ODTÜ işçileri grevde

ODTÜ’de Türk-İş’e bağlı Tez-Koop-İş üyesi kadrolu 277 işçi toplu sözleşme görüşmelerinde kamu protokolünün dışında aylık 100 TL'ye denk gelen bir ek zam talep ettiler ancak Kamu İşverenleri Sendikası (Kamu-İş) işçilerin bu talebini kabul etmedi. Ara bulucu sürecinde de anlaşma olmayınca işçiler greve çıkmaya karar verdiler. Uyarı eylemlerinden sonra Kamu-İş'in teklifi günlük brüt 1 (bir) Lira oldu. İşçiler bunun üzerine aslında 4 Aralık Cuma günü başlayacak normal grev tarihinden de önce 3 Aralık Perşembe günü fiilen greve başladılar. Taleplerinde ısrarcı olan işçiler ODTÜ'nün Kamu-İş'ten çekilmesini de talep ediyorlar, o durumda doğacak maliyetin ODTÜ bütçesinden karşılanması gerekiyor ki ODTÜ buna yanaşmıyor. Hükümetin güdümündeki Kamu-İş de "ODTÜ yansın bize ne", hatta "oh iyi oluyor" havasında olduğundan ODTÜ rektörlüğünün düğümü çözecek adımı atıp işveren sendikasından çekilmesi işçilerin taleplerinin en hızlı karşılanacağı yöntem olarak öne çıkıyor.

Grev nedeniyle ODTÜ’de yemekhane tamamen kapandı, zaman zaman elektrik, ısı, su, telefon arızaları görülüyor. Servislerin kimileri çalışmıyor. DİSK Genel-İş üyesi taşeron işçiler ilk defa olmak üzere iki gündür dayanışma grevi yapıyorlar. Kadrolu işçi sayısı çok azaldığı için taşeron işçilerin desteği grev için çok önemli. İlk kez grev deneyimi yaşayan taşeron işçiler sınıf dayanışmasının önemini ve birlikten doğan gücü görmelerinin yanı sıra kendi toplu sözleşme süreçlerinde yaşanması muhtemel greve de hazırlanmış oluyorlar.

Rektörlüğün grev tedbirleri kapsamında personel servislerinde işçilerin görevlerini memurlara yaptırmaya çalışması söz konusu. Zaman zaman memur statüsündeki çalışanlar üzerinde "verilen işleri yapmazsanız tutanak tutarız" diye baskı oluyor, bu gibi durumlara Eğitim Sen müdahale ediyor. Pazartesi'den itibaren baskıların artması bekleniyor.

Devrimci İşçi Partisi de grevin kazanması için gerek çalışanlar gerek öğrenciler içinde yürüttüğü faaliyetler ile aktif bir şekilde çalışıyor. “Biz ODTÜ’nün yüzde 99’uyuz” sloganı ile yürütülen faaliyetlerde ister kadrolu olsun ister taşerondan işçilerin, asistanından idari personeline, okutmanından öğretim üyesine kamu emekçilerinin ve elbette öğrencilerin ortak mücadelesi vurgulanıyor, dayanışma çağrıları yapılıyor. “Taşeron yasaklansın herkese güvenceli iş” afişleri taşeron işçiler de greve çıkmaya hazırlandığı için iki haftadır üniversitenin tüm duvarlarında yer alıyor. Aşağıda konu ile ilgili dağıtılan bildiriyi yayınlıyoruz.

Yaşasın sınıf dayanışması!

__________________________________

Biz ODTÜ’nün yüzde 99’uyuz! Birlik olalım!

Bizler ODTÜ’nün taşeron işçileriyiz. ODTÜ’yü sırtımızda taşırız. Örgütleniyoruz, mücadele ediyoruz. Başta kadro hakkımız için direniyoruz. Ücret ve çalışma koşullarımızın iyileştirilmesi olmak üzere taleplerimiz için ayaktayız. ODTÜ’nün ikinci sınıf vatandaşı değiliz, olmayacağız diye haykırıyoruz.

Bizler ODTÜ’nün kadrolu işçileriyiz. Yıllarca emek verdik, çalıştık. Birileri zenginliğine zenginlik katarken biz çocuklarımızı nasıl okuturuz diye kara kara düşündük. Hükümetler geldi geçti biz yürüyüp yolları aşındırdık da en ufak hakkımızı alabildik. İşte yine bir toplu sözleşme dönemi yine mücadeledeyiz.

Bizler ODTÜ’nün idari ve teknik personeliyiz. Her iş bizden sorulur, yönetimler gelir gider biz işimizi yaparız. Biz olmasak ne eğitim kalır ortada ne araştırma. Gel gör ki ayrımcılık ve mobbing altında inim inim inleriz de sesimizi duyan olmaz. Ne zaman ki günün birinde birlik olduk, işi durdurduk, yola döküldük o vakit görünür olduk.

Bizler ODTÜ’nün asistanlarıyız. İş güvencemiz de yoktur, iş tanımımız da. Aman ha hocamızla takışmayalım, geleceğimiz iki dudak arasındadır. Azami süremiz bitti mi kapının önündeyiz. Halbuki en verimli çağımıza yeni gelmişizdir. Bilime, gençlere, insanlığa katacak ne de çok şeyimiz var.

Bizler ODTÜ’nün okutmanlarıyız. Denk görülmesek de hocayız. ODTÜ’nün kapısından adım atan öğrenci önce bizim elimizden geçer. En gençleri okula ve hayata hazırlar bir yandan da yoğun bir tempo içinde bilgiyle donatırız. Gel gelelim okulun geleceğini belirlemekte doğru dürüst söz hakkımız yoktur, çünkü oy hakkımız bile yok.

Bizler ODTÜ’nün öğretim üyeleriyiz. Akademik özgürlüğün de hedef tahtasında olmasından; ODTÜ’yü ODTÜ yapan değerlerin aşındırılmasından; bilimin ve bilginin, birliğin ve dayanışmanın toplumdan silinmesinden kaygılıyız.

Bizler ODTÜ’nün öğrencileriyiz. Ormanımız talan edilir, şenliğimiz yasaklanır, ülkede bin bir huzursuzluk yaşanır hepsine tepki veririz. Nitelikli, parasız, bilimsel, laik, anadilinde eğitim istedik diye soruşturma geçirip baskı görsek de geri durmayız. Çünkü biz gençliğiz, geleceğiz. Gelecekte hakkımızı arayan emekçiler, kula kulluk etmeyen insanlar olmanın stajını kampüslerde yapıyoruz.

Bizler ODTÜ’nün yüzde 99’uyuz! Birlik olalım, hep birlikte mücadele edelim. ODTÜ bileşenleri olarak hangimizin desteğe ihtiyacı varsa onun yanında bitelim. Böyle yaparsak daha güçlü oluruz. Görün bakın dayanışmayla beraber umudumuz da büyür. Kolayca örgütlenir haklarımızı alırız. Sorunlarımızı bin dereden su gelmeden çözeriz.

657 mi değişecek, iş güvencesini mi savunacağız, ücretlerimizi mi yükselteceğiz, toplu sözleşme mi yapacağız, eşitlik mi istiyoruz, akademik özgürlük peşinde miyiz, asgari ücret yükselsin, taşeron çalışma yasaklansın ve herkese kadro mu diyoruz. Gelin bunu hep birlikte yapalım. Birbirimizi yalnız bırakmayalım. Gelin ODTÜ’ye emek, emekçiler, emek dostları damgasını vursun. İsyanımız içimizde kalmasın, emekle ve mücadeleyle büyüsün. Toprakta karınca, suda balık, havada kuş kadar çokuz. Biz ODTÜ’nün yüzde 99’uyuz. Birlikte mücadele edersek dağları deviririz..!

Devrimci İşçi Partisi