CPS işçileri grev okulundan geçti, sözleşmeyi aldı! Mücadeleye devam!

CPS işçileri grev okulundan geçti, sözleşmeyi aldı! Mücadeleye devam!

Deri ve Tekstil İşçileri Sendikası’nda (Deriteks) örgütlü CPS Otomotiv işçileri 28 Ağustos’ta greve çıkmışlardı. 4 gün boyunca tam katılım ve disiplinle süren grev 1 Eylül günü toplu sözleşmenin imzalanmasıyla sonuçlandı. Ocak 2020’den beri sözleşme bekleyen işçiler, patrondan gelen yüzde 5 ücret zammı teklifine karşı, yüzde 25 zam talep etmişti. Ancak burada zam oranından daha önemli olan patron tarafının sendikayı ve dolayısıyla da işçilerin örgütlülüğünü hiçe sayan tutumuydu. Zira yüzde 5’lik zam önerisinin tartışılacak, müzakere edilecek bir tarafı olamazdı.

CPS işçisi ne kazandıysa birlik ve mücadele ile kazanmıştır

İşçiler fabrika içerisindeki örgütlülüklerini sağladılar ve “yüzde beşi al başına çal, biz bu grevden geri dönmeyeceğiz” sloganları ile mücadelelerine başladılar. İşçiler coşku ile geçen dört grev günü boyunca sınıf kardeşliğinin güzel bir örneğini yaşadılar ve sınıf bilincini daha da yükselttiler. Grevin başarısızlıkla sonuçlanacağını düşünen, bu yüzden de kabul edilmeyeceğini bildiği bir zammı öneren patron, işçilerin örgütlü ve kararlı duruşu karşısında masaya oturmak zorunda kaldı.

Patron temsilcilerinin grevin dördüncü gününde bir görüşme talep etmesi üzerine, sendika yöneticileri ve işçi temsilcileri sabah saat 11.30’da masaya oturdular. Grev alanında beklemekte olan CPS işçileri, akşamüstü baş temsilcilerinden gelen mesaj ile henüz oranların netleşmediğini öğrendiklerinde “sabaha kadar buradayız” diyerek kararlılıklarını devam ettirdiler. Saatler süren görüşmeden dönen sendika yöneticileri yeni gelen teklifte yüzde 16 oranında bir ücret zammı teklifi olduğunu, aile yardımında artış yapılacağını ve başka sosyal haklardaki iyileşmeleri, yılbaşından itibaren geriye dönük olarak farkların ödeneceğini anlattılar. Tabii ki her sözleşme sürecinde, sözleşmenin yürürlülük tarihinden imzalandığı güne kadar geçen süre zarfında sözleşme maddeleri dolayısıyla oluşan farklar ödenir. Yani geriye dönük ödemelerle işçiler sene başından itibaren zamlı ücret almış olurlar. Sendikacıların bunu sözleşmenin bir kazanımı olarak göstermemeleri gerekir bu patronun uymak zorunda olduğu yerleşik ve hukuki bir uygulamadır.  

Sonuçta İşçiler patronun yüzde 5 sefalet teklifine karşı attıkları sloganların hakkını, eylemleriyle vermiş ve böylece patron, yüzde 16 zam ile birçok sosyal haklarda artış yapmak zorunda kalmıştır. Hiç şüphe yok ki bu artışlar sendika ve işçilerin grev günlerinde gösterdikleri birlik ve disiplinin ürünüdür.

Baskılar ve yasaklar sınıf mücadelesi ile yok olur

Grev, Deriteks yönetiminin görüşmede oluşturulan taslağa imza atması ile bitmiştir. Elbette ki işçiler patronu belirli bir noktaya getirmiştir ancak varılan yerin de işçiler açısından tatmin edici olmaması anlaşılır bir durumdur. İşçilerin, grevin daha fazla sürmesi durumunda patronun masaya daha büyük bir artışla geleceğine ve greve devam etmek gerektiğine dair düşüncelerini olumlu görmek gerekir.  İşçi sınıfının örgütlü gücünün diğer kazanım örneklerine bakacak olursak, yine aynı bölgede bulunan ve Birleşik Metal-İş sendikasında örgütlü olan HT Solar fabrikası işçileri, Mart ayında yüzde 22 ücret zammı oranı ve her ay bir saatlik eğitim hakkı gibi kazanımının da olduğu bir sözleşme imzalamıştır. Bu sözleşme daha sonra metal sektöründe imzalanan sözleşmeler için bir çıta olmuştur. Elbette ki sektörler arasında farklar olabilir, her fabrikanın kendi özel koşulları vardır. Ancak grev sürecinde CPS işçisinin diğer sektörlerdeki işçilerle bütünleşmesi, özellikle de Serbest Bölge içindeki fabrikaların desteğinin alınması ve hem moralin hem de pazarlık gücünün yükseltilmesi mutlaka sonuca olumlu etki ederdi. 

Bu süreçte grevin yasaklanması olasılığının bir tehdit faktörü olarak tartışılması ise yanlıştır. Öncelikle işçiler grev yasakları konusunda grev süreci başlamadan bilgilendirilmelidir. MESS sürecinde Gebze şubesinde yapıldığı gibi olası bir yasağa karşı alınacak tutum önceden eğitimlerde işlenmelidir. İşçi sınıfının Kavellerden gelen fiili mücadele geleneği işçilere anlatılmalıdır. Tüm bunlara ek olarak Anayasa Mahkemesi’nin 2015 MESS grevinin yasaklanmasının hukuka aykırı olduğunu tescilleyen ve hükümeti Birleşik Metal-İş sendikasına tazminat ödemeye mahkûm eden kararları konusunda işçiler bilgilendirilmelidir. Böyle bir durumda patronun “grev yasaklanır ve yüksek hakemin kararına razı olursunuz” şeklindeki boş tehditleri rahatlıkla savuşturulabilirdi.

Ayrıca sermayenin istibdadın sopasını göstererek her daim işçi sınıfına yükselttiği tehditler ve baskılar işçi sınıfının örgütlü gücü için frenleyici bir gerekçe değil, mücadeleyi daha da yükseltmek için bir sebep olarak görülmelidir.

CPS işçisi grev okulunun dersleriyle yeni mücadelelerde daha güçlü olacaktır

CPS işçilerinin bir çoğu ilk defa bir grev deneyimi yaşamıştır. CPS işçisinin greve devam etmesi belki daha büyük kazanımları beraberinde getirebilir ve tüm işçiler adına daha iyi bir örnek yaratılabilirdi. Ancak her şeyden önemlisi CPS işçisi bir grev okulundan geçmiş, sınıf mücadelesinin işçileri kazanıma götürebileceğini bilincine kazımıştır. Bu açıdan yüzde kaç zam alındığına değil mücadelenin sürekliliğine ve sınıf bilincinin yükseltilmesinde bu grev okulunun hakkını vermeye odaklanmak daha doğru olacaktır. CPS işçileri bu bilinçle, birliklerini korumalı, örgütlenmelerini güçlendirmeli, Deriteks Sendikası’na sahip çıkmaya devam etmeli ve gelecek mücadelelere hazırlanmalıdır. Tüm bunlar için CPS grevi güçlü bir zemin oluşturmuştur.

Gelecek dönemlerde patronun saldırılarına karşı daha güçlü cevap vermek ve daha güçlü kazanımlar elde etmek için CPS işçisi sendikasına sahip çıkmalı, denetlemeli ve mücadeleyi sürekli hale getirmelidir.

Sözleşme hakkımız, grev silahımız!

Sendikaya üye ol! Sahip çık! Denetle!

Yaşasın sınıf mücadelemiz!