Sosyalist gençler susmayacak! Gözaltılar serbest bırakılsın!

19 Mart Pazartesi günü Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri lokum dağıtma bahesiyle provokasyon girişiminde bulunan faşist bir gruba izin vermedi.  Bunun üzerine once sosyal medyada AKP’li ve faşist trollerin hedefi oldular. Ardından Burjuva medyasında da hedef tahtasına oturtulan Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri bir dizi polis saldırısıyla karşı karşıya kaldı. 22 Mart sabahı 6 öğrenci ev ve yurt baskınlarıyla polis tarafından gözaltına alındı. Gözaltına alınan 3 öğrenci serbest bırakılırıken, 23 Mart günü bir öğrenci, Erdoğan'ın hedef gösteren konuşmasının ardından da üç öğrenci gözaltına alındı. Gözaltına bulunan 7 öğrenci Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü'nde bekletiliyor.

26 Mart günü 13.00'te üniversite öğrencileri yaşanan süreci Taksim'de bulunan İnsan Hakları Derneği'nde(İHD) gerçekleştirdikleri basın toplatısında protesto etti. ''Sosyalist gençler susmayacak! Gözaltılar serbest bırakılsın!'' diyen öğrenciler basın toplantısında Erdoğan'ın ''Komünist gençlerin okuma hakkını elinden alacağız'' açıklamasına işaret ederek sosyalist öğrencilerin baskılara boyun eğmeyeceğini belirtti.

Basın toplantısında okunan basın açıklamasının tam metni şöyle:

BASINA VE KAMUOYUNA

Muhalif her sesi bastırmak konusunda her türlü algı operasyonu ve baskı aracını kullanan AKP’nin son oyunu Boğaziçi Üniversitesi’nde oynanmaktadır. Bir grup faşistin provokasyonunu fırsat bilen AKP iktidarı, üniversitedeki sol muhalefeti sindirmek için arkadaşlarımızı gözaltına aldı. Herkes bilmelidir ki gözaltındaki yoldaşlarımız sahip oldukları imkanlara rağmen kariyer yapmak, zengin olmak, bozuk düzende mevki kapmak yerine emekçi halkın ve ezilenlerin sesi olmak için mücadele eden yiğit devrimcilerdir.

Üniversiteler her zaman özgür düşüncenin serpildiği; baskılara, sömürüye, savaşa karşı mücadelenin yükseldiği alanlar olmuştur. Bu yönüyle üniversiteler ülkenin devrimci damarlarına kan taşımış ve topluma umut olabilmiştir. AKP rejiminin hazmedemediği gerçek budur.

AKP düzeni o kadar kokuşmuştur ki kendi talan düzenini ancak halkın geri bırakılmışlığından, mahrumiyetinden ve bunlardan doğan cehaletten doğru destekleyebilmektedir. AKP’nin bu acizliği OHAL’i ve türlü türlü zorbalığı zorunlu kılmaktadır. Tek adam rejiminin bekası için ülkeyi savaşsız ve OHAL’siz yönetemedikleri için her türlü muhalefetten korkuyorlar ve bu nedenle de üniversiteleri tehdit ediyorlar.

Bu telaş, bu nefret boşuna değil. Çünkü üniversite gençliği, rejimin bitmek bilmeyen baş belası olmayı sürdürüyor. Bu hafta başından itibaren Ankara ve Boğaziçi başta olmak üzere pek çok üniversitede çok sayıda arkadaşımızın gözaltına alınması bundandır.

Ankara Üniversitesi'nden arkadaşlarımız geçtiğimiz günlerde serbest bırakılırken Boğaziçi Üniversitesine yönelik operasyonlar artarak devam etmekte. Ev ve yurt baskınları yapılırken polis üniversite içinde ders çalışma alanlarında ve okul çevresinde GBT yaparak baskıyı arttırmaya çalışmaktadır. Şu an gözaltında 7 öğrenci bulunuyor. “Komünist gençlerin okuma hakkını elinden alacağız" diyen Erdoğan bilmelidir ki; Sosyalist gençler bu zamana kadar baskılara boyun eğmedi; bundan sonra da eğmeyecektir.

Emirler doğrudan AKP Genel Başkanı Erdoğan’dan gelmektedir. Boğaziçi’ndeki arkadaşlarımız için Erdoğan herkesten önce 'terörist' diyerek adeta hükmü vermiştir. Bu, yargı sürecini siyasi olarak baskı altına alma çabasıdır ve suçtur.

“Okul bahçelerinde terör estirenlere meydanı bırakmayacağız” diyen Erdoğan kamuoyunu yanıltmaktadır, çünkü Boğaziçi’nde herhangi bir kavga ya da şiddet olayı yaşanmamıştır görüntüler ortadadır. Peki aynı Erdoğan üniversitelerde ateşli silahlar, satırlar ve bıçaklarla gezen, sol görüşlü öğrencilere saldıran faşist çeteler için bir şey diyecek midir?

Kitaplar bombalardan tehlikeli olursa, FETÖ’den hocaefendi olursa, ABD’den- NATO’dan dost olursa, IŞİD’liler öfkeli gencler olursa, kafa kesen ÖSO dan Kuvayi milliye olursa, kan banyosu isteyen mafya babaları vatansever olursa, tabiki de bunlara karşı olan devrimci-ilerici gençler, referandumda HAYIR diyen en az yüzde 50 halk da TERÖRİST olur.

Topluma sürekli nefret tohumları ekenler, iktidarlarını kin ve düşmanlık üzerine kuranlar halkların kardeşliği çağrılarını tabi ki susturmak isterler. Onlar etnik, mezhepsel ve kültürel kutuplaşmalar şiddetlensin ki emekçiler, krize sürüklenen ve iyice vahşileşen sömürü düzenine karşı çıkamasın ve birbirlerine düşsün isterler. O yüzden de Kürt sorununda savaş politikasını eleştirenlere hain damgasını vururlar. Oysa kimlerin bu ülkeyi nasıl yağmaladığını, kimlerin halk düşmanı hainler olduğunu tarih iyi yazacak. Bunu kendileri de gayet iyi biliyor ve bu yazgıdan kaçamayacaklar.

Bu gözaltılar ile gençlik mücadelesini bitirebileceğini sananlar büyük bir yanılgının içindedir; “ODTÜ Ayakta”dan tutun da Kayyum Rektör protestolarına kadar gençlik dikta rejimine karşı boyun eğmediğini çoktan göstermiştir. Baskı ve operasyonlarla farklı beklentiler içine giren iktidara ve ortaklarına karşı bir çift sözümüz var: Bu ülkede devrimcilere ve gençliğe yönelik baskılar bugün ortaya çıkmadı, bu bozuk düzen son bulana kadar da ortadan kalkmayacak. Peki, sadece üniversitelerdeki özgürlük ortamını değil bu toplumda yaşayan bütün emekçi kitlelerin hakları ve özgürlüğü için mücadele eden bizler ne zaman sustuk, sindirildik, yıldık? Hiçbir zaman. Öyleyse çabalarınız boşuna. Uydurma gerekçelerle gözaltına aldığınız dostlarımızı, yoldaşlarımızı derhal serbest bırakın! Sosyalistleri terörize edip sindiremezsiniz! Her sömürü-savaş-baskı politikanızın karşısındayız!

Baskı ve operasyonlarla farklı beklentiler içine giren iktidara ve ortaklarına karşı bir çift sözümüz var; kurduğunuz düzenin eli sopalı yiyicileri olabilirsiniz, kendinizi çok kudretli sanabilirsiniz, ama Şeyh Bedreddin’lerden İnce Memed’lere bir direniş tarihi olan bu toprakları susturamazsınız. Soma’da 301 madenci ölüme yollanıyorken, iş cinayetlerinde rekorlar kırılıyorken, bir avuç parababasıyla kendi oligarklarının kesesini dolduruluyorken, Kürtler-Aleviler eziliyorken, kadınlar-laikler dışlanıyorken, gençler geleceksizliğe mahkum ediliyorken bizleri biter mi sanıyorsunuz!

Mustafa Suphi'lerden Denizlere bizim geleneğimiz bitmez ve baş eğmez.

ÖĞRENCİ GENÇLİK BAŞ EĞMEYECEK!

GÖZALTILAR DERHAL SERBEST BIRAKILSIN!

YAŞASIN DEVRİMCİ DAYANIŞMA!