İstanbul Üniversitesi direniyor!

Ülkede hızlanan adımlarla bir istibdad rejimi inşa edilirken, tarihi mücadelelerle dolu İstanbul Üniversitesi yine mücadele ve direnişle öne çıkıyor. 29 Ekim KHK'sı ile kamu görevinden çıkarılan akademisyenler ilk günden itibaren dik bir duruş sergiliyor ve direniyor. İlk günden "memleketin durumu karşısında bizim atılmamız teferruattır", "madalya der takarız" dediler.  Odalarını boşaltırken dahi mücadele çağrısı yaptılar. Beyazıt Meydanı'nda tüm üniversite bileşenleri, akademisyenleri kitlesel eylemlerle sahiplendi. Çapa Tıp Fakültesi önünde de her Cuma günü işten atılan Cemal Bilgin ve Ali Doğan'ın geri alınması için eylem yapılıyor.

En son 8 Aralık'ta bir kez daha Beyazıt Meydanı'ndan emperyalizme ve istibdada karşı mücadele çağrısı yükseldi. Yüzlerce öğrenci, öğretim elemanı ve üniversite emekçisi Beyazıt meydanında OHAL'e, KHK'lara ve iktidar güdümlü rektörlere karşı üniversiteler bizimdir demek için buluştu. Eyleme farklı üniversitelerden öğrenci ve öğretim elemanları da katıldı. Üniversite bileşenleri 8 Aralık eylemini birlikte örgütlerken alışık olduğumuz şekilde faşist çeteler yine meydana sürüldü. Eylemden önceki iki gün boyunca faşist çeteler okulda terör estirdi. Devrimci öğrenciler ise meydanı boş bırakmadı. Rektörlük, polis ve özel güvenlik açıkça bu saldırılara arka çıktı. Dışarıdan destek alan faşist çetelerin karşısında üniversitesine sahip çıkan öğrenciler polis ve özel güvenlik marifetiyle zorla üniversite dışına çıkarıldı. Yetmedi ertesi gün süren saldırılara polis önce öğrencileri faşistlerin pusu kurduğu alanlara sürerek sonra da 21 üniversite öğrencisini gözaltına alarak katkı yaptı.    

Tüm bu baskı ve saldırılar altında 8 Aralık'a gidildi. Ne yaptılarsa başarılı olamadılar ve yine Beyazıt Meydanı son dönemin en kitlesel ve kararlı eylemlerinden birine sahne oldu. KHK ile atılan akademisyenler adına konuşan yoldaşımız Levent Dölek, "bize savunma hakkı tanımadılar ama biz kendimizi meydanlarda savunuyoruz" dedi ve iktidarın yalanlarını teker teker teşhir etti. Levent Dölek, "kahrolsun emperyalizm, kahrolsun istibdad, yaşasın hürriyet" diyerek mücadele çağrısını yükseltti. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Aksaray Şubesi başkanı Aydın Eroll, öğretim üyeleri ve İstanbul Tabip Odası adına  Taner Gören ve Çapa Tıp Fakültesi'nde verdiği mücadele ve taşeron şirketin yolsuzluklarını ortaya çıkardığı için atılan işçi lideri Cemal Bilgin de konuşmalarıyla bu mücadele çağrısını yükselttiler. Öğrenciler adına yapılan konuşmada da baskılara ve faşizme karşı mücadele kararlılığı vardı. Üniversiteyi faşistlere de gerici iktidara da sermayeye de terk etmeyeceğiz diyen öğrenciler, Beyazıt Marşı'nı hep bir ağızdan okudular.

Üniversiteyi direnerek savunan tüm bileşenler (Eğitim-Sen, SES, İ.Ü. Demokratik Üniversite Girişimi, İstanbul Tabip Odası, Üniversite Öğrencileri)  adına Eğitim-Sen 6 No.lu Şube Başkanı Görkem Doğan tarafından yapılan basın açıklamasında da net bir mücadele çağrısı vardı. "Bugün yine buradayız ve bir kez daha üniversiteyi de memleketi de OHAL fırsatçılarına, müstebitlere, cemaat ve tarikatlara terk etmeyeceğimizi ilan ediyoruz" sözleriyle başlayan açıklamada Samsun ve Antalya'da emek barış ve özgürlükten yana akademisyenlerin de KHK ile atılmasına işaret edilerek iktidarın cemaatle mücadele etme iddiasının sapır sapır döküldüğü vurgulandı ve üniversitelerde AKP-cemaat operasyonalarını yürüten kadroların hala başta olduğu belirtildi. Açıklamada ülkenin içinde bulunduğu durum şu şekilde tarif edildi: "Sadece üniversite değil tüm bir ülke müstebit iktidar tarafından çökertiliyor. Batıya karşı hamasi nutuklar atılırken, gerçekte anti-emperyalist akademisyenler tasfiye edilerek, ülkenin direnci kırılıyor. Ekonominin çökmesiyle, emekten yana ekonomistlerin, mühendislerin atılması paralel gidiyor. Hukuk devletinin ortadan kalkmasıyla, özgürlükten yana hukukçuların tasfiyesi el ele yürüyor. Basın zapturapt altına alınırken, bağımsız iletişimciler kamudan atılıyor. Ülkede parlamenter demokrasi bir tür meşruti monarşiye dönüştürülürken, demokrat siyasetbilimciler kapı önüne konuyor."

Açıklama " İşte bu yüzden sadece üniversiteye değil memlekete de sahip çıkmak için teslim olmuyoruz. OHAL'in kaldırılmasını, KHK'ların geri çekilmesini, atılan arkadaşlarımızın geri dönmesini bunun için istiyoruz. Bu doğrultudaki mücadelemizi sonuç alıncaya kadar bıkmadan, usanmadan ve yılmadan sürdüreceğiz!" sözleriyle ve "direne direne kazanacağız" sloganlarıyla sona erdi.