Başyazı: Sendikasızlaştırma yasasına karşı İkinci Saraçhane Mitingi

Birinci Saraçhane Mitingi’nin sloganları şunlardı: “Şartsız grev istiyoruz!”, “Lütuf değil hak istiyoruz!”, “Grevsiz sendika silahsız askere benzer!” “Grevi suç sayan zihniyet suçludur!”. Bugün bu sloganlar temelinde yüz binlerce işçiyi Saraçhane’ye taşıyalım, yeter. Yapabiliriz, yapmalıyız! Gerisi gelecektir.

Sendikalar ve Toplu İş İlişkileri Kanunu (TİİK) Ekim ayı içinde mecliste kabul edildi. Bu yasa, açıkça sendikasızlaştırma yasasıdır. Milyonlarca işçinin sendikalaşmasının önünü kapatıyor. Sendikaların çoğunluğunun toplu sözleşme yetkisini dahi yitirmesine yol açacaktır. Birçok sektörde grev hakkını yasaklıyor. Bununla yetinmiyor, “erteleme” adı altında Bakanlar Kurulu’na grevleri yasaklama yetkisi veriyor.

 

Öyleyse, Türkiye işçi sınıfı toplu sözleşme ve grev haklarını, hatta sendikalaşma olanaklarını büyük ölçüde yitirmiş bulunmaktadır. Bunlar kâğıt üstünde vardır, ama pratikte yoktur. İşçi sınıfının durumu, grevli, toplu sözleşmeli sendikalaşma hakkının ilk kazanıldığı 1963 yılının gerisine düşmüş bulunuyor! Türkiye’de kişi başına gelir 1963’e göre karşılaştırılmaz derecede daha yüksek. Ama biz işçi sınıfı olarak haklarımız bakımından yarım yüzyıl geriye gittik!

O zaman sınıf olarak bu hakları kazanmak için yarım yüzyıl önce yaptıklarımızın gerisine düşmemeliyiz. 1961 Anayasası işçi sınıfına ilk kez grev hakkını tanıyordu. Ama İnönü hükümetinin Kasım ayında açıklanan programında bu hakkın yasayla düzenlenmesi konusunda en ufak bir vaat yoktu. Türk-İş’e bağlı İstanbul İşçi Sendikaları Birliği o dönemde işçi sınıfının en ileri kesimlerini temsil ediyordu. Türkiye İşçi Partisi’ni kuranlar bu birliğin yöneticileriydi. Birlik 31 Aralık 1961’de 100 bin işçinin katılımıyla İstanbul’da tarihe geçen Saraçhane Mitingi’ni düzenledi. Bu miting, 1962’den itibaren başta “Açların Yürüyüşü” (1962) ve Kavel grevi (1963) olmak üzere Türkiye işçi sınıfının önemli eylemlerinin yolunu açtı. Grevli, toplu sözleşmeli sendikalaşma hakkının yasalaşmasını sağladı.

Bugün işçi hareketinin yine benzeri bir atılıma ihtiyacı var. Sendikal hareketin ileri kesimleri, Türk-İş yönetimine en ufak bir güven duymaksızın, ama Türk-İş’in, hatta Hak-İş’in tabanını, mümkünse sendikalarını kazanmaya çabalayan bir tavır içinde, Saraçhane Mitingi’nin yıldönümünde, yarım yüzyıl sonra aynı yerde İkinci Saraçhane Mitingi’ni düzenlemeli. Büyük bir ekonomik kriz geliyor. İşçi sınıfı için ayağa kalkmak hayat memat meselesidir.

Birinci Saraçhane Mitingi’nin sloganları şunlardı: “Şartsız grev istiyoruz!”, “Lütuf değil hak istiyoruz!”, “Grevsiz sendika silahsız askere benzer!” “Grevi suç sayan zihniyet suçludur!”. Bugün bu sloganlar temelinde yüz binlerce işçiyi Saraçhane’ye taşıyalım, yeter. Yapabiliriz, yapmalıyız! Gerisi gelecektir.

 

Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Kasım 2012 tarihli 37. sayısında yayınlanmıştır.