Masaya gitme! Kıdem tazminatı genel grevle savunulur!

Masaya gitme! Kıdem tazminatı genel grevle savunulur!

Pazarlık masasına değil, genel grevi hazırlamak için fabrikalara!

Berat Albayrak’ın, iktidarın ekonomideki yol haritasını açıklarken kıdem tazminatı fonu kurulacağını açıklaması büyük tepki topladı. Fabrikalarda ve iş yerlerinde yükselen tepki 1 Mayıs’ta meydanlara taştı. Sendikalar ise tabandan gelen baskının da etkisiyle ardı ardına kıdem tazminatının kırmızı çizgi olduğunu açıkladılar.

Bunun üzerine iktidar ve patronlar cephesinden geri adım geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tüm tarafların mutabakatını dikkate alacağız. Bu işin üç ayağı var: İşçi, işveren ve hükümet. Üç ayağı da mutabakata varacak bu konuyu çözeceğiz” dedi. En büyük patronlar örgütü olan TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da “mutlaka işçi ve işverenin tam mutabakatı aranmalı” mesajını verdikten sonra işçi sınıfından yükselen genel grev seslerine karşı endişesini “çalışma barışı da bundan olumsuz etkilenmemeli” sözleriyle ifade etti.

Hükümet ve patronlar işçi sınıfına karşı: Uzlaşma yok dayatma var!

Asla rehavete kapılmamak ve uzlaşma, mutabakat gibi sözlere kanmamak gerekir. İşçiden duydukları korku ile attıkları geri adım, yeniden saldırmak üzere güç toplamak içindir. Mutabakat dedikleri ise tam bir aldatmacadır. Erdoğan’ın söylediği “işçi, işveren ve hükümet” olarak üç ayak yoktur. Hükümet ve işveren (patronlar) tek bir ayaktır. Berat Albayrak kıdem tazminatının fona devredilmesini içeren ekonomi paketini TÜSİAD, MÜSİAD ve diğer patron örgütleriyle birlikte hazırladıklarını açıkça söylemiştir. Bu hükümet “patronların önünü açtık” diyerek grev yasaklarını savunan hükümettir. Şimdi de aynı hükümet kıdem tazminatını fona devretmek için patronların çekincelerini gidermek ve sonucu işçi sınıfına dayatmak istemektedir. Bunun adına da uzlaşma demektedir. 

30 gün tuzağına dikkat!

Patronlar, kıdem tazminatının fona devredilmesini istiyor. Çünkü bu şekilde işten atma maliyetsiz hale gelecek. Fakat fona mümkün olduğu kadar az katkıda bulunup fondan mümkün olduğu kadar çok katkı almak için bastırıyorlar. Bunun için 30 gün karşılığı ödenen kıdem tazminatlarının 15 güne çekilmesini istiyorlar. Sendikalar bu talebe kesin olarak karşı çıkıyorlar. Ancak burada tuzağa düşmemek gerekir. Çünkü patronlar pazarlığı yüksekten açmışlardır. Kıdem tazminatı 30 gün olarak kalsa bile patronlar fona ödedikleri paradan daha fazlasını alacaklarını “işsizlik sigortası fonu” deneyiminden biliyorlar. 2018’de patronlar bu fona 9,2 milyar lira yatırıp 10,7 milyar lira teşvik aldılar. Hükümet kıdem tazminatı için de aynı garantiyi veriyor. Yani pazarlığı 15 günden açan patronlar, 30 gün olsa bile kârdalar ve ne koparsak kârdır diye bakıyorlar.

Masaya oturma! Tuzağa düşme!

Hükümet ve patronlar sendikaları masaya çağırıyor. Bu masa büyük bir tuzaktır. Bir kez kıdem tazminatı pazarlık konusu edildi mi bu hakkı korumak mümkün olmaz! Pazarlık sonucunda hükümet ve patronlar 30 gün ve mevcut hak edilmiş tazminatların korunmasına razı olsa bile orta ve uzun vadede işçi sınıfı kaybeder. Gelecek kuşaklar son iş güvencesi olan kıdem tazminatı hakkından yoksun kalır. İşçi çıkartma maliyetsiz hale geldiği için girdi-çıktı artar. Yedek sanayi ordusu büyür. İşçi her yeni işe daha düşük ücret ve daha az hakla girer. Tüm işçi sınıfının ücretleri adım adım asgari ücrette eşitlenir. Yani 30 günü ve mevcut kıdem tazminatlarını korudum zannederken esas büyük kaybı görmemiş olursunuz!

Fabrika fabrika genel grevi örgütleyelim!  

Türk-İş ve DİSK’in Genel Kurul kararları ortadadır. İşçinin kıdemi kırmızı çizgidir ve genel grev sebebidir. Bugün hükümet ve patronlar bu hakkımıza göz dikmişlerse yapılacak şey bellidir. Fabrika fabrika genel grevi örgütlemek gerekir. Örgütlü iş yerlerinin tamamında işçiler kıdem tazminatı hakkına şu ya da bu şekilde dokunan bir yasa değişikliği gündeme gelir gelmez şalterin ineceğini bilmeli ve buna hazırlanmalıdır. Bu hazırlık yapıldığı takdirde örgütsüz iş yerleri de örgütlenme yoluna girecek ve bu mücadeleye katılacaktır. Genel grevin sözünün dolaşması bile sermayeyi korkutmaktadır. Genel grev hayata geçirildiğinde bu saldırı mutlak olarak püskürtülecektir.

Türk-İş ve DİSK’in kıdem tazminatını kırmızı çizgi ve genel grev sebebi kabul eden kararları

Türk-İş ve DİSK’in kıdem tazminatını kırmızı çizgi ve genel grev sebebi kabul eden kararları

Türk-İş 22. Genel Kurulu kararları kıdem tazminatına dokunmayı genel grev sebebi saymaktadır:

“Bugüne kadar Türk-İş’in ‘kırmızı çizgisi’ olarak belirlenen kıdem tazminatı işçilerin son iş güvencesi için son dayanaktır. Kıdem tazminatının gasp edilmesine yönelik uygulamalar GENEL GREV sebebidir.”

DİSK 14. Genel Kurulu:

DİSK 14. Genel Kurulu:

“Sermayenin istekleri doğrultusunda sürdürülen Fon ya da ödeme süresinin kısaltılması adı altında Kıdem Tazminatı hakkımızın yok edilmesine yönelik hazırlıkları GENEL GREV nedeni sayarak, her türlü direniş biçimleriyle mücadele etmeyi” karar altına almıştır.

DİSK 15. Genel Kurulu bu kararı şu ifadelerle yinelemiş ve yeniden karar altına almıştır:

“Uzun soluklu bir mücadele ile kazanılmış ve iş güvencesinin önemli dayanaklarından biri olan kıdem tazminatı hakkımız korunacaktır. Kıdem tazminatına ilişkin yapılacak düzenlemelerle, mevcut haklarımızı geriletilmesine demokratik ve meşru tüm yol ve yöntemlerle hiçbir koşulda izin verilmeyecektir.”

Devrimci İşçi Partisi diyor ki:

Devrimci İşçi Partisi diyor ki:

Neden işçilerin çoğunluğu yasal hakkı olduğu halde kıdem tazminatı alamıyor?

Çünkü patronlar işçilerin yasal haklarını gasp ediyor ve yasaları uygulamakla yükümlü hükümet bu hak gaspına göz yumuyor.

Çünkü İş Kanunu’nun 25/2. maddesi ile işçilere iftira atıp, kıdem tazminatını gasp ediyorlar. İş yasasını patronların çıkarına düzenlemişler. İftira atan iddiasını ispatlamakla değil, işçi masumiyetini kanıtlamakla sorumlu tutuluyor.

Çünkü patronlar sendikalaşmayı engellemek için işçilerin anayasal haklarını çiğniyor ve hükümet göz yumuyor.

Kıdem tazminatı sorunu nasıl çözülür?

Sendikalı iş yerlerinde patronlar kıdem tazminatı hakkını gasp edemiyor. Sendikalaşma kıdem tazminatının güvencesidir.

Patronların işçilere iftira atma serbestliğini sağlayan 25/2 kaldırılmalıdır. Patron iddiasını ispat etmek zorunda bırakılmalıdır.     

Mevcut sistem dahilinde tek gün çalışanın ve işten kendi isteğiyle ayrılanların da tazminat hakkı kazanacağı düzenlemeler yapılabilir ve yapılmalıdır.

Bu yazı Gerçek gazetesinin Mayıs 2016 tarihli 116. Sayısında yayınlanmıştır.