Metal fabrikalarından haberler

Yolunda A.Ş.

İşçi atılmaları devam ediyor duyan var mı? Ya da duyup da duymak istemeyen kimler? Tofaş ve Reno başta olmak üzere Türkiye’nin her yerinde sendikal hakkı ve ücret eşitsizliği için direnen işçiler işinden ediliyor. Buna çözüm olarak da en az 2 yıl süren mahkeme serüveni başlıyor. Adliye koridorlarında geçecek en az 2 yıl, git gel…

Adalet her zaman haklının yanında olamayabiliyor ve bazı işçi arkadaşlarımız işe iade davalarını kaybedebiliyorlar ve ardından bir de Yargıtay süreci başlıyor. Yani en az artı bir yıl daha. Davaları kazandığımızı varsayarsak elimize geçecek olan tazminat için ortalama 2 ile 3 yıl arasında hukuk mücadelesini beklememiz gerekiyor. Sistem sana aman sesini çıkarma bak durum ortada diyor.

Hayır!

İşte asıl meselenin başladığı nokta burası. Aslında sistem sana bastıra bastıra tam tersini söylüyor. "Ayağa kalk, birlik ol ve diren!" ancak bu durumda 3 yıllık mahkemelerde, adliye koridorlarında, avukatların peşinde koşmaktan kurtulabilirsin diyor. Çünkü o çok bilmiş sistem senin asla bir araya gelmeni ve güçlenmeni istemiyor. Aslında bakıldığında pek de öyle tek kalmış gibi değiliz. Çünkü arkamızda sendikalarımız var. Haksız yere işten atıldığımız için hakkımızı koruyacak ve işverene hesabını soracaktır elbet diyoruz. Yanılıyoruz. 2015 Nisan ayından bu yana bu yanılgımızın doğru olduğunu tam anlamıyla görmüş bulunmaktayız. O zaman geriye tek bir çare kalıyor. Birlik olmak. İşçiler ve emekçiler ile el ele verip bir bütün olmak. Susmak işçinin tek başına kalış sebebidir ve sonucu meçhul olan, işverenin, para babalarının elinde olan mahkemelerin kararını 3 yıl beklemek demektir.

Oyak Reno fabrikasının kapısının önünde neden bir grup işçi var? Söyleyelim. Hakkını aramak için, bu yanlış giden düzene karşı durmak için, patronun dayattığı sendikayı istemedikleri için. Peki neden yalnızlar? Nerede o büyük Reno işçisi? Arkadaşları kapının önündeyken içeride bulunmayı kendilerine yakıştırabiliyorlar mı? Peki ya güçlü Tofaş işçisi. Onlar neredeler? Onu da söyleyelim hemen…

"İşinden ekmeğinden olursun bizden söylemesi sus pus konuşma, bağırma, çağırma. Rızkın yalnız Allah’tan geldiğini unut, hakkını arama sakın, başına ne işler gelir" diyen, işveren ve yalaka sendikanın modern, zincirli birer kölesi olmuş durumda. Yani bir başka deyişle tüm baskılara boyun eğip kabul eden ve maalesef korkak bir tavır almış durumdalar.

Devam edeceği çok açık olan bu süreçler boyunca eğer bu baskılara ve korkaklığa maruz kalacaklarsa tek kalacaklar ve önlerinde onları bekleyen 3'er yıllık bir gerileme serüveni başlayacak.

Böyle olursa Reno ve Tofaş işçisinin atacağı adımları bekleyen diğer fabrikalar da uyumaya ve sömürülmeye mahkûm olurlar ve bu sömürü sistemi babadan oğula geçmektedir. Demem o ki bu haliyle işveren için her şey yolunda…

Bursa Tofaş'tan bir işçi


Sendika hakkımızı sonuna kadar savunacağız

Yasal hakkımız olan sendikalı olma hakkını kullandığımız için işten atıldık. Zorla mesaiye bırakılma, psikolojik baskılar, tehditler, mesai ücretlerinin verilmemesi gibi türlü yollarla üzerimize gelinmesinin üstüne aşırı üretimin zorlanması da eklenince artık dayanılmaz olan iş şartları bizi örgütlenmeye yöneltti. Patronların daima kendi çıkarlarına göre hareket edip her şeyin kendilerine ait olduğuna kanaat getirmesinden dolayı biz işçiler de üretimden gelen gücümüzü Öznur Press'te (NSK Armatür) kullanmaya karar verdik ve Birleşik Metal-İş sendikasına üye olduk. Ezilen, sömürülen emeğimizi özgürleştirmenin tek yolunun birlikte mücadele etmekten geçtiğini biliyoruz. Ve bu uğurda mücadele etmeye de sonuna kadar kararlıyız. Haklıyız kazanacağız!

Eskişehir Öznur Press'ten (NSK Armatür) bir işçi


Yine bir Türk Metal ve patron işbirliği örneği!

İkramiye ile ilgili ayaklanmamızdan sonra yönetim kimsenin işten çıkarılmayacağını söylese de üç arkadaşımız eylemlerden dolayı işten çıkarıldı. Üstelik en yenisi 10 yıllık olan arkadaşlarımıza tazminat dahi verilmedi. Yönetim ve sendika apaçık gözümüzü korkutmaya çalışıyor. Sendika temsilcimiz de “bakın arkadaşlar, olaylardan dolayı üç arkadaşımız çıkarıldı, böyle şeyler istenmiyor” diyerek açıkça bizi tehdit edebiliyor. Yine bir Türk Metal-patron işbirliği ile işçileri sindirmeye çalışıyorlar. En ufak bir hak aramaya dahi tahammülleri yok. Ama yağma yok, onların bu fevri davranışları bizim birbirimize olan kenetlenmemizi artırıyor. Bizden korktuklarını görmüş olduk. Korkmakta da haklılar. Kovulan arkadaşlarımız haklarını aramak için mahkemeye başvurdu. Bugün onların işe geri dönmesi için fabrikadaki tüm işçilerin bir olup üretimi durdurabileceği bir aşamada değiliz belki ama gün gelecek ne içeride ne dışarıda yanlarına kalmayacak yaptıkları.

İstanbul Mercedes'ten bir işçi

 

Baskılara karşı hep birlikte mücadeleye!

Tofaş'ta işler yoğunlaştı. Mesailer arttı. Vardiyalara ya erken çağırıyorlar ya da vardiya bitince üç saat daha mesaiye bırakıyorlar. Böylelikle her gün dört veya beş kişi ile imalat açığını kapatmayı düşünüyorlar. Bunların dışında gece vardiyası yedi gün çalışacak, bir gün tam mesai yani pazar gecesi iş başı yapıp pazar sabahı vardiya bitecek, bir gün bile izin olmayacak.

Türk Metal ise eski üyelerini tekrar kazanmak için fabrikaya yeniden yoğunlaştı. Herkesin bir açığını bulup oradan vuruyorlar ve tabii ki herkesin korkusu işsiz kalmak. Borcu olmayan yok fabrikada. Yeni evlenmiş, çocuğu okuyan, ev kredisi olan kişileri döndürmek daha kolay. ''Geçmezseniz işsiz kalacaksınız. Yazık değil mi ekmeğinize? Bize geçmezseniz ortada durun en azından.'' gibi cümlelerle baskı yapıyorlar. Yetki devri başlayınca bu baskılar daha da artacak tabi ki.

Çok sayıda kadın işçi alındı. 700'den fazla. Dolayısıyla Tofaş artık ağır sanayi olarak da geçmeyecek. Kadın işçileri daha kolay bölümlerde çalıştırıyorlar. Eskiden bir kişinin yaptığı işi artık iki kişi yapıyor. İhtiyaçtan fazla işçi alımı var. Bazı bölümlerde özellikle gövde bölümünde işlerde aksama var. Bu yüzden mesaiye bırakmalar oluyor. İşçiler ne yazık ki işsiz kalma korkusuyla hiçbir şeye bulaşmadan şartlarımızın düzelmesini istiyor. Ücret artsın, baskı olmasın, rahat çalışalım, istediğimiz sendikayı seçelim. Ancak bunu örgütlenerek hep birlikte hareket ederek gerçekleştirebiliriz. Bizlere ''Uzak dur! Taraf olma! Şükret!'' diyerek yaklaşıyorlar senelerce. Emeğimizi sömürüyorlar. Karşılığında vereceğimiz en güzel cevapsa, hep birlikte sendikaya örgütlenip, sahip çıkıp denetleyerek haklı mücadelemizi yükseltmek ve hakkımız olanı almaktır!

Bursa Tofaş'tan bir işçi


Ne de olsa işçi emeği daha ucuz

Merhaba arkadaşlar Oyak Renault fabrikasında çalışma koşulları oldukça ağır, dayanılacak gibi değil. Bu nedenle meslek hastalıkları çalıştığımız bütün bölümlere göre değişiyor. En çok görülen hastalıklar varis, bel ve boyun fıtığı hastalığıdır. Sonuçta bu işi yaparken makineler kullanılsa da bu insan bedeninin yapacağı işi aşmakta ve bu işe birçok işçi dayanamamaktadır. Çalıştığım bölümde otomasyon yok denecek kadar az. Robotun yaptığı işleri de yapıyoruz. Bir vardiyada belirlenen araba sayısını çıkarmak için bantla yarışıyoruz, ne de olsa işçi emeği daha ucuz! Çalışma koşullarımızı iyileştirmek için de mücadele etmeliyiz.

Bursa Renault'dan bir işçi

 

Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Mayıs 2016 tarihli 79. sayısında yayınlanmıştır.