Başyazı: Sistem tartışmasına işçi sınıfının cevabı: Tadilat değil devrim!

Sistem tartışmasına işçi sınıfının cevabı: Tadilat değil devrim!

Yerel seçimlerin ardından bir sistem tartışmasıdır sürüp gidiyor. 24 Haziran 2018 seçimleriyle resmen yürürlüğe giren resmi adıyla Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi, bir yılın ardından pek çok yönden tartışmaya açılmış durumda. Elbette ki bunda en büyük faktör AKP ve MHP’nin 31 Mart yerel seçimlerinin ardından 23 Haziran'da İstanbul'da da aldığı büyük yenilgi.

İktidar cephesi sistemin farklı yönlerini tadilattan geçirmekten bahsediyor. Bu tadilat arayışları, yenilgi sonrasında bir çeşit yaraları sarma ihtiyacı ile iktidar mevzilerini tahkim etmeyi amaçlıyor. “Halkın verdiği mesajı aldılar ve sistemi demokratikleştirecekler” beklentisi içinde olanlar tabii ki hayal görüyor.

Muhalefet cephesi ise tam da seçimler boyunca söylediğimiz gibi istibdadın yedek lastiği rolüne uygun bir şekilde davranıyor. 2017 referandumunun “mühürsüz oyları”, “yeni anayasanın gayrimeşru olduğu iddiaları”, “tek adam rejimi” ve “faşizm” suçlamaları unutulmuş durumda. CHP’si, İyi Partisi, Saadeti birbiri ardına başkanlık sisteminin nasıl düzeltileceğini tartışmaya hazır olduklarını açıklıyor. Bunların parlamenter sisteme dönüş vaatleri dahi yalandır diyorduk. Nitekim CHP başta olmak üzere hepsi Amerikan tipi başkanlık sistemini öneriyorlar.  

Güya bir sistem tartışması adı altında, iktidarı ve muhalefeti ile sermaye partileri başkanlık sistemini tek mümkün idare biçimi olarak halka dayatıyorlar. Çünkü hepsi sermayenin çıkarlarını savunuyor. Sermayenin çıkarları da özellikle ekonomik kriz ortamında yukarıdan aşağı hızlı kararlar alınmasını ve emekçi halkın yönetim üzerindeki denetiminin mümkün olduğu kadar az olmasını gerektiriyor.

Son bir yıl içinde, zincire vurulmuş meclis 600 küsür maddelik kanun yaparken 1800’den fazla madde Cumhurbaşkanı kararnameleriyle hayata geçirildi. Ekonomik kriz ortamında patronlar sınıfı her türlü kredi garantisine, borç ertelemeye ve teşvik uygulamasına en hızlı şekilde kavuşurken emeklilikte yaşa takılanlar, staj ve çıraklık mağdurları, 3600 ek gösterge isteyen kamu çalışanları haklarını alamadan meclisin dönemi kapatıp tatile çıktığına tanık oldular. Yeni dönemde anayasal haklarını kullanarak sendikalı olan ve bu yüzden işten atılan işçilerin davaları yine yıllanıyor. İşçilerin kazandığı mahkeme kararları uygulatılamıyor. Ama Amerikan şirketlerinin patronlarını sarayda ağırlayan Cumhurbaşkanı, onlara ne sorununuz varsa doğrudan bana gelin diyor.

Türkiye, Erdoğan’ın açıkça vaat ettiği gibi bir anonim şirket yönetilir gibi yönetilmektedir ve ilk bir yılda açıkça görülmüştür ki bu sistem bir Cumhurpatronluğu sistemidir. Bu sistem emekçi halka sefaletten başka bir şey getirmemiştir. İstibdadın sopası hakkını arayanların sırtından eksik olmamış, emperyalizmin zincirleri kırılmak bir yana sıkılaştırılmıştır.

Bu sistemin kökten değişmesi esas işçi sınıfı ve emekçi halkın ihtiyacıdır. Ekonomik kriz ve emperyalist savaş tehlikesi altında, her yanıyla çürüyen ve tüm milleti çöküşe sürükleyen bu düzende emekçi halkın ne AKP’nin 2023 vizyonunu ne de CHP’nin 5 yıllık belediye deneyimlerini bekleyecek hali vardır. Mevcut sistemin şu ya da bu yönüyle tamir edilmesine değil, kökten değiştirilmesine ihtiyaç var.

4 yıl sonra zincirli meclise yeni figüranlar göndermeyi, başımıza yeni bir Cumhurpatronu seçmeyi bekleyerek, Batı emperyalizminden demokrasi ve insan hakları dilenerek, istibdadın milliyetçi kışkırtmalarıyla kardeş kavgasına sürüklenerek bir yere varılamaz. Bize işçi sınıfının işgalli, grevli, direnişli seferberliği gerek, emekçi halkın ekmek ve hürriyet şiarıyla meydanları doldurması gerek. Türkiye, emekçi halkın seferberliği ile gecikmeksizin zincirsiz bir Kurucu Meclis aracılığıyla yeniden bir kuruluş sürecine girmek zorundadır. Bu süreçte sermayeyle birlikte hangi ad altında olursa olsun beraber yürünecek tek adım yoktur. Yeni Türkiye sermayeyle birlikte değil, onu yenilgiye uğratarak kurulacaktır. Düzen partilerinin sistem tartışmasının maskesini indiriyoruz. Biz “ya patronların sisteminden yanasın ya emekçi halktan” diyoruz. Biz sömürünün ve istibdadın sistemini çöpe atacağız. Zincirsiz Kurucu Meclis ve bir işçi emekçi hükümeti ile emperyalizmin, sermayenin ve istibdadın zincirlerini kıracağız, ekmek ve hürriyeti kazanacağız!

Bu yazı Gerçek gazetesinin Ağustos 2019 tarihli 119. sayısında yayınlanmıştır.