Birleşik Metal-İş 20. Genel Kurulu: Metal işçileri MESS’i ezmeye kararlı

Birleşik Metal-İş 20. Genel Kurulu: Metal işçileri MESS’i ezmeye kararlı

Birleşik Metal-İş 20. Genel Kurulu metal işkolunda MESS sözleşmelerinin uyuşmazlıkla sonuçlandığı ve sürecin adım adım greve doğru gittiği son derece kritik bir zamanda toplandı. Bu kongre, fabrikalardan gelen ve şube kongreleri tarafından seçilmiş delegelerle MESS’e ve sermaye iktidarına karşı mücadele azim ve kararlılığının gösterilmesi açısından son derece önemli bir platformdu. Birleşik Metal-İş Genel Kurulu aynı zamanda çetin mücadelelere hazırlanmak için safların taze, canlı ve direngen, öncü ve mücadeleci işçilerle güçlendirilmesi için de iyi bir fırsat sunuyordu.

MESS’e karşı öfke ve mücadele azmi yükseliyor

Delegelerin büyük çoğunluğu MESS’e karşı öfkeli, mücadeleyi yükseltmek için istekliydi. Bu öfke ve istek her seferinde sloganların coşkusuna yansımaktaydı. Birleşik Metal-İş Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu’nun açılış konuşması bu anlamda son derece önemliydi. Adnan Serdaroğlu’nun konuşması esas olarak kapitalist sömürü düzeninin eleştirisine ayrılmıştı. Sık sık iktidarın işçi düşmanı uygulamalarını mahkûm eden ve AKP’nin baskıcı yönetimine karşı temel hak ve özgürlüklerin savunulmasına vurgu yapan ve Gezi’ye sahip çıkan bu konuşma, ekmek mücadelesi gibi hürriyet mücadelesinde de işçi sınıfının öncü rolünü göstermesi açısından son derece anlamlıydı. Ancak günün esas konusu olan MESS sözleşmeleri açısından bakıldığında, Serdaroğlu’nun Gebze şube kongresinde yaptığı gibi “grev yasaklarını tanımamaya” ve metal işçisini greve hazırlamaya ağırlık veren bir konuşma yapması salonda bir temsilcisiyle bulunan MESS’e yönelik çok daha güçlü bir mesaj olurdu. Metal işçisinin beklentilerini ve ruh durumunu daha iyi yansıtırdı.

Bununla birlikte metal işçilerinin coşku ve isteği, açılış bölümünün sabahtan akşam beşe kadar sürecek biçimde aşırı uzun tutulmasına rağmen azalmadı. Konuklara ayrılan bölümde en son konuşmalardan birini yapan Devrimci İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Levent Dölek’in, sermayenin iktidarına karşı genel greve çağıran, MESS’in dayatmalarına “işgal, grev, direnişle” cevap vermeyi savunan konuşması bu yüzden coşkulu bir karşılık buldu ve sloganlarla karşılandı.

Canlılık ve coşku fabrikalardan yükseliyor

Birleşik Metal-İş bu canlılığı sadece genel kurul salonunda değil genel kurula hazırlık sürecinde ve şube kongrelerinde de yaşamıştı. Birleşik Metal’in en büyük şubelerinden biri olan ve MESS sürecinde en çok fabrikayı bünyesinde barındıran Gebze şubesi ile metal işkolunun kalbi niteliğindeki Bursa şubesi genel kurul sürecine değişim rüzgârlarıyla gelmişti. Özellikle Gebze şubesinde 2015 yılında MESS’le yarım kalmış hesaplaşmayı tamamlamaya kararlı, MESS’in dayatmalarına “işgal, grev, direniş” ile cevap vermeye hazırlanan genç bir işçi kuşağı görevi devralmıştı. Gebze’deki bu değişimin bu yeni ekibi uzlaşmaz ve sert olarak gören patronları ciddi şekilde rahatsız etmiş olduğu da biliniyor. Türk Metal’in kalesi olan ve 2015’te sarı sendikaya karşı isyanın ve fiili metal grevlerinin kalbini oluşturan Bursa’da Birleşik Metal’in güçlü bir örgütlenme iradesiyle tazelenmesi de son derece önemliydi. Kocaeli, Anadolu, Mersin, İzmir şubeleri de genel kurula bir dizi direniş ve mücadeleden geçerek gelmişlerdi.    

Genel kurul sonuçları tabandaki canlılığı yansıtmadı

Ancak tüm bu canlılık ve umutvar gelişmeler genel kurul sonuçlarına aynı şekilde yansımadı. Geçen dönem görev yapan Genel Merkez yönetimi hiçbir değişiklik olmadan genel kurulun önüne tek liste halinde getiriliyor ve tabandan yükselen iradeyi görmezden gelen bir tutum ortaya çıkıyordu. Nitekim genel kurulun ilk gününde açılış kısmının sona ermesiyle birlikte salonun kürsüye göre sol tarafında oturan ve genel kurulun en coşkulu gruplarından birini oluşturan Gebze şubesi delegeleri bu sebeplerle salonu toplu olarak terk ettiler. Herhangi bir konuşma ya da açıklama yapmadılar. Yaklaşan mücadele süreci içerisinde tepkilerini ağır başlı şekilde ortaya koymak için, karşılıklı konuşma ve tartışmalarla sürecin tırmanmasını istemedikleri için bu yolu tercih ettiklerini biliyoruz. Ancak bu tutumları onlar olmadan devam eden genel kurulda, kendilerine yönelik yönetimde yer verilmediği için tepki gösterdiklerine dair eleştiriler yapılmasına mani olmadı. Gebze şubesi bu şekilde, genel merkez yönetimi ile ilgili herhangi bir yer talepleri olmadığını söyleyemediği gibi mücadele anlayışındaki farklılıklarını ve önerilerini de genel kuruluna anlatamamış oldu. 263 delegenin olduğu kongrede yeni yönetimin sadece 185 oy alarak seçilmesi bir şeylerin değişmesi gerektiğine dair verilen bir mesaj olarak kayıtlara geçti. Bu açıdan bakıldığında bir eksiklikten bahsedilebilir, genel kurul sürecinin metal işçilerine gerekli mesajı vermek için yeterince iyi değerlendirilemediği düşünülebilir.

Gelecek mücadele alanlarında şekillenecek

Ancak bu eksiklik bir yönüyle de Selçuk Çifci önderliğindeki bu ekibin artısını oluşturuyor. Çünkü Gebze şubesi tabandan yükselen ve fabrikalardaki mücadelelere odaklanan bir tarzı benimsiyor. Önümüzdeki dönemde de iddialarını genel kurul salonlarındaki konuşmalardan ve tartışmalardan ziyade fabrikalardaki mücadelelerde ortaya koymayı tercih ediyor. Genel Kurulun ardından açıklanan ilk kararda “mesai eylemlerine ara verilmesi”nin bulunması, buna Gebze’deki fabrikaların “eylemler ara verilmeden devam edecektir” şeklinde bir irade göstermesi bu tarzın bir örneği olarak yorumlanabilir.  Genel Kurulun bu tatsız deneyimi MESS’e karşı mücadele için alanlara inildiğinde sınıf mücadelesinin sıcaklığı içinde pekâlâ unutulabilir ve geride bırakılabilir. Bu anlamda 30 Aralık günü MESS’in önünde yapılan eylemde gösterilen birlik ve mücadele ruhu bir örnektir. Eğer bu yolda yürünecekse geçmişin tecrübelerini bir sonraki döneme taşıma iddiasıyla yeniden görev alan yönetimin mutlaka tabandaki mücadeleci anlayışa yer açması ve tecrübesini bu anlayışla birleştirmesi gerekli. Bu olmaz ise metal işçisi mutlaka kendi yolunu kendi açacaktır. Bunun için beklemeden tüm MESS fabrikalarında işyeri komitelerini hızla grev komitelerine dönüştürmek ve eylemli hazırlık sürecini hızlandırmak atılacak ilk adımlardan biri olacaktır. Değişimi sağlayacak irade ve MESS’i ezecek kudret fabrikalarda mevzilenmekte olan sınıf mücadeleci işçilerde fazlasıyla mevcuttur.