Entil, Hapalki ve Tarkon’da çözüm: İşçi denetiminde kamulaştırma!

Eskişehir’de faaliyet yürüten Zeytinoğlu Holding’in sahibi olduğu Entil Endüstri, Hapalki Döküm ve Tarkon Makine fabrikalarında çalışan yaklaşık 400 işçi dört aydır maaşlarını alamıyor. Eylül ayında üretimin tamamen durduğu işletmelerden ücretlerin aksaması nedeniyle daha önce ayrılan işçilere ise tazminatları ödenmiyor.

Bu fabrikalarda örgütlü olan Birleşik Metal-İş Sendikası geçtiğimiz günlerde bakanlara, milletvekillerine ve çeşitli siyasi partilerin il başkanlarına gönderdiği bir mektupla konuyu gündeme getirirken açıkladığı eylem programıyla işçilerin yaşadığı mağduriyeti protesto edeceğini kamuoyuna duyurdu. Mektupla, 2009 yılında yönetimine TMSF tarafından el konulan ve Haziran ayında tekrar sahiplerine iade edilen fabrikaların yönetsel hatalar ve yanlış yatırımlar sonucunda büyük bir borç yüküyle karşı karşıya kaldığı, bu durumdan dolayı fabrikaların Eylül ayından itibaren üretimi durdurduğu anlatılırken, şirketlerin tekrar çalışır ve üretir hale gelebilmesi için en büyük alacaklılar olan TMSF’ye ve Halkbank’a olan borçlarının ertelenmesi ve yeniden yapılandırılması talep ediliyor.

Patron kurtulunca işçi de kurtulmuyor

Birleşik Metal-İş Sendikası yaptığı bu açıklamayla işçilerin işsiz kalmalarına engel olmanın ve birikmiş alacaklarını almalarının tek yolunun şirketin faaliyetlerine devam edebilmesi olduğunu savunuyor. Muhtemelen bunu gerçekçilik namına yapıyor. Bu sebeple patronların taleplerini adeta işçilerin talepleriymiş gibi sunmaktan çekinmiyor. 1999 yılında batık bankalar listesine adını Esbank’la yazdıran ve o günden itibaren borçlarını kamuya yüklemeyi alışkanlık haline getirmiş olan bir holdingin, yine kamu tarafından kurtarılıp patronun ihya edilmesini istemenin sınıf sendikacılığıyla bağdaşır bir yanı yoktur. Böyle olması halinde işçilerin mağduriyetlerinin otomatik olarak ortadan kalkacağı sonucuna varmak ise ancak bir akıl tutulmasıyla açıklanabilir.

İşçiler önümüzdeki döneme hazırlanmalı

Türkiye kapitalizminin uzun süredir büyüme adı altında biriktirdiği borçlar artık çevrilemez duruma gelmiştir. Yıllardır emekçilerin sırtından kazandıkları büyük servetleri bir kenara yığan patronlar, borç yapılandırma kuyruğunda bekliyorlar. Hileli iflaslar emekçilerin haklarının üzerine yatmanın bir yöntemi olarak kullanılıyor.

Ekonomik krizin giderek derinleştiği ortamda yüzlerce işletme Entil Endüstri, Hapalki Döküm ve Tarkon Makine’de olduğu gibi kapanma tehdidiyle karşı karşıya kalacaktır. Hazırlıklı olmalıyız. Ya patronlar o güne kadar kazandıklarını yanına alıp çekip gidecek ve bizler hakkımız olanı alamayıp bir de üzerine işsiz kalacağız ya da krizin bedelini ödemeyi reddedecek, krize karşı patronların değil, işçinin çözümünü hayata geçireceğiz.

İşçinin çözümü ise batık durumdaki şirketleri yine işçiden emekçiden kesilen vergilerle kurtarmak, patronu tekrar zengin etmek değil, bu iş yerlerini bedelsiz olarak kamulaştırmak ve sonrasındaki üretim sürecini tümüyle işçi denetimi altında devam ettirmektir. Yani patronlara “Siz yapamıyorsanız, biz yaparız!” demektir. Önümüzdeki dönemde açlıkla, işsizlikle, hak kayıplarıyla bu krizin bedelini ödemek istemiyorsak işçiler, emekçiler olarak birlik olmalı, birleşik bir işçi cephesi altında örgütlenmeli, mücadeleyi yükseltmeliyiz.  

Bu yazı Gerçek gazetesinin Ekim 2019 tarihli 121. sayısında yayınlanmıştır.