MESS ve Türk Metal’den ölümü gösterip sıtmaya razı etme anlaşması: Son sözü metal işçisi söyleyecek!

Son sözü metal işçisi söyleyecek!

Türk Metal Sendikası Başkanı Pevrul Kavlak, MESS ile sabaha karşı imzalanan sözleşmenin detaylarını canlı yayında paylaştı. Saat ücreti 12 liranın altında olanlara en fazla 12 lira olacak şekilde 30 kuruş eklenmesi; tüm saat ücretlerine yüzde 17 zam ve sonraki 6 aylık dönemler için enflasyon oranında artış (ikinci altı ayda anlaşılan yüzde 6’lık zam da bu kapsamda değerlendirilebilir); sosyal haklarda yüzde 20’lik iyileşme öngören sözleşmede MESS’in ikramiyeler, denkleştirme gibi başlıklarda kazanılmış hakları geriye götüren önerileri de geri çekildi. Aynı sözleşmeye Hak-İş’e bağlı Çelik-İş sendikası da imza attı. Gece yarısı müzakere etmek üzere MESS merkez bürosuna giden DİSK Birleşik Metal ise söz konusu anlaşmayı imzalamadı.

Şimdi artık top büyük ölçüde Birleşik Metal’dedir. Birleşik Metal gerek dayandığı gelenek gerekse de işçilerin talepleri doğrultusunda taslağının ve grev kararının arkasında durmalıdır. Hem sözleşmenin en önemli konusu olan grev hakkını kazanmak hem de üretimden gelen gücü kullanarak işçinin hakkını almak için imzadan imtina etmelidir. Meydanlarda “grev yasağını tanımayacağız” sözleri laf olsun diye söylenmemiştir. Fabrikalarda grev komiteleri göstermelik olarak kurulmamıştır. Birleşik Metal işçisi bu sürece “her yer Kavel her yer direniş” diyerek hazırlanmıştır. Son sözü metal işçisi söylemelidir!

Hakların muhafazası var, kayıplar telafi edilemedi

Bu sözleşme, işçiler açısından hayat pahalılığının yarattığı yoksullaşmayı gidermemektedir. Ama çoğunluğu ihracatçı olan yani işçiye Türk Lirası ile ödeme yapıp üretimini Avro ve Dolar ile satan MESS patronları açısından ise geçtiğimiz yıllarda elde ettikleri maliyet avantajını sürdüren niteliktedir. Daha açık bir ifadeyle döviz kurunun yükselmesiyle birlikte son yıllarda MESS patronlarının iş gücü maliyetleri yüzde 55’e varan bir düzeyde azalmıştır. Önümüzdeki 2 yılda döviz kurunun artışı ile patronların elde ettiği avantaj sürecektir, her şey dahil toplamı ancak yüzde 25’e varacak sözleşmenin MESS patronlarını hiçbir şekilde zorlamayacağı açıktır. MESS’in kazanılmış haklara saldıran önerileri ve 3 yıllık sözleşme dayatması ise işçilerin gerek fabrikalarda gerekse meydanlarda gösterdiği kararlı duruş sayesinde masadan kaldırılmıştır. Ancak bu noktada sadece hakların muhafazası söz konusudur ve bir kazanımdan yine söz edilemez. 

Fabrikalar ve meydanlar MESS’i titretti, imdada Pevrul Kavlak koştu

2015’te metal fırtına olarak anılan fiili grevler ve işgallerin ardından ne fabrikalarda ne sendikalarda hiçbir şey eskisi gibi değil artık. Bu sözleşmede de metal işçisi hem fabrikadaki eylemlerde hem meydanları doldurarak gücünü gösterdi. Kitlesellik ve coşku Türk Metal tabanında oldukça yüksek seyrederken Birleşik Metal ve özellikle de Gebze bölgesindeki fabrikalar, grev kararlılığının odağı oldu. MESS sendikalarda olup biteni yakından izliyor. Süreci grev yasağına ve Yüksek Hakem Kurulu’na götürme stratejisini belirleyen MESS, grev yasağına grevle cevap vermek üzere seferber olan, grev komiteleri kuran fabrikalardan çekindi ve bu fabrikalardaki işçi iradesinin sendika yönetimindeki yansımalarını da gayet iyi gördü. Stratejisinin merkezine yerleştirdiği planın, “her yer Kavel her yer direniş” diyen metal işçileri tarafından parçalanacağını anladı ve Türk Metal’le anlaşarak süreci kesintiye uğratma taktiğini benimsedi. Elbette ki karşısında baştan beri buna hazır olan Pevrul Kavlak vardı ve işler MESS için çıkmaza doğru giderken Türk Metal ve Pevrul Kavlak yine imdada koştu. 

Türk Metal zam oranında itina ile işçinin beklentisini aşağı çekti

Durum böyle iken Pevrul Kavlak, sözleşmeyi “işçilerin beklentilerinin üzerinde” diyerek tanımlamıştır. Bu tanımlamayı kabul etmek mümkün değildir. Çünkü Türk Metal sendikası aylarca üyelerinin beklentilerini adım adım aşağı çeken bir politika izlemiştir. MESS de buna paralel olarak yüzde 6’dan başlayarak küçük adımlarla yukarı çıkmıştır. İlk etapta işçilere doldurtulan anketlerde, ardından temsilciler aracılığıyla işçiler arasında yapılan nabız yoklamalarında beklentiler itina ile yüzde 15’e çekilmiştir. Hatta yine işçiler arasında 3 yıllık sözleşmeye verilecek tepkiler de aynı yöntemle ölçülmüştür. Görüşmeler devam ederken fiilen Türk Metal delegeleri üzerinden yayılan ve daha sonra Genel Merkez tarafından “itibar edilmesin” diyerek reddedilen yüzde 15’lik açıklama son nabız yoklaması olmuştur.

Metal işçisi kırmızı çizgilerini çizdi Türk Metal’e de MESS’e de kabul ettirdi

Metal işçisi 3 yıllık sözleşmeyi asla kabul etmeyeceğini gerek fabrikalarda gerekse meydanlarda her fırsatta göstermiş, ne MESS ne de Türk Metal 3 senelik sözleşmeyi işçinin önüne getirmeye cesaret edememiştir. Yüzde 15’lik zam oranının da benzer şekilde karşılanacağı, haberin yayıldığı bir saat boyunca fabrikalarda yaşanan çalkalanma ile anlaşılmıştır. Böylece, Birleşik Metal-İş’in 5 Şubat’ta başlayacağı grevden önce metal işçisini bölmek ve yaklaşan grevi kırmak amacıyla MESS ve Türk Metal kafa kafaya vererek, adeta bir mühendislik ürünü olan sözleşmeyi bağlamıştır.

Pevrul Kavlak MESS’in ağzından konuşuyor

Pevrul Kavlak, sözleşmeyi överken, memurların, işçi emeklilerinin, kamu işçilerinin aldığı zamların yüzde 10 altında kalmasını, Tüpraş’ta Yüksek Hakem Kurulu’na giden sözleşmenin yüzde 6’da bitirilmesini, THY sözleşmesinin yüzde 12’de kalmasını örnek göstermiştir. Bu tam anlamıyla MESS ağzıyla konuşmaktır. Patronların hükümetle tam bir işbirliği içinde ve yanlarına Türk-İş ağalarını da alarak işçi sınıfına dayattıkları ve MESS sözleşmesinde çıtayı aşağı çekmek için ilmek ilmek ördükleri bir süreci neredeyse MESS’in kelimeleriyle işçiye anlatmak yüz kızartıcı bir tutumdur. Pevrul Kavlak, bunları anlatırken Bursa’da grev yapmadan yüzde 21,7 zam alan Şahinkul’dan (Birleşik Metal), geçtiğimiz hafta 43 günlük grevin ardından yüzde 34’lük sözleşmeye imza atan Trelleborg’dan (Petrol-İş), her iki sözleşmenin de kazanılmış hakları ve 2 yıllık sözleşme süresini koruduğundan bahsetmeyerek metal işçisini bilinçli şekilde yanıltmaktadır.

Sözleşmenin esas konusu ortada duruyor: “Grev hakkı!”

Grev komiteleri bitti demeden sözleşme bitmez!

MESS ve Türk Metal’in anlaşması metal işçisinin en önemli talebini orta yerde bırakmıştır. Bugün Birleşik Metal’in yüzde 34’lük taslağı dahi işçilerin kayıplarını tamamen karşılamıyorken yüzde 17’lik sözleşmenin kazanım diye pazarlanabilmesinin tek sebebi vardır, o da grev yasağı ve Yüksek Hakem Kurulu korkuluğudur. Metal işçisinin bu korkuluğu yıkıp geçmesinden korkarak ön aldılar. Çünkü bu korkuluk yıkılırsa, metal işçileri fiili grevlerle grev hakkını tekrar kazanırsa, bu rakamları dayatamayacaklarını, sözünü dahi edemeyeceklerini biliyorlar. Eğer metal işçisi grev hakkını fiilen eline almazsa iki sene sonra bugün yaşanan senaryonun aynısı ile yüz yüze kalacak, kayıpta olduğu bir sözleşme kazanım diye önüne sunulacaktır. Yüzde 15 ile yüzde 17 arasındaki 50-60 liralık farklar, grev hakkının yanında hiçbir şeydir. Ölümü gösterip sıtmaya razı olma dönemi bitmelidir! Bu yüzden MESS sözleşmesi fabrikalarda kurulan grev komiteleri bitti demeden bitmez!