Metal Fabrikalarından Haberler

Boş vaatler

İstanbul'da bulunan fabrikamız Tekirdağ-Çerkezköy'e taşındı. Patron kalifiye elemanları elinde tutabilmek için birçok vaatte bulundu. Yeni fabrikada her şey daha iyi olacak, hepimiz kazanacağız denildi. Ama daha ilk zamda kriz var biraz idare edin dediler. Oysa fabrika tam gaz çalışıyor. Hiç de kriz var gibi değil. Toplanıp konuşuyoruz. Şikayetlerimizi söylüyoruz. Her fabrika aynı şartta çalışıyor diyorlar. Yani asgari ücrette. Yani fabrikada kriz yok ama piyasada olan krizi fırsata çevirmeyi biliyorlar. Toplu olarak hareket edememenin, örgütlenememenin mağduriyetini yaşıyoruz. Ve daha çoook problemimiz var ama işin özeti bu!

Çerkezköy'den bir metal işçisi

Metal işçisi Ege’de kazanacak!

Merhabalar,

Biz birçok fabrikada ve kötü koşullarda kuralsızca çalıştırılmış metal işçileriyiz. Patronların rahat ve zenginlik içinde yaşamlarını devam ettirebilmeleri için, işçilerin emekleriyle kurdukları sömürü cehennemlerinde öğütüldük, mücadeleyle kavrulduk. Bizi sömürenlere karşı örgütlenip kötü gidişata dur demek ve işçilerin birliğini sağlamak için mücadele içerisinde olduk ve bu mücadelede her zaman, birleşen işçilerin sonunda yüzlerinin güldüğünü gördük. Bugün ise dün olduğu gibi mücadeleye devam ettiğimiz fabrikalarda işçilerin birliğini sağlamak ve işçileri mücadeleye yönlendirmek için çaba ve emek harcamaktayız. Çalışmış olduğumuz fabrikada Türkiye ve dünya işçi sınıfına yeni mevzi kazandırmak için yaklaşık 8 ay önceden çalışarak, her bölümden işçilerin katılımıyla komitelerimizi oluşturarak mücadele başlattık. Bu mücadele sonucunda işçileri sendikayla buluşturup öz örgütlülüklerini taban inisiyatiflerini oluşturarak bütün denetim mekanizmalarında işçilerin olacağı, sözün ve yetkinin ve kararın işçilerde olacağı bir süreç başlattık. Çalışmış olduğumuz iş kolunun metal sektörü olmasından dolayı DİSK Birleşik Metal-İş’te örgütlenme kararı alarak üyeliklere başlamış bulunmaktayız. Çalışmakta olduğumuz fabrikada toplam iki vardiyada yaklaşık 300 kişi var. Her iki vardiyada fabrika içerisindeki bütün bölümlerde çalışan ve komitenin üyesi olan işçi arkadaşlar bu çalışmayı çok severek, isteyerek ve inanarak yapmaktadırlar.

Artık işçiler kötü gidişata, güvencesiz çalışmaya dur demek için yan yana gelmeyi, birlikte hareket edip mücadele etmeyi öğrendikçe patronlar için bizi sömürmenin kolay olduğu böl-parçala-yönet zihniyetini ortadan kaldırma becerisini gösterecektir. Sömürülen işçilerin hangi dilden, hangi ırktan, hangi dinden ve hangi renkten olurlarsa olsunlar, bir sınıfa ait olduklarını bilmeleri başlatmış olduğumuz çalışmanın kazanımla sonuçlanmasını da kolaylaştıracaktır. Bu fabrika çalışmamızda kuşkusuz bir önceki deneyimlerimizden çıkartmış olduğumuz sonuçların bizler için çok büyük deneyim aynı zamanda da ders olduğunun bilincindeyiz. Biz kendimize güzel günler kurmak için çalışırken ve örgütlenme yaparken kuşkusuz bizi iliklerimize kadar sömüren patronlar da boş durmayacak, bizim birliğimizi dağıtmak için değişik yollara başvuracaklardır. Biz işçiler bu saldırıların, bizim birliğimizi dağıtma saldırılarına karşı başta komitemizi diri tutacak ve sendikamıza diğer arkadaşlarımızı da üye yapmaya devam edeceğiz. Biz bu gücü başta üretimden gelen gücümüzden, birliğimizden ve ait olmuş olduğumuz sınıfın, işçilerin partisi Devrimci İşçi Partisi’nden almaktayız. Tarih gösterecektir ki mücadele ederek sonunda kapitalizmi de tarihin çöplüğüne göndereceğiz.

Ege Bölgesi’nden metal işçileri

Referandumda Hayır, fabrikada birlik!

Manisa Organize Sanayi Bölgesi'nden bütün emekçi arkadaşlarıma selam. Ben demir çelik sektöründe çalışan bir işçiyim. İşe gireli bir ay kadar bir zaman oldu, şartlar bilindiği gibi zor ama ondan önce yaklaşmakta olan referandum daha çok dikkat çekiyor. İnsanların kafası çok karışık, ne diyeceklerini bilmiyorlar. Yeterince anlatamasak da aydınlatmak amacıyla birbirimize neler olacağını söylememiz gerekiyor. Şu haldeyken bile o kadar zor şartlarda yaşıyoruz, üç kuruş para kazanıyoruz. Peki referandumda oylanacak olan ise bizim koşullarımızı daha iyi mi yapacak? Ben bir metal işçisi olarak gelecek başkanlık sisteminin ardından gözlerin kıdem tazminatına döneceğini ve yönetenlerin kıdemi kaldırmak için ellerinden geleni yapacağına eminim. Hele ki bugün bakanların imzasıyla yasaklanan grevlerimiz yarın sadece bir kişinin sözüyle yasaklanabilir hale gelecek.

Ben bir işçi olarak bu referandumda oylanacak olan sistemin başkanlık, cumhurbaşkanlığı değil Cumhurpatronluğu olduğunun farkındayım. Bu sistemin de en çok biz işçilere kaybettireceğini biliyorum. Bunun için bütün işçileri referandumda Hayır demeye davet ediyorum. Ama hangi oyu verecek olursak olalım fabrikalardaki birliğimizi bozmayalım. İşçiler kardeştir, kardeş kavgasına da Hayır diyelim!

Manisa’dan bir metal işçisi

Sendikal örgütlülüğümüzün bozulmasına izin vermeyeceğiz!

Ben Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde çalışan bir metal fabrikasında işçiyim. Çalıştığım fabrikada sendika örgütlü, ilk sözleşmenin eşiğindeyiz. Ama burjuva işini biliyor, baskı kurmaya başladı. Her ne kadar sendika toplantılarına müsaade etse de, sendikaya ılımlıymış gibi yapsa da bütün patronlar gibi o da örgütlülüğün düşmanı. Örgütlülüğü kırmak için işçileri birer birer sıkıştırıyorlar. Patron tuvalete giden işçilerin dakikasını tutmaya başladı. Telefon kullanmayı yasakladı. İncik boncuk bir sürü hamle yapmaya başladı. Yapsın! Biz sendikamızı büyütmeye devam edeceğiz. Ne yapacaksak bütün fabrika beraber yapacağız. Bunun için bizim yapmamız gereken birlikte hareket etmek, birleşip tek yumruk olmak. Birliğimizi sağladığımızda toplu sözleşmemizi de istediğimiz gibi imzalayacağız, çalışma koşullarımızı da düzelteceğiz. Yaşasın işçilerin kardeşliği, Yaşasın Devrimci İşçi Partisi.

Manisa’dan bir metal işçisi

Makineler bile dayanmıyor ama patron yetinmiyor

Çalıştığım fabrikada yoğun bir dönem geçirdik. Aylarca fazla mesai yaptık. Haftalarca izin kullanamadık. Bu koşullara dayanmak elbette çok zor. Birçoğumuz dayanmakta güçlük çektik. Hastalanıp rapor alanlar, hatta dayanamayıp işten ayrılanlar oldu.

Sadece biz işçiler değil, makineler bile bu koşullara dayanamadı. Çalıştığımız makinelerden bazıları hem çok eski olduğundan hem de potansiyelinden fazla çalışmasından dolayı üst üste arıza yaptı. Bu durum hem işi biraz yavaşlattı hem de tamirat masrafını beraberinde getirdi. Patron en sonunda birkaç makine almaya karar verdi.

Geçenlerde bir işçi arkadaşımız imalathanede patronun şeflerimizle konuşmasına tanık olmuş. O konuşmada patron, yeni gelen makineleri tekrar bozulması durumunda, bozacak olan işçiyi kastederek (küfürlü bir şekilde) uyarı maskesi altında tehdit etmiş. Onun açgözlülüğü yüzünden haftalarca dinlenemeden akşamın bir saatine kadar çalıştığımız yetmiyormuş gibi bir de tehditler savuruyor. Ancak o makinelerin bozulmasının sebebi biz değiliz, patronun açgözlülüğüdür. Bunu çok iyi biliyoruz ve tehditlere boyun eğmiyoruz!

Antalya Serbest Bölge'den bir metal işçisi

Görünmeyen zincirlerimizden kurtulmanın zamanı

Şubat ayının son günlerine girerken, her hafta performans nedeni ile 10-15 kişi işten çıkartıldı. Çoğu Türk Metal'e sonradan geçen arkadaşlar. Bir yıl çalışmış olan da var 17 yılını vermiş olan da. Yetkili sendika Türk Metal sessiz. Zaten kudreti de yok. Yıllarca çalış, bir köle gibi aidat öde, sendikan arka bile çıkmasın. Dava bile açamayan bir sendika düşünün. Çıkartılan arkadaşlar hangi sendikada olursa olsun, bağlı bulunduğunuz sendikanın sahip çıkıp, dava açması gerekir ama nerde o sendikalar.

İşten henüz çıkarılmamış, çalışan işçiler ise, işten çıkarılma korkusuyla bastırılmış durumda. Eskiden kölelerin zincirleri vardı ve bunun farkındaydılar. Şimdi ise görünmeyen zincirler var. Hareketimizi de engelliyorlar, dilimizi de susturuyorlar. Bu prangalardan, bu zincirlerden kurtulmadan ne Tofaş işçisine ne de tüm işçi sınıfına kurtuluş yolu yok. Sözleşme ve yetki zamanı yaklaşırken, yeni gelen işçiler de dahil olmak üzere kimse Türk Metal'i istemezken Türk Metal yetki alırsa işte sebebi bu zincirlerdir.

Mart ayında Çelik-İş'e toplu geçişler başlayacak. İşverenin yanında olan kan emici, riyakâr sarı sendikadan kurtulmak için güçlü bir adım atmamız şart. Umarım bu sınavı başarıyla atlatıp, 2015 grevlerinden sonra işçinin tercihi olan Çelik-İş'te birleşip büyük bir zafer yaşayacağız.

Bursa TOFAŞ'tan bir işçi

Birlik olalım

Ben Bursa Elsi fabrikasında çalışan bir işçiyim. Öncelikle gündemde olan BES hakkında yazmak istiyorum. Fabrikada gözlemlediğim kadarıyla birçok işçi BES'ten çıkmak istiyor, lakin nasıl olacağını, çıkmazsak ne olacağını bilmeyen işçi arkadaşlar da var.

Asgari ücrete çalıştırılıp üstüne bir de zorunlu mesailer yüzünden insanca çalışma koşulları olmayan fabrikada bir de BES kesintisi olursa biz işçiler nasıl geçineceğiz. Gelin arkadaşlar hep birlikte BES denilen patron cebini doldurmaktan başka bir şeye yaramayan sisteme dur diyelim, BES'ten çıkışları örgütleyelim.

Diğer bir konu ise fabrikamızda hafta içi çalışma saatlerimiz 10 saat, lakin maaş (ücret) bordrosunda 7,5 saat çalışıyormuş gibi gösteriliyoruz. Üstüne çalıştığımız saatler ise hafta sonuna yani çalışmadığımız cumartesi günlerine yansıtılıyor. Cumartesileri mesaiye kaldığımızda günlük yevmiyenin aynısı yansıtılıyor. Mesaiye gelmek istemediğimiz durumunda zorla getiriliyoruz, iş olmamasına rağmen getirildiğimiz mesaide boş durduğumuz bile oluyor. Bu olanlardan bir sonuç çıkarmak gerekirse bu fabrikaya sendika sokmak şart. Fabrikada sendika olmadığı için baskılara karşı tek vücut olamıyor, hakkımız olanı alamıyoruz. Baskıları kırmanın yolu örgütlü bir mücadeleden geçer!

Bursa Elsi'den bir işçi

Bir işçi olarak neden HAYIR?

Merhaba dostlar, kardeşler. Ben bir metal işçisi olarak 16 Nisan'da referandumda neden HAYIR diyeceğimi paylaşmak istiyorum sizlerle. Tercihim HAYIR'dan yana çünkü, 15 yıldır iktidarda olan bir parti var ve 15 yıl boyunca ülkemizdeki yaşananlar malumunuz. Yaşam koşullarımız git gide kötüleşiyor. Alım gücümüz her geçen gün düşüyor. Geçim sıkıntısı had safhada. Asgari ücret 1.404 lira. Bursa'da yaşayanlar bilir. Kötü şartları olan evlerin dahi kiraları 700 liralardan başlıyor. Asgari ücretli geri kalan 700 lirayla ne yapsın? Ev mi baksın, çocuk mu okutsun, faturaları mı ödesin? Sağlıklı yiyecekler tüketmek, et tüketmek zaten hak getire. Açlık sınırının altında aldığımız ücretler yetmezmiş gibi bir de bu paraları kazanırken çalıştığımız ortamlar hem sağlıksız hem güvensiz. Birçok arkadaşımız ya iş cinayetlerine kurban gidiyor ya da işyerinin çalışma koşullarından kaynaklı olarak hastalanıp vefat ediyorlar. Bunlara karşı koyup, sendikalaşmak isteyen insanlara da devlet, yasasıyla, polisiyle, mafyavari sarı sendikalarıyla karşı çıkıyor, işten atmakla tehdit ediyor. Bizim sırtımızdan milyonları götüren patronlara devlet ödenek verirken, vergilerini düşürürken, bizler zaten kıt kanaat geçindiğimiz maaşlarımızın yarısını sigortadır, işsizliktir, vergidir derken devlete ödüyoruz. Bunlarla da sınırlı değil yaşananlar. Çocuklarımızı askere alıp orada öldürüyorlar. Askerde öldüremediklerini bombalarla, biber gazlarıyla öldürüyorlar. Öldüremediklerini işsiz bırakıyorlar, intihara sürüklüyorlar. Daha onlarca, yüzlerce sebep sayılabilir dostlar. İstikrar istikrar diye ülkeyi kana bulayanların yaptıkları ortadadır. Ne bir istikrar var memlekette, ne de insanca yaşam koşulları. İstibdad rejimine hayır demezsek, daha kötü koşullar bizi bekliyor. Çocuklarımızın yüzüne bakabilmek için HAYIR! Geleceğimiz için HAYIR!

Bursa Prysmian'dan bir işçi

Sonuna kadar mücadele etmeye devam edeceğiz!

Oyak-Renault'da baskı, tehdit, işçi haklarının çiğnenmesi, anayasal hak olan sendika seçme özgürlüğünün yok sayılması, hukukun ayaklar altına alınması, ayrımcılık, işçileri birbirine düşürme, baskı ve tehditle huzursuz ortam yaratarak MESS, Renault yönetimi ve Türk Metal çetesi tüm gücüyle biz işçilere saldırmaya devam ediyor. Yönetim ve UET şefleri tarafından her gün birer birer odalara çağrılıp Türk Metal'e geçmemiz için baskı görüp, tehdit ediliyoruz. Geçen hafta bakımcılara teknik eleman adı altında Türk Metal'e geçmek şartıyla 200 lira para verildi. Bu üretimdeki işçiyle bakımcıları birbirine düşürmek ve bölmekten başka bir şey değildir. Ey yönetim toplu iş sözleşmesi dışında zam vermeyiz diyorsun, amaç işçinin mücadelesine zarar vermek, işçileri bölmek olunca her türlü oyuna başvuruyorsun. Oyak-Renault yönetimi daha şimdiden "Türk Metal'e geçen para alıyor" propagandası yaparak bir kez daha ayrımcılık yaptığını göstermiştir. Sendikamız Birleşik Metal, bu hukuksuz ve ayrımcı tutuma karşı, eşitlik ilkesi uyarınca ödemeler tüm işçilere yapılmadığı için hukuki girişimlerini başlatmıştır. Ne yaparsanız yapın biz mücadelemizden dönmeyeceğiz!

Bursa Oyak-Renault'dan bir işçi

Mavi beyaz yaka el ele vermeli sarı sendika sürülmeli

Geçen hafta 5 Mayıs şubemizde, beyaz yakalı ve mavi yakalı işçi arkadaşlarla ayrı toplantılar gerçekleştirildi. Beyaz yakalılarla yapılan toplantıda Oyak-Renault içinde son dönemde yaşanan sıkıntılar ve yaşanan olaylarda kullanıldıklarını söylediler. Sendikal örgütlenmede ortaya çıkan gerginliğin nedenleri ve bunun içerisinde oluş sebepleri hakkında bilgiler verdiler. Asıl tehdit altında olanın mavi yakalı personel olmadığını, bizzat beyaz yakalı personelin de işten atılmakla ya da kariyerlerine sekte vurulmakla ilgili tehditlere maruz kaldıklarını söylediler. Daha önceki yıllarda sahip oldukları prim, sağlık sigortası gibi hakların kısıtlandığından ve bu konuda iş kaygısı nedeniyle reaksiyon gösteremediklerinden bahsettiler. Mavi yakalıların sendikal tercihlerine müdahalede kullanıldıklarını ve buna karşı koyma güçlerinin olmadığını söylediler. Birlikte hareket edemediklerini ancak kendilerini korumak için kimi toplantılarda ses kaydı aldıklarını, ilerleyen süreçte başlarına gelebilecek bir haksızlıkta ya da baskılardan sorumlu tutulduklarında kullanacaklarını ifade ettiler. Mavi yakalı personelin duruşunun yönetimi kaygılandırdığını, yönetimin Türk Metal'e verdiği desteğe rağmen Türk Metal'i yetki alacak duruma getirmediğini söylediler. Toplantıya katılan beyaz yakalı arkadaşlarımız, yönetimin yetkisizlik durumundan da çok çekindiğini, bu durumla karşı karşıya kalmak istemediklerini ifade ettiler. UET'lerdeki durumdan bahsederken şeflerin biraz daha çekingen olduklarını, Türk Metal içeride olduğu sürece mavi yakadaki huzursuzluğun devam edeceğini ve bunun olmasını istemediklerini söylediler. Toplantıdan çıkan sonuç işçi ve emekçiler arasındaki her türlü ayrımcılığı aşmanın ve mavi-beyaz yaka demeden el ele verip haklarımızı almak için mücadele etmenin ne kadar önemli olduğudur.

Bursa Oyak-Renault'dan bir işçi

Görünmeyen zincirlerimizden kurtulmanın zamanı

Şubat ayının son günlerine girerken, her hafta performans nedeni ile 10-15 kişi işten çıkartıldı. Çoğu Türk Metal’e sonradan geçen arkadaşlar. Bir yıl çalışmış olan da var 17 yılını vermiş olan da. Yetkili sendika Türk Metal sessiz. Zaten kudreti de yok. Yıllarca çalış bir köle gibi aidat öde sendikan arka bile çıkmasın. Dava bile açamayan bir sendika düşünün. Çıkartılan arkadaşlar hangi sendikada olursa olsun, bağlı bulunduğunuz sendikanın sahip çıkıp, dava açması gerekir ama nerde o sendikalar.

İşten henüz çıkarılmamış, çalışan işçiler ise işten çıkarılma korkusuyla bastırılmış durumda. Eskiden kölelerin zincirleri vardı ve bunun farkındaydılar. Şimdi ise görünmeyen zincirler var. Hareketimizi de engelliyorlar, dilimizi de susturuyorlar. Bu prangalardan, bu zincirlerden kurtulmadan ne TOFAŞ işçisine ne de tüm işçi sınıfına kurtuluş yolu yok. Sözleşme ve yetki zamanı yaklaşırken, yeni gelen işçiler de dâhil olmak üzere kimse Türk Metal’i istemezken Türk Metal yetki alırsa işte sebebi bu zincirlerdir.

Bursa TOFAŞ’tan bir işçi

İhanet ortaklığından hesap soracağız!

Yetki öncesinde son kurşunumuzu atarak Çelik-İş’e toplu geçişlerle zafer kazanmayı beklerken büyük bir ihanetle karşılaştık. Adeta kurşunu yiyen biz olduk. Türk Metal ile Çelik-İş anlaşmış ve Çelik-İş TOFAŞ’ı adeta satmış. Karşılığında da Maysan’da Çelik-İş karşısında Türk Metal çekilmiş. Sendikamızda toplantı yapmak istediğimizde kapının kilidinin değiştirildiğini, içeri girdiğimizde ise adeta şubenin talan edildiğini gece yarısı apar topar boşaltıldığını gördük. Bir de bize hakaret edercesine boşaltılan odada masanın üstüne sendika başkanlarından birinin sırıtan resmini dikmişler. Yine de toplantımızı yaptık mücadeleye devam kararı aldık. Biz başından beri Çelik-İş’i değil Birleşik Metal’i savunmuştuk ama ortak karar Çelik-İş olduktan sonra bu karara uyduk ve sendikaya sahip çıktık. Ama bizi satıp yarı yolda bıraktılar. Dün Türk Metal’e nasıl tepki verdiysek Çelik-İş’ten de aynı şekilde hesap soracağız. Asla örgütsüz kalmak olmaz. Boşta kalmak tercih edilmemeli. Türk Metal ve Çelik-İş’in ihanet ortaklığına karşı işçilerin birliği korunmalı ve büyütülmeli.

Bursa TOFAŞ’tan bir işçi

Renault işçisi bitti demeden bitmez!

Fabrikada baskı ve tehditlerin daha fazla arttığı günlerde yılmadan, korkmadan mücadeleye devam ediyoruz; mücadelenin sonunda her ne olursa olsun kazanan biz işçiler olacağız. Mücadele etmeden hiçbir hakkı kazanamayacağımızı biliyoruz. Bizim karşımızda sadece bir çete örgütü olan Türk Metal yok, MESS var, Koç patronları var, uluslararası patronlar var. İşsiz kalmak bizim için büyük bir beladır ve her an işten atılma riski var. Biz metal işçileri olarak tüm bunları göze alarak yola çıktık, yaşadığımız baskı ve tehditlere rağmen yolumuza devam ediyoruz. 5 Mayıs yetki sürecine doğru yaklaşırken şu kısa sürede sendikamız Birleşik Metal ile daha çok kenetlenip hep birlikte son bir hamle yapmalıyız. Mart ayının sonuna doğru yapacağımız toplu geçiş çağrımızı daha güçlü bir şekilde örgütleyerek Türk Metal çetesini kapı dışarı etmeliyiz.

 

Oyak-Renault’dan bir işçi

Bu yazılar Gerçek Gazetesi'nin Mart 2017 tarihli 89. sayısında yayınlanmıştır.