İstanbul Üniversitesi'nde rektör, dekanlar, polis, özel güvenlik ve tekfirci-mezhepçi örgütlerden oluşan kutsal ittifak saldırmaya devam ediyor

İstanbul Üniversitesi aylardır, seçilmemiş rektörün koordinatörlüğünde, idare, polis, tekfirci-mezhepçi çeteler ve özel güvenlik işbirliği ile kuşatma altında tutuluyor. 24 Aralık günü bu işbirliğinin en yüksek düzeyde sergilendiği günlerden biri oldu. Mezhepçi yapılanmaların polis gözetiminde afiş indirmeleriyle başlayan gerginlik, öğlen saatinde havuzlu bahçede açılan stantların özel güvenlik ve polis marifetiyle kaldırılmaya çalışılmasıyla devam etti. Gün içinde Kaldıraç dergisi okurları 1997 yılında Ege Üniversitesi'nde asılarak katledilen Ali Serkan Eroğlu'nun ölüm yıldönümü dolayısıyla bir anma düzenleyecekti. Özel güvenlik, bu grup ile bir masanın üzerine gökkuşağı bayrağı seren LGBT grubunun üyelerinden stantlarını kaldırmalarını istedi. Anmaya herhangi bir müdahale olmayacağı konusunda anlaşıldıktan sonra stantlar kaldırıldı.

Anma öncesinde öğrenciler havuzlu bahçeden geçen Hukuk Fakültesi Dekanı Adem Sözüer ile görüşmek istediler. Ancak dekan öğrencilerden yazılı dilekçe yazmalarını isteyip, konuyu geçiştirdikten sonra oradan hızlıca uzaklaştı. Kısa bir müddet sonra anmaya geçen öğrenciler ise daha önce yapılan anlaşmanın aksine bir anda kendilerini çevik kuvvet çemberi içinde buldular. Hiçbir uyarı yapılmaksızın aralarında DİP'li öğrencilerin de bulunduğu 14 öğrenci darp edilerek ve ters kelepçeyle göz altına alındılar. Bu esnada DİP'li öğrencilerden gözaltına alınan yoldaşımız "Bunlar Somalı işçileri tekmeleyenlerdir! Bunlar Cizre'de arkadaşlarımızı katledenlerdir! Burası hukuk fakültesi, öğrencileri ters kelepçeyle gözaltına alıyorlar! Bugün beni bugün arkadaşımı yarın hepimizi alacaklar! Baskılar bizi yıldıramaz!" sözleriyle polis saldırısını teşhir etti ve hem polise hem de polisi öğrencilerin üzerine saldırtan üniversite idaresine hak ettiği cevabı verdi.

Polisin 14 öğrenciyi göz altına almasının ardından yeniden mezhepçi örgütlenmeler sahneye çıktı ve kampüste tansiyon yeniden yükseldi. Böylece adeta öğrencileri kumpasa düşürerek gerçekleştirilen polis saldırısının neyi amaçladığı da görülmüş oldu.  

Vatan caddesinde yer alan Güvenlik Şubeye götürülen öğrencilerden 11 kişi akşam saatlerinde serbest bırakıldı. 3 öğrenci ise keyfi bir şekilde gözaltında tutulmaya devam ediyor.