Fabrikalardan haberler - Mart 2021

PTT işçileri

Gazetemizin Mart 2021 tarihli 138. sayısında da fabrikalardan ve direnişlerden işçilerin yazdığı mektupları okuyucularımıza sunuyoruz. 

Korkumuz yok, çünkü haklıyız! - İzmir’den PTT-Sen direnişçisi

Öncelikle merhaba. Buradan ülkenin dört bir yanında direnen tüm emekçi arkadaşlarımıza selam yolluyorum. 2006 yılından beri PTT’de dağıtıcı olarak çalışmaktaydım. 2006’dan beri öyle baskılarla, haksızlıklarla karşılaştık ki, inanır mısınız 2010 yılına kadar yıllık iznimiz dahi yoktu. İşkur’a yolladığımız isimsiz şikayet dilekçeleriyle yıllık izin hakkımızı elde edebildik. Biz bu mücadeleyi vermeseydik belki şimdi yıllık izin hakkımız bile olmayacaktı. O tarihte bu hakkımızı bile bize bir lütuf gibi sundular. Daha sonra arkadaşlarımızla sendikalaşalım, örgütlü mücadele edelim diyerek sendikaları araştırdık. Tabii o zamanlar işkolumuzu bile bilmiyorduk, araştıra araştıra iletişim ve taşıma işkolunda olduğumuzu öğrendik. Türk-İş ve Hak-İş gibi sendikalarla deneyimimiz oldu ama 4-5 yıl boyunca oyalamayla karşılaştık, öyle ki telefonlarımızı bile açmıyorlardı. Ardından da DİSK’e bağlı Nakliyat-İş geldi, aslında onlarla bir şeyler başaracaktık ama bu sefer de PTT yönetimi devreye girdi ve arkadaşlarımızı tehdit ederek sendikadan istifa ettirdiler. Ama biz 5 kişi istifa etmedik, bizi işten atamadılar. Kısa bir zaman sonra 5 arkadaş birleşip sendika kurmaya karar verdik, 20 gün gibi çok kısa bir sürede Türkiye barajını aştık. 14 bin taşeron işçi sendikasını sahiplendi. Çünkü insanlarda birikmiş bir öfke vardı, burada birilerinin bir şey yapması gerekiyordu. Bu bize nasip oldu. Belki bedel ödüyoruz ama hiç pişman değiliz yine olsa yine yaparız. Henüz bir yılımız dolmadan Marmara bölgesinde iki toplu sözleşme yaptık. PTT’nin 25 yıllık taşeron şirket tarihinde ilk kez toplu sözleşme yapmış olduk.

Ağustos 2020’de İzmir’de PTT’ye Park Konak A.Ş şirketi geldi, gelir gelmez de bizi yanlarına çağırarak bizimle artık çalışmak istemediklerini söylediler. İşle alakalı bir tane bile tutanağımız olmamasına, hatta teşekkür belgelerimiz olmasına rağmen bizi sadece sendikal sebepten işten çıkardılar. Bizi terörist olmakla bile suçladılar ama biz bir suç işlemedik, aksine anayasal hakkımızı kullanarak örgütlendik. Anayasayı çiğneyenler ise onlar. Yıllardır “biz bir aileyiz” diyen PTT yönetimi işten atılmamıza karşı “biz karışmıyoruz” diyerek kenara çekildi. İşimize geri dönebilmek için Ankara’daki PTT Genel Müdürlüğü’ne gittik, randevu alıp gitmemize rağmen karşımızda bir muhatap bulamadık. Bu süreçte İstanbul’daki sendika temsilcilerimizi de bu sefer Kod 29’dan işten attılar. Biz de hemen direniş kararı alarak İstanbul ve İzmir’de direnişe geçtik. Bizim bu direnişimiz bile içerideki arkadaşlarımıza yönelik baskıların azalmasını sağladı. Şimdi yetkili şirket Park Konak A.Ş’nin müdürü kendisini Öz-Haber İş diye bir sarı sendikanın İzmir temsilcisi yapmış. Telefonla arayarak “bize üye olmazsanız işten atacağız” ya da “yer değişimiyle karşılaşacaksınız” diyerek arkadaşlarımızı sürekli tehdit ediyorlar. Bir sendika işçiyi ekmeğiyle nasıl tehdit edebilir? Böyle bir şey var mı? Biz yetkimizi Çalışma Bakanlığından zaten almıştık, şirket yetkiye itiraz etti ama davayı kazandık. Yeniden itirazın sonucunda yetki davası bir üst mahkemeye taşındı, şu an süreç devam ediyor. İnşallah o davayı da kazanıp yetkimizi alacağız ve toplu sözleşmeye oturacağız. Bu mücadele bizim için bir okul gibi oldu, anayasal haklarımızı öğrendik. Sendikal faaliyeti engellemenin suç olduğu öğrendik. Bu yüzden hem bu direnişi hem de bu davaları kazanacağız. İçeride kötü koşullarda çalışan, mutsuz, üvey evlat muamelesi gören taşeron arkadaşlarımızın, gönüllerinin bizden yana olduğunu biliyoruz. Biz işimize geri dönüp emek verdiğimiz, alın teri döktüğümüz işyerimizde en iyi toplu sözleşmeyi yapacağız. Yalnız olmadığımızı biliyoruz. İşçiyiz, haklıyız kazanacağız!

 

Elimizdeki ekmeği korumanın derdine düştük - Eskişehir’den bir belediye temizlik işçisi

eskişehir belediye temizlik

Merhaba işçi kardeşlerim,

Ben Eskişehir’de bir belediye çalışanıyım. Daha önce bu sayfalarda belirttiğim sözleşme dönemini geride bıraktık. Memnun olmadığımız bir sözleşme imzalandı. Açıkça söyleyeyim bu iş oldu bittiye getirildi. Bağlı olduğumuz sendika sözde hakkımızı savunduğunu söylüyor ama bunu anlayabilmemiz için sözlerin tutulması gerek! CHP’li belediyelerin kendi açıkladıkları asgari ücretlerden tutalım bu açıklamadan önce sözleşmeyle elde edilen zamlar elimize geçmiş değil, hesaplar tutmuyor. Maaşımızdan zaten kesilen kesilene, bir de alacağımız düşük zamlar maaşa yansımayınca e bir de sendika başkanları oturup izleyince tamam oluyor. Maaşı daha eline geçmeden eriyen, karda kışta sıcağın altında süpürge sallayan biz işçiler bırakalım eve bir ekmek fazla götürmeyi elimizdeki ekmeği koruma derdine düştük. Sözleşmemizdeki zam oranları bunu bile yapamıyor. Kadıköy’de Maltepe’de greve giden işçi arkadaşlarım işte bu yüzden grevdeler onlara helal olsun sonuna kadar yanlarındayız. Kazanmanın yolunu gösteriyorlar ama bize zorluk çıkaran devletin, belediye yönetimlerinin, patronların yanında bir de işçinin iradesini yok sayarak istemediğimiz sözleşmelere imza atan sendika ağaları da var. Onlara karşı da mücadele etmemiz gerekiyor anca böyle kazanırız.

 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Mart 2021 tarihli 138. sayısında yayınlanmıştır.