Koronavirüse ve kapitalizme karşı iki savaşta hastane, fabrika, işyeri komiteleri

İki savaşta işyeri komiteleri

Koronavirüs salgınının ilk dönemlerinde dünya, haberlerde bu hastalığa yakalanan ünlüleri gördükçe virüsün sınıf ayrımı yapmadığı, zenginleri de hasta ettiği hatta sosyalist olduğu söylenir olmuştu. Kısa süre içinde bu yerini, gerekli sağlık hizmetini alamadığı için ölen insanlar almaya başlayınca, tüm dünyada zenginler lüks evlerine kapanıp, çalışmak zorunda olan milyonlarca işçi emekçi virüsle baş başa kalınca tablo değişti. Virüs sosyalist falan değildi ama kapitalizm seri katilliğe devam ediyordu. Örneğin ABD’de Michigan eyaletinde nüfusun yüzde 14’lük bir azınlığı siyahi ama bu eyaletteki Koronavirüs vakalarının yüzde 33’ü, virüs dolayısıyla ölümlerin ise yüzde 40’ı siyahilerden oluşuyor. Missouri eyaletinin St. Louis şehrinde ise ölenlerin tamamı (yüzde 100)  siyah!

Sağlık emekçileri, sanayi ve hizmet sektörü işçileri risk altında

Türkiye’de de DİSK’in yayınladığı raporlar benzer bir sonucu gösteriyor. Evde kalamayarak fabrikalarında işyerlerinde çalışmak zorunda olan DİSK üyelerinin hastalığa yakalanma oranı Türkiye genelindeki oranın 3 katı. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) ise yayınladığı raporda en az 5788 tanılı Koronavirüs hastası sağlık emekçisini doğrudan tespit ettiklerini, ülke genelinde bu rakamın 8 binden fazla olduğunu öngördüklerini açıkladı.       

Yaşlılar için sosyal izolasyon, işçi ve emekçiler için sosyal mücadele!

Koronavirüsün en fazla yaşlı nüfusu etkilediği söylendi bugüne kadar. Bu doğru ama biyolojik olmasa da sınıfsal ayrım dolayısıyla işçi ve emekçiler de bugün en büyük risk grubunu oluşturmakta. Yaşlıların sosyal izolasyonla virüsten korunması öneriliyor. İşçi ve emekçilerin ise örgütlü olmaktan başka çareleri yok. Hastanelerde, fabrikalarda, işyerlerinde işçi ve emekçilerin salgın komitelerinde örgütlenmesi, alınan önlemleri, mal ve hizmet üretimini denetlemesi bir hayat memat meselesi haline gelmiş durumda.

Salgın komiteleri, sınıf mücadelesi geleneğinde var olan “fabrika komiteleri” deneyimlerine uygun olarak tüm işyerlerinde oluşturulmalı, hangi sendikaya üye olduğuna bakılmadan, sendikalı sendikasız ayrımı olmadan işyerindeki tüm işçi ve emekçileri kapsamalıdır. Özellikle hastanelerde sağlık bir ekip işidir diyoruz. Temizlik işçisi ile doktor, güvenlik görevlisi ile hemşire benzer riskleri almakta ve sağlık hizmetini hep birlikte bir bütün olarak sunmaktadır. Bu yüzden hastane komiteleri hiçbir ayrım olmadan tüm sağlık emekçilerini temsil etmelidir.

Hastane komiteleri                                                                                               

Hastane komitesi, ilgili birimlerden seçilerek gelen temsilcilerden oluşmalı, emekçilerin korunma önlemlerinin alınmasını denetlemelidir. Sağlık çalışanları baskı altında eksiklerini ve taleplerini dile getiremiyor. Bu talepler örgütlü olarak komite aracılığıyla ifade edilmelidir. Sağlık emekçileri salgınla savaş sürerken hizmet üretiminden gelen güçlerini kullanmayacaktır. Ancak risk grubundaki sağlıkçıların ücretli izne ayrılması, yerlerinin doğru bir planlama ile doldurulması gerekmektedir. Dolayısıyla komiteler, salgınla mücadeleyi köşe bucak kaçan, nöbet tutmayan ama emekçilerin üzerinde terör estiren yöneticilere bırakmayacaktır. Sağlık emekçilerinin örgütlü olması halkın alacağı sağlık hizmetinin de adaletli ve nitelikli olmasının teminatıdır.

Fabrika ve işyeri komiteleri

Fabrikalarda ve işyerlerinde de komiteler aynı doğrultuda, ayrımsız şekilde tüm işçileri kapsamalı. Alınan ve alınmayan önlemleri denetlemelidir. Komite, “asgari” önlemler almaya çalışan patrona karşı “gerekli” önlemlerin alınmasını dayatacaktır. Bu denetimde fabrika-işyeri komitesinin en büyük gücü ise üretimden gelmektedir. Komite gerekli önlemler alınmadığı takdirde “çalışmaktan kaçınma hakkı”nı kullanarak fiili greve giderek güvenliğin sağlanmasını dayatacaktır.

Fabrika ve işyeri komiteleri sadece önlemleri değil, üretimi de denetlemelidir. Çarklar dönecek, üretim devam edecekse hayatını riske atarak çalışan işçi ve emekçilerin üretimi de denetleme hakkı vardır. İşçiler patronların kârı için değil virüse karşı mücadelede kullanılacak sağlık ekipmanları, koruyucu malzeme vb. ürünler ile halkın acil ihtiyaç duyduğu mal ve hizmetleri üretmek için çalışmak istiyor. Komiteler, mühendis odaları ve sendikalarla işbirliği içinde çeşitli fabrikaların üretim planlamasının halkın önceliklerine göre düzenlemesini sağlamak için öne çıkmalıdır. 

Şirket kârlarının öncelikli olduğu bu düzende salgınla mücadeleyi patron sınıfına bırakmayalım. Salgınla mücadele ancak işçilerin, emekçilerin öncülüğünde tamamen başarıya ulaşabilir. Tüm toplumun sağlığı için, çalışırken ölmemek için tüm işyerlerinde komitelerde örgütlenelim.

Bu yazı Gerçek gazetesinin Mayıs 2020 tarihli 128. sayısında yayınlanmıştır.