Fabrikalardan haberler - Mart 2020

Fabrikalardan haberler - Mart 2020

"Fabrikalardan Haberler'' köşesinde, farklı sektörlerde çalışan işçi arkadaşlarımızın deneyim ve mücadelelerini aktarmaya devam ediyoruz.

 

Emeğin Mücadelesi

10 Şubat 2020 Pazartesi gününden itibaren Menemen Cumhuriyet meydanında kurmuş olduğumuz emek çadırımızda geceli gündüzlü nöbetleşe durmaktayız. Bizler kim miyiz?

Menemen Belediyesinden hiçbir haklı gerekçe gösterilmeden işten çıkarılan emekçileriz. Kimimiz traktörde direksiyon sallıyordu, kimimiz caddede süpürge yapıyordu, kimimiz parke taş döküyordu, kimimiz kepçe operatörüydü, kimimiz temizlik işlerinde görevliydi, kimimiz büroda masa başında çalışıyordu. Ta ki iş akti tek taraflı sonlandırılıncaya kadar. Aramızdaki arkadaşlarımız 3-5-8-12-18 yıllık gibi farklı zaman dilimlerinde bugüne kadar Menemen belediyesinde çalışmaktaydı. 2019 seçimleri öncesi Belediye Başkan adayı Serdar Aksoy konuşma aldığı bir çok yerde "işçinin ekmeği ile oynanmaz, emek en yüce değerdir, hiç kimse işten çıkarılmayacak" diyip diyip durdu.

Seçim bitti "arınma ve arlanma dönemi" dedi ve işçi kıyımları başladı. Bugüne geldiğimizde işten çıkarılanların sayısı 300 ü geçti. Hepimizin de işi tek taraflı fesh edildi. Belediye başkanı hakkımızda birçok şey söyledi "disiplinsiz çalışıyorlardı, işe gelmiyorlardı" ne bir disiplin cezası aldık ne de bir uyarı. Kıdem tazminatımız da ödenmedi ve hala işçi çıkarılmalarına da devam ediyor. Biz kötü niyetli değiliz. Evimize ekmek götürmenin, çocuğumuzun canı bir şey çektiğinde onu alabilmenin derdindeyiz.

Çadırı kurmamızdaki amaç; haksız yere çıkarıldığımız işimize mevcut sözleşme haklarımızla geri dönmek ya da kıdem tazminatlarımızın ödenmesini istiyoruz. Emek mücadelemiz haklarımızı elde edinceye kadar devam edecek.

İzmir Menemen Belediyesi’nde işten çıkarılan bir işçi

 

VİP Tekstil’de patronların değil işçilerin sesi çıkacak

Merhaba arkadaşlar, ben yıllardır VİP Tekstil’de çalışıyorum. Bu fabrikada 20 yıllık işçiler bile asgari ücretin en fazla 100 lira üstünü alabiliyor. Bu yüzden birlik olup sendikalaşmak istemiştik ama maalesef sayımızı düşürmek için arkadaşlarımızı işten attılar. Sendikalılar işten atıldıktan sonra, bizlere ödül primi sistemi getirdiler. Prim almak için bir sürü kurallar konuldu ve şimdi ustalar primi kesmek için herkesin açığını yakalamaya çalışıyor. Bir de çeyrek altın ödülü var, en iyi çalışanlar arasından kura çekilerek veriliyor ama nedense ustaların akrabaları ya da yakın çevresine dağıtıldı altınlar… Patronun bizim gündemimizi çeyrek altın yapmaya çalıştığının farkındayız ama birbirimize düşmeyeceğiz.

Sendikaya üye olan arkadaşlarımızı yüksek tazminatlı olmalarına rağmen işten kovdular ya da boş kağıda imza attırarak tazminatsız işten çıkarttılar. Şimdiye kadar 60 kişiden fazla insan işten çıkarıldığı için içeride bir korku oluştu ve bu ekonomik krizde insanlar işten kovulma korkusuyla fazla yaklaşamıyor sendikaya. Ayrıca patronlar sendikalaşmadan haberdar olduğu için şu an sıkıyönetim olsa da, el ele vermeye çalışıyoruz. Baskılar hala devam ediyor, mesela en basit örnek her insanın günlük ihtiyacıdır lavaboya gitmek ama 10 saat içinde en fazla lavabo hakkımız iki. Hatta çoğunluğumuz kadın işçi olmasına rağmen bazı yoğun bantlarda lavabo hakkı sadece bir. Lavaboya sıraya girip, kart almadan gidilmiyor. Diğer örnekse, 07:45 işbaşımız, 08:01’de işbaşı yaparsak 1 saatlik mesaimiz kesiliyor.

Ben bu yazıyı yazarken direnişin 100. gününü yaşadık ve kapıdaki polislerin hakkımızı korumak yerine patronların talimatıyla direnişçilerin önünde durduğunu gördük. Polis, patronlar, ustalar kol kola girip çalışanları ezerken biz çalışma arkadaşları olarak birlik olalım ve bu işçi düşmanı sisteme dur diyelim. İçerideki işçiler olarak yavaş yavaş da olsa sesimizi gür çıkaracağımız günler gelecek ve VİP Tekstil’de patronların değil işçilerin sesi çıkacak çünkü biz hepimiz aynı yolun yolcusuyuz ve gücümüzü birleştirerek başaracağız. Umut her zaman vardır ve sendika gelene kadar da bitmeyecek.

Hepimizin Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun!

Gebze VİP Tekstil fabrikasından bir işçi

 

Anayasal hakkımızı kazanana kadar mücadeleye devam edeceğiz!

Merhaba ben VİP giyim direnişçilerinden bir arkadaşınızım. Anayasal hakkımızı kullandığımız için işimizden atıldık. Haksızlığa daha fazla dayanamadığımız için erkek çalışanların bizden üstün tutulduğu bir anlayışa dur diyebilmek için. Biz emekçiler kadın erkek demeden eşit haklara sahip olmamız gerekirken her yerde ve her sektörde olduğu gibi erkeklerle aynı işi yapıyoruz ama daha az ücret alıyoruz. Buna ve bir dünya haksızlığa karşı çıkmak adına direnişin 100. gününde onurlu ve gururlu duruşumuz devam etmekte... Yıllarca içerde yapılan onca haksızlıklara boyun eğdik, dışarıda da yapılan hiçbir baskıya asla boyun eğmeden bir emekçi kadın olmanın gururuyla mücadeleye dışarıda devam ediyoruz... Emekçi dostlarında katkılarıyla anayasal hakkımızı kazanana kadar kararlı mücadelemiz devam edecek...

Bugüne kadar dayanışma ve desteklerinden dolayı tüm emekçi yoldaşlara teşekkürler.

VİP Tekstil direnişinden bir işçi

 

Ayrı gayrı demeden işçi sınıfı çatısı altında birleşelim

Bir ömrünü yaşam mücadelesine adayan alın teriyle toprakları sulayan ve her şeye rağmen başı dimdik olan kavgadan mücadeleden kaçmayan işçi kardeşime işçi sınıfına selam olsun merhabalar…

Yaşam koşulları arasında önümüzde gerek ülke sorunu olsun gerek işçiye dair kararlarda olsun bunların üstesinden gelebiliyorsak birlik beraberliğimiz olan gücümüz örgütlenmekten geliyor. Sabah saatlerinde köşede bekliyorsan sen işçisin, akşam saatlerinde çarşı kalabalık ve herkes evin yoluna düşmüşken sen işçisin, vardiya sonunda son hazırlıklarını yapıp çıkışı beklerken sen işçisin. İşçilik zaman içersinde evlilik veya bekarlık olarak konuya bakılmaksızın çalışmak gerekiyor çünkü insanca yaşam için her türlü işçiliğe kendini adayabiliyorsun. Diploma usulü ne okuyorsun ne iş yapıyorsun. Hayat veya koşullar veya gerek ülkeyi yönetenler her kim sistem seni bu duruma düşürdüyse. Tekrar bir düşün arkadaş yarınına, çocuğuna, ailene, ülkene, ekmeğine, emeğine ve diğer işçi arkadaşına sahip çıkmanın yolunu. Ancak örgütlendiğin mücadele sonunda kavgadan zaferle çıkabilirsin. Sen ki işçisin ve sen ki emekçisin bu durumda ne kendini basit gör ne de seni basit görmelerini sağla. Hep birlikte olalım gerek fabrikalarda güncel durum olsun gerek işçiye dair kararlarda olsun, fabrika fabrika işçi sınıfı çatısı altında örgütlenerek kavgamıza geleceğimize birbirimize sahip çıkalım. Bunu başarabiliriz. Bizlerin buna inandığımız gibi sermaye güçleri de bunu fark ederek işçiye yönelik her tehdidi sunup işçinin iradesini kırmaya çalışıyorlar. Gerek kendi güçleriyle gerek hükümetin gücüyle. Bizler işçi sınıfı olarak; amacımız ülkeye zarar vermek veya teröristlik yapmak değil. Bizim amacımız ülkeye ve işçiye sahip çıkmak. Ekmeğine, geleceğine ve hürriyetine sahip çıkmak. Bunu başarmamızın tek yolu da hiçbir siyasi görüş düşünmeden, memleket sorgulamadan, dil, din, ırk ayrımı yapmadan inandığımız onurlu mücadelelerimizde işçi sınıfı birliğiyle örgütlü olarak kazanımlar elde ederek başarabiliriz. Evet biz inandık ve inanmaya devam edeceğiz. Her ne durum olursa olsun pes etmek yok mücadeleye devam her şeye rağmen her şeye karşı daima işçi iradesini ortaya koyarak mücadelesinden vazgeçmeyecek. Bugün olmazsa yarın, yarın olmazsa elbet bir gün beraber başaracağız kazanacağız. Emperyalizmin oyunlarını bozup kapitalizm duvarını yıkıp daha güzel günler göreceğiz güneşli günler göreceğiz hep birlikte örgütlü bir şekilde başaracağız… Güzel günler yakında…

Gebze Çayırova Boru’dan bir işçi

 

Migros'ta mobing yapılıyor!

Aralık ayında Migros Bursa bölge deposunda gasp edilen hakları için depo yönetimine sözlü olarak dört arkadaşımız sıkıntılarını dile getirdi. Şubat'ta  Migros Bursa bölge depo taşeronu MBM taşımacılık adlı taşeron firmanın patronu tarafından sizi işten kovuyorum, gidin hakkınızı mahkemede arayın denilerek işten çıkartıldılar. Bunun üzerine depoda kalan diğer personellere ise sudan sebepler ile tutanaklar tutulup baskı ve yıldırma politikaları uygulamaya başladılar. Diğer taraftan depo müdürü ve bölüm sorumluları işçiyi sindirmek haklarını aradıkları için baskı yapmaya devam etti. Burada ki tek sıkıntı işçinin birlik olmaması ve devletin taşerona izin vermesidir. Eğer taşeronluk kaldırılsa bugün Migros mağazasındaki işçi ile depodaki işçi aynı olur tabi ki bu Migros gibi firmaların işine gelmez çünkü baskı yapamaz. Migros gibi firmaların taşeron kullanma sebeplerinden birisi sendikalaşmayı önlemek bir diğeri ise işçiye kolaylıkla baskı yapıp, işten kolaylıkla sıyrılmaktır. Öte yandan Migros bunları yaparken göz önünde bulundurmadığı şey ise iş hukuka gittiğinde bu zamana kadar gasp ettikleri haklarımız, erken çıkış adı altındaki haklarımız ve SGK ücretlerimiz maliye ve vergi dairesi tarafından incelemeye alınacak olan şirket defterlerini unutuyorlar. Bu işten Migros ne kaybeder bilmem ama Bursa bölge depo yönetimi çok şey kaybedecektir. Bu yüzden Migros işçileri olarak taşerona hayır diyoruz.

Bursa Migros'tan bir depo işçisi

 

Yılgınlık yok mücadeleye devam!

Cargill direnişçisi işçiler olarak ülkemizin neresinde olursa olsun hakları için mücadele eden, mücadele etmek için niyet eden tüm sınıf kardeşlerimize selam olsun. Herkes bilir ki sendikalaşma ne kadar yasal bir haksa işverene göre de işçinin tüm haklarını verip işine son vermekte yasal olabilir. Bu işçilerin direnemez olduğunu göstermez. Aksine daha hırsla mücadeleye tutunma hissi yaratır. Şu günlerde işçilerde mücadeleyi seçme yanı ağır basmaktadır. Birde direnişlerin kazanımla sonuçlandığını gördükçe işçi sınıfı dahada güçlenmekte gücünün farkına varmaktadır. Cargill işçileri olarak bu düşünceyle mücadelemize devam ediyoruz. Her ne olursa olsun eninde sonunda kazanan biz olacağız!

Bursa’dan Cargill işçileri

 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Mart 2020 tarihli 126. sayısında yayınlanmıştır.