İstanbul’da 1 Mayıs kahvaltısı

23 Nisan Pazar günü DİP İstanbul İl Örgütü bürosunda 16 Nisan’da yapılan referandum sonrasında ve işçi sınıfının uluslarası birlik ve mücadele günü olan 1 Mayıs öncesinde hem referandum değerlendirmeleri hem de önümüzdeki dönemde benimsenecek mücadele yöntemi üzerine etkinlik gerçekleştirildi. Çeşitli iş kollarından işçi ve emekçilerin katılımıyla yapılan etkinlik, sohbetler eşliğinde kahvaltı yapılmasının ardından toplantı ile devam etti.

Toplantı, bundan bir sene önce kaybettiğimiz Atlen Yıldırım yoldaşımızın anısına saygı duruşu ile başladı. Açılışı yapan yoldaşımız DİP’in referandum öncesinde işçi ve emekçilerinin HAYIR’ını örgütlediğini, referandum süreci öncesinde DİP dahil olmak üzere tüm HAYIR propagandası yapanların zorluklarla karşılaştığını belirtti. Devletin imkanlarının ve sopasının evet için kullanıldığı ancak emekçi halkın tüm bunlara rağmen HAYIR’a mühürü bastığına işaret etti.

Emperyalizm karşıtı, işçi sınıfı merkezli, enternasyonalist mücadele

Ardından Nisan ayında referandum sonrası çıkan “1 Mayıs’ta işçi sınıfının mühürünü vuralım!” başlıklı Gerçek gazetesi 91. sayısının sunumunu DİP Genel Başkan Yardımcısı Levent Dölek yaptı. Çok önemli bir siyasi dönemeçten geçtiğimizin vurgusunu yapan Levent yoldaşımız, “mühürsüz” bir referandumdan çıktığımızı, asıl referanduma mühürünü vuranın işçi sınıfı olduğunu belirtti. Referandum sonrasında oluşan krize sermayenin hiçbir kanadının çözüm bulamayacağını vurguladı. Kaybettiğimiz Atlen yoldaşımızın anti-emperyalizmin yaygın olduğu bir dönemde mücadeleye atıldığını, anti-emperyalizmden, işçi sınıfı merkezli siyasetten ve enternasyonalizmden şaşmayan yerli bir devrimci olduğunu söyledi. İçinde bulunduğumuz dönemde Türkiye ve dünya durumunun işçi sınıfı siyasetinin alternatif olarak yükselmesi için uygun koşullarda olduğunu, bunun için ancak bu siyasi çizgide ilerlenmesi gerektiğini belirtti.

Kürt halkına vurulmuş zincir, işçi sınıfına vurulmuş zincirdir

Gerçekleşen referandumda Kürt halkının tercihinin söz konusu olmadığı, toprak ağalarının ve aşiretlerin devletle birlikte açık oy gizli sayım yaparak bu hakkı gaspettiğini söyledi. Ortaya çıkan sandık başında silahla çekilen resimlerin ve oy çalınırken çekilen videoların ceza yerine mükafat alınacağı bilindiği için çekildiğini belirtti. Kürt halkına vurulmuş zincirin, işçi sınıfına vurulmuş zincir olduğu, HDP vekilleri, ilçe başkanları, üyeleri tutuklu olmasaydı meydanın bunlara kalmamış olacağını söyledi.

İşçinin, yoksul köylünün, emekçinin patrona, ağalara karşı mücadelesi

Referandumda evet oyu vermiş olanların sınıfsal olarak kardeşimiz olduğu, asıl çatışmanın Dersim ile Yozgat arasında yani yüzde elli ile yüzde elli arasında değil, tüm işçi ve emekçiler ile patronlar ve yandaşları arasında olduğunu, aksini iddia edenlerin ya istibdad cephesinin ya da Amerikan muhalefetinin değirmenine su taşıyacağını vurguladı. Bu dönemde hiçbir askeri darbenin NATO’cu olmama ihtimalinin olmadığı, cumhurbaşkanının da icazet almak için Trump ziyareti düzenlediğini söyledi. İstibdad cephesinin de Amerikan muhalefetinin de Türkiye için bir çıkış yolu olmadığını belirtti. Referandumda işçi havzalarında ve emekçilerin yoğun bulunduğu kentlerinde HAYIR’ın güçlü olduğunu örneklerle açıklayan yoldaşımız, asıl mücadelenin işçinin, yoksul köylünün, emekçinin patronlara, ağalara ve bunların işbirlikçilerine karşı olduğunu vurguladı.

Sınıf mücadelesi için 1 Mayıs’ta DİP saflarına

Referandum sürecinin öncesinde bile KHK’larla yönetilen bir ülkede yaşadığımızı, eli sopalı parlamentarizm olarak tanımladığımız düzenin meclisinin işlevsiz hale geldiğini ve sadece sopasının kaldığını, devletin dayandığı kurumların çöktüğünü belirtti. Yapılan referandumun halkın iradesine vurulmuş bir zincir olduğunu, zincirleri kıracak bir işçi ve emekçi seferberliğinin gerektiğini belirtti. Bir daha seçim yapılacaksa artık YSK’nın denetiminin söz konusu olmadığını, işçi denetiminin olması gerektiğini söyleyerek ve meslek odalarından sendikalara kadar özgür işçi ve emekçi denetiminde kurucu meclis için seçim çağrısı yaptı. 1 Mayıs alanında DİP’in somut taleplerinin net olduğunu, NATO’dan ve Gümrük Birliği’nden çıkışı savunduğumuzu, taşerona kadro talebini yükselteceğimizi, kıdem tazminatının kırmızı çizgi olduğunu belirteceğimizi söyleyerek 1 Mayıs’ta DİP saflarının emekçi halkların geleceği olduğunu belirterek konuşmasını sonlandırdı.

Çeşitli katkılarla devam eden etkinlik, katılımcıların Filistin’deki açlık grevindeki mahkumlara selam göndermesinden Arjantin’deki ve İran’daki siyasi gelişmeler ile sektörlerden işçilerin yorumları ve referandum, güncel siyaset üzerine konuşmalar ile zengin bir şekilde tamamlandı.