyoruz, güvencesiz, sağlıksız koşullarda çalışıyoruz, esnek çalışma saatleri, zamlar, vergiler, eğitim, sağlık…" vs. Gün geçtikçe daha da kötüye gidiyoruz. Artık bişeylerin farkına varmalıyız. Adaletsizlik, eşitsizlik, açlık, yokluk, yoksulluk mu olacak hep bizim payımıza düşen? Çocuklarımız da bizim yaşadığımız sıkıntıları mı yaşayacak ? Kime olacak kinimiz, nefretimiz, öfkemiz? Bizimle aynı partiye oy vermeyen, aynı takımı tutmayan, farklı mezhepten, farklı etnik kökenden gelse de yanı başımızda çalışan işçi kardeşimize mi; yoksa bize hayatı zindan eden düzene, patronlara, bizi yönetenlere mi? Bir tarafta sömürenler bir tarafta sömürülenler. Ne yaşamlarımız onlarla aynı ne de çıkarlarımız. İnsani değerlerimizi kaybetmemek için, bu düzende çürümemek için, bu dünyayı yaşanabilir bir hale getirmek için, çocuklarımız için mücadele etmekten başka yapabileceğimiz hiçbir şey yok. Var olan her şeyi üreten bizleriz, milyonlarız. Biz işçilerin sorunları, çıkarları birdir. Ama aynı partilere oy versek de bizim çıkarlarımız patronların çıkarları ile bir değil. Fakat onlar her seferinde kendi çıkarlarını bizim çıkarımızmış gibi sunuyorlar, anlatıyorlar. Hükümet seçim sonuçlarını bizim zaferimizmiş gibi sunuyor. Oysaki geçim sıkıntısı yaşayan, işsizlik çeken biziz. Ülke büyüyor ama bizim cebimizdeki para büyümüyor. Her şeye zam gelince cebimizdeki üç kuruş da eriyip gidiyor. Biz işçiler bir sınıfı oluşturuyoruz. Kimliklerimiz, dinimiz, dilimiz farklı olsa da işçi sınıfının birer parçasıyız. Farklılıklarımız bizim birlikte mücadele etmemizin önüne geçmemeli. Birlik olup mücadele edip, bu düzeni yok etmeliyiz !

 Bursa Oyak Renault'dan bir işçi

 

Kadınlar günü değil, emekçi kadınlar günü!

Önümüz 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ben de Bursa’da çalışan bir kadın metal işçisiyim. Hem kadın olarak hem de işçi olarak çeşitli sorunlarla karşı karşıya kalıp diğer tüm emekçi kadınlar gibi mücadelemi veriyorum. Çalıştığım fabrikada her yıl 8 Martlarda Kadınlar Günü adı altında etkinlikler düzenleniyor, hediyeler veriliyor. Öncelikle 8 Mart Kadınlar Günü değil, Emekçi Kadınlar Günüdür. Bizlere sözde Kadınlar Günü adı altında jestler yapılıyor. Bu gün, bizlere fabrika yöneticileri tarafından esas anlam ve önemi gizlenerek süslü bir biçimde sunuluyor. Biz emekçi kadınlar olarak bu günün anlam ve önemini asla unutmamalıyız.

Biz emekçi kadınlar olarak bu günün hem yalnızca kadınlar günü olarak anılmasını ve hem de bizlere hakkımızı vermeyen, bizi sömürenlerin kutlamalarını kabul etmiyoruz. Biz emekçi kadınlara yılda bir gün üstelik günün esas anlam ve önemini hiçe sayarak yaptıkları jestlerini de kabul etmiyoruz.

Bizler kadınlar günü adı altında etkinlikler yapılması, hediyeler verilmesini değil, ekonomik kriz nedeniyle çalıştırmadığınız günlerde çaldığınız yıllık izinlerimizi, yıllık izinler bitince zorla kullandırılan ücretsiz izinlerimizin karşılığını istiyoruz. Biz emekçi kadınlar olarak yoksulluk sınırındaki maaşlarla değil, emeğimizin karşılığı olan gerçek maaşlarımızı istiyoruz. Biz emekçi kadınlar olarak çocuklarımız için fabrikada ücretsiz kreş açılmasını istiyoruz. Bu taleplerimiz yalnızca kadın işçiler için değil, tüm işçi arkadaşlarımız içindir. Ve esas olarak biz emekçi kadınlar ve tüm işçi sınıfı olarak bu sömürü düzenini yerle bir etmeyi, kendimiz ve çocuklarımız için sömürüsüz, yaşanılası bir dünya istiyoruz.

Dünya Emekçi Kadınlar Günümüz kutlu, mücadele dolu olsun!

Bursa’dan bir kadın metal işçisi

 

ABD'yle yatırım yapan Koç, krizi bahane ederek işçi çıkarıyor

Kara cumalar yine başladı. Tofaş'ta iki ay içinde performans düşüklüğü nedeniyle yüzden fazla çalışanın işine son verildi. Tofaş'ta ikili vardiyaya geçme ihtimali tekrar gündemde. Ancak Tofaş krizi bahane edip işler durgun dese de Türkiye'nin en fazla kar eden ilk 5 şirketten biri olma özelliğini hala koruyor. Hatta Koç grubu ABD ile yatırım bile yapıyor. Üretim rekorları kıran Tofaş, işçileri bu söylentilerle meşgul ederken, mart ayının çalışılmayan günlerini işsizlik fonundan ödüyor.

Üretim düşüklüğü sebebiyle işçilere baskı, yıldırma, en ufak şeyde savunma alma, güvensiz davranışları rapor etme gibi işçiyi huzursuz eden ne varsa uygulanıyor. Marttan sonra ne olacağı zaten belirsiz. Üretim bu şekilde devam ederse, seçimlerden sonra bu baskılar daha da artacak.

Sendika temsilcileri bile haftada iki üç gün fabrikada gezerken, şimdi ortada göründükleri bile yok. Geçen ay Tofaş Şube Başkanı görevden alındı. Yerine onun gibi birini tayin ettiler. Seçim yok, Tofaş işçisine sormak yok, istediklerini şube başkanı istediklerini temsilci yapıyorlar. Bizden sadece aidat almasını biliyorlar.

Özellikle seçimlerden sonraki süreç tüm çalışanlar için çetin geçecek. Kıdem tazminatı, bireysel emeklilik gibi saldırılar çok ciddi önem taşımasına rağmen bunlarla ilgili konuşulmuyor, yeterli gündem oluşturulmuyor. İşçi sınıfı kendi gündemini yönetenlerin insiyatifine bırakmamalı, kendi gündemini kendi oluşturmalıdır. Sınıfımızın sorunları etrafında birleşmeli, var olan haklarımızı korumalı, talan ettikleri her zerre hakkımız için yeni kazanımlar elde etmeliyiz.

Bursa Tofaş'tan bir işçi

 

Kapitalizm yıkılacak emekçi kadınlar kazanacak!

Bir dünya düşünün ki bu dünyanın inşasında milyonlarca kadının emeği, alın teri var. Toprak ekine dönüşürken elleri çapa atmaktan nasırlaşan kadınız. Kavurucu güneşin altında domates toplayan, fasulye toplayan kadınız. Köyde evine el arabalarıyla su taşıyan da, şehirde 12 saat atölyede çalışan da biz kadınlarız. Leğenlerde yığınla çamaşır yıkayıp yorgunluktan bitap düşen de, bir fabrikada yorgunluktan serviste uykuya dalan ve omzuna düşen saçlarını, yazmasını düzeltmeye dahi hali kalmayan kadın da biziz. Sabah erkenden kalkıp tandırda bir gün boyunca ekmek pişiren kadın da biziz. Şehirde sabahın en karanlığında evinden çıkıp kaldırımları aşındıran, fabrikada saatlerce çalışan kadın da bizleriz. Kocasından, sevgilisinden şiddet görüp ölen de; tacize, tecavüze uğrayan da biziz. İstanbul’da 2009 yılında servis yerine kamyonetle taşındığı sırada sel sularında boğulan 8 işçi kadın da biziz. Mevsimlik işçilik nedeniyle çoluğuyla çocuğuyla memleketini bırakıp farklı şehirlerde pamuk toplayan da, fındık toplayan da bizleriz. Aynı zamanda evin yükünü çekip çeviren de biziz. Flormar’da fabrika önünde direnen de biziz. HT Solar’da fabrikayı işgal edip sendikayı içeri sokan öncü emekçi kadın da bizleriz.

Nasırlı elleri, yorgun bedenleriyle emek emek gözlerinin nuru akana kadar çalışan biz kadınlar, erkek egemen kapitalist sisteme boyun eğmedik eğmeyeceğiz. Kahrolsun erkek egemen kapitalist sistem! Emekçi işçi kadınlar en öne şiarıyla 8 Mart dünya emekçi kadınlar günü kutlu olsun!

Arçelik Çerkezköy Televizyon fabrikasından bir kadın işçi

 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Mart 2019 tarihli 114. sayısında yayınlanmıştır.