Fabrikalardan Haberler

Gerçek Gazetesi'nin her ay düzenli olarak yayınladığı "Fabrikalardan Haberler" köşesi Ocak ayında da Manisa'dan Tuzla'ya kadar önemli işçi merkezlerinden haberlerle dolu.

 

Bir yerden başlamalı ve ayağa kalkmalıyız

Merhaba işçi arkadaşlarım. Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde yaklaşık 140 işçinin üretim yaptığı bir fabrikada çalışıyorum. Fabrikalar bizim yaşam şartlarımızı oldukça zorladığı için biraz olsun kadın işçilerin yaşadığı sorunları anlatabilmek, belki de çarkı bozuk sistemden bir kurtuluş kıvılcımı yakalayabilmek adına yazmak istedim. Ben günde 8 saat (2 saatte serviste toplam 10 saat) haftanın 6 günü çalışan bir anneyim. Manisa’nın hemen hemen her fabrikasında olduğu gibi benim çalıştığım fabrika da 24 saat üretim yapmakta. Yani 3 vardiya sistemiyle çalıştırılıyorum. Maaşımız malum asgari ücret. 30 yıllık eski bir binada ikamet etmemize rağmen ev kiramız maaşımızın yarısı. Fabrikada kreş olmaması, hoş kreş olan nadir fabrikaların da saatleri çalışan annelere göre ayarlanmaması ve tek başına eşimin maaşıyla geçinmenin de mümkün olmaması sebebiyle evlatlarımı köyde yaşayan kendi anneme bıraktım. Ayda bir ziyaretlerine gidebiliyoruz. Geçinebilmek için çocuklarımızı ayda bir kez görebiliyoruz. Çalıştığım fabrikada ısıtma sistemi olmadığı için titreyerek çalışıyorum. Birçok işçi arkadaş fabrikaya elektrikli soba getirerek ısınmaya çalışıyor. Buna rağmen sürekli iş yetiştirme telaşıyla oldukça yoğun bir tempoyla 8 saat boyunca koşuşturuyoruz. Evlatlarımın geleceğini düşünerek borçlanarak da olsa en azından bir ev hayalim var. Fabrikadan sürekli işçi çıkartılmasından dolayı risk edemiyorum. Bütün bu sıkıntıları sorgularken bir çıkış yolu olmalı. Tüm bu sıkıntılardan kurtuluşun tek yolu işçilerin bir araya gelmeleri. Her gün servisim sendikalı fabrikaların önünden geçiyor. Duraklarda sendikalı işçilerin söylemlerini işitiyorum bazen. Yüzlerinde bir gurur, bir dik duruş. Fabrikadaki kendim gibi çalışan anneleri düşünüyorum. Hatta bazen sendikalı işçileri örnek göstererek sohbetler açıyorum. Hepsinin gözlerinde aynı korku. Ya 1 ay işsiz kalırsak. Bir yol olmalı. Bir kurtuluş yolu. Artık işçi annelerin evlatlarının yüzüne bakarken yürekleri kahırla, karamsarlıkla dolmamalı. Bir yerden başlamalı ve ayağa kalkmalıyız.

Manisa’da plastik fabrikasından bir kadın işçi

Sendikaya üye ol, sahip çık, denetle!

Merhaba işçi kardeşlerim. Ben Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan rüzgar gülü kanadı üreten Telateks fabrikasından işten çıkarılmış bir işçiyim. Ben Telateks’e bundan yaklaşık 6 ay önce işe girdim. Yıllardır sendikasız fabrikalarda sendika örgütlemeye çalışırken bir anda DİSK Tekstil Sendikası’nın örgütlü olduğu bir fabrikaya girince mutlu oldum. DİSK Tekstil Telateks’te çoğunluğu örgütledikten sonra geçtiğimiz sene işverenle toplu iş sözleşmesi imzalamış. Ancak işe girdikten sonra anladım ki fabrikada çalışan işçiler sendikalı oldukları halde birçok konuda sorun yaşıyorlardı. İşe yeni giren arkadaşlarımızdan birçoğu yasal işe iade davasının açılması süresi olan 6 aydan önce işten çıkarılıyordu. Dinlenme alanları çok kötüydü. Kötü hava koşullarında dinlenme alanları kullanılamıyordu. Benim gibi işe yeni giren işçiler ilk 6 ay fabrikada çalışan işçilerin geri kalanından farklı olarak asgari ücret alıyorduk. Bu gibi şeylerin düzeltilmesi için ilk önce sendika temsilcileri ile görüştüm. İşveren temsilcileri ile yapılan görüşmelerin ardından işten çıkartmalar hariç diğer konulara çözüm getirildi. Bir süre sonra sendika çalışmasını daha iyi yapabilmek için sendika temsilcilerinin içinde olduğu bir fabrika komitesi kurduk. Fabrika komitesi çalışmaya başladıktan sonra işyerinde sendikalı işçi sayısı artmaya başladı. Ancak bir süre sonra postabaşı, amirler ve müdürlerin bana karşı olan davranışları sertleşmeye başladı. Anladım ki işten çıkarılacaktım. Ancak biz daha kendi aramızda konuşmadan insan kaynaklarına çağırılarak gerçekliği olmayan sebepler nedeniyle işten çıkarıldım. İşten çıkarıldıktan sonra fabrikadaki arkadaşlarımla vedalaşmama bile izin verilmeden, servis aracına binmem engellenerek başka bir araçla eve gönderildim. İşten çıkarıldığımda 6 aylık yasal sürenin dolmasına sadece 1 hafta kalmıştı. İşten çıkarılmamın ardından komite ile yaptığımız toplantıda alkışlı protestoyla başlayacak eylemler yapmaya, eğer bu arada ben işe geri alınmazsam iş bırakmaya kadar giden bir mücadele kararı aldık. Ancak fabrikamızda örgütlü olan sendikanın bürokratları ilk başta yanımıza bile gelmeyerek daha sonra ise temsilciler üzerinden yaptıkları ile mücadelenin önüne geçtiler. Ancak işçilerin yoğun olarak mücadeleye sahip çıkmalarından dolayı temsilciler yapılacak eylemler öncesi insan kaynakları ile görüşme yapmaya gittiklerinde hukuksuz sebepleri de bahane ederek eylem yapılmayacağını söylediler.

Benim bir işçi olarak bu süreçten çıkardığım sizlerle paylaşmak istediğim dersler var: Bunlardan birincisi hangi fabrikada çalışırsak çalışalım kesinlikle sendikalı olmalıyız. İkincisi sadece sendikaya üye olmakla kalmayıp sendikayı biz çalıştırmalıyız. Üçüncü ve son olarak sendikanın yöneticileri kim olursa olsun sendikayı her an denetlemeli ve ne yaptığını öğrenmeliyiz.

Yaşadıklarım her ne olursa olsun ben bir an bile örgütlü olmaktan vazgeçmeyeceğim. Şimdi iş aramaya başladım. Özellikle yeniden sendikasız bir fabrikaya girerek orayı sendikalı yapmak ve haklarım için mücadele etmeye devam edeceğim.

Manisa Telateks’ten işten çıkarılan bir işçi

Düzensizliğe karşı örgütlenelim

İstanbul Tuzla Aydınlı Deri Sanayi Bölgesi’nde bulunan Isıdem fabrikasında çalışmaktayım. Yaklaşık yüz kişinin çalıştığı fabrikada bir yıldan beri kriz bahanesiyle aylıklarımız tek seferde değil yarım yarım yatırılıyor. Havalandırma borusu yapan fabrikada ironik bir şekilde çalışma ortamımız çok havasız ve tozlu. Bu da yetmezmiş gibi özellikle kış aylarında fabrikanın içi çok soğuk. Yemeklerimiz hiç de yenilecek gibi değil. Geçen hafta yine kriz bahanesiyle 10 mesai arkadaşımızı işten çıkardılar. Patronlar kâr elde ederken bizimle paylaşmıyor ancak kendi plansızlıkları yüzünden zarar ettiklerinde bizim üzerimizden maliyet hesabı yapıyor. Kârını paylaşmıyorsan zararını neden paylaşalım? Ancak çevremizdeki başka fabrikalarda da durum farklı değil. O yüzden bu düzene dur deme vakti geldi de geçiyor bile. Örgütlenmeliyiz!

İstanbul Tuzla Isıdem fabrikasından bir işçi

Bu yazılar Gerçek Gazetesi'nin Ocak 2017 tarihli 87. sayısında yayınlanmıştır.