İ.Ü.'de yine baskı yine sürgün: Güneş Cengiz yalnız değildir! Sürgün kararı geri alınsın!

İstanbul Üniversitesi'nde sürgün uygulaması hiç de yeni değil. İ.Ü.'de rektörler gider, rektörler gelir, yönetimler değişir ama çalışanlar üzerindeki baskı ve sürgün uygulamaları baki kalır. Ancak İstanbul Üniversitesi'nde aynı zamanda bu baskılara karşı güçlü bir mücadele de vardır. İstanbul Üniversitesi rektörlüğü son olarak işte bu mücadelenin en önde gelen isimlerinden Güneş Cengiz'i sürgün ederek tüm üniversite çalışanlarına göz dağı vermeye çalışıyor.

Güneş Cengiz, Taşeron İşçileri Derneği'nin (Taşişder) Kurucu Başkanı'dır. Yıllarca taşeron işçisi statüsünde İ.Ü.'de çalışan Güneş Cengiz, verilen mücadelelerin sonucunda 2010 yılında kadroya geçmiştir. Bugün de Aziz Sancar Deneysel Tıp Araştırma Enstitüsü’ne (DETAE) bağlı Tüberküloz Moleküler Epidemiyolojisi Laboratuarı’nda laboratuar teknisyeni olarak çalışmakta iken sürgün edilmiştir. Çalıştığı labaratuarda deneyimli ve tek teknisyen olan Güneş Cengiz'in Enstitünün ya da labaratuarın faaliyetleri ve gereksinmeleriyle ilgili olmadığı açık. İlgili birimler rektörlüğe Güneş Cengiz'in yerinin doldurulamayacağına dair resmi yazı da yazmışlar. Ancak gerçek şu ki, Güneş Cengiz, KESK'e bağlı Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) işyeri temsilcisi olduğu için ve kamu emekçilerinden taşeron işçilere hakkı yenen herkesin yanında olup mücadeleye öncülük ettiği için sürülmüştür. Mahmut Ak yönetimi için mücadeleyi bastırmak halk sağlığından daha öncelikli bir görev olduğundan sürgün kararının yaratacağı sorunlar ve mağduriyetlerin hiç dikkate alınmadığı görülmektedir.

13 Temmuz'da Çapa Tıp Fakültesi monoblok önünde toplanan İ.Ü. emekçileri Güneş Çelik'in sürgün edilmesinin de, emekçilere gözdağı verilmesinin de mümkün olmadığını gösterdiler. İ.Ü.'nün emek ve meslek örgütleri oradaydı. TTB, KESK, Eğitim-Sen, Genel-İş ve tabii ki Güneş Cengiz'in kurucusu olduğu Taşişder ve temsilcisi olduğu SES basın açıklaması için bir araya geldi. KESK Genel Merkez Yöneticisi Ramazan Gürbüz, TTB adına ise Prof. Dr. Raşit Tükel konuştu. Raşit Tükel'in İ.Ü.'nün seçilmiş rektörü olması ve seçim sonuçlarını hiçe sayan Erdoğan'ın onun yerine bugün sürgün ve baskılarla anılan Mahmut Ak'ın atamış olması İstanbul Üniversitesi'nin içinde olduğu durumu yansıtan bir durumdu.

En önemli konuşmayı ise Güneş Cengiz yaptı. Ben sizin istediğiniz gibi bir memur olsaydım, "sadece kendimi düşünür, insanları şikayet eder, yönetimin yaptığı kayırmalardan yararlanarak ek ücretler alırdım ama istediğiniz gibi bir memur olmadım ve olmayacağım" diyen Cengiz, açıklama için bir araya gelen işçilere ve kamu emekçilerine "sizi hiçbir zaman yalnız bırakmayacağım" diye seslendi. Genelde bu tür eylemlerde sürgün edilen ya da işten atılan için o kişinin yalnız bırakılmayacağı söylenir, bu doğrultuda sloganlar atılır. Ancak Güneş Cengiz'in emekçilere "sizi yalnız bırakmayacağım" diye seslenmesi ve içten, coşkulu alkışlarla karşılanması onun Çapa için ne kadar önemli olduğunu gösteriyordu. Güneş Cengiz'in mücadeledeki öncü rolü, açıklamada da ifade edildiği gibi İ.Ü. yöneticilerinin zoruna gitmiş, ama üniversitenin gerçek sahibi emekçilerin de gönlünde taht kurmuştu.

Güneş Cengiz yalnız değildir. Haksız ve hukuksuz sürgün kararı derhal geri alınmalıdır. Bu olmadığı müddetçe, Güneş Cengiz şahsında İ.Ü. emekçilerinin hakları ve onurları için verdikleri mücadele artarak büyüyecektir.