Hendek işçi katliamı davasının altıncı duruşması görüldü: İşçinin canı satılık değildir!

Sakarya Hendek’te bulunan Coşkunlar havai fişek fabrikasında 3 Temmuz 2020 tarihinde gerçekleşen patlama sonrasında fabrikanın patronu Yaşar Coşkun, fabrika müdürleri, ustabaşı ve iş güvenliği uzmanlarına karşı açılan davanın 6. duruşması, 6 Aralık’ta Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.

Savcı mütalaası patronların lehine!

Duruşma öncesinde aileler ve avukatlar bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Duruşmaya patronlar Yaşar Coşkun ve Hasan Ali Velioğlu SEGBİS bağlantısı ile katılırken sanık avukatları patlamanın sabotaj olduğu iddiasında bulundu. Davanın savcısı mütalaasında gerekli iş sağlığı önlemlerinin alınmadığı, daha fazla kâr için işçilere baskı yapıldığı ve aynı fabrikada patronların ihmâli sonucu daha önce gerçekleşen patlamaya ilişkin 2014 tarihli Yargıtay kararına atıf yapmasına rağmen; patronların lehine olarak bilinçli taksirden cezalandırılmalarına ve tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini talep etti. Ancak patronların ve avukatlarının duruşmadaki açıklamaları, patronun açıkça “geliyorum” diyen bir faciaya göz yumduğunu, dahası bunun için para ayırdığını gösteriyor.

Bir yanda patronların pişkinliği, diğer yanda işçilerin canı ve onuru!

Ailelerin avukatları; savcının mütalaada kasıt olduğuna dair onca delil öne sürmesine rağmen bilinçli taksirle cezalandırma talep etmesine itiraz edip, patronların olası kasıttan cezalandırılmasını talep ettiler. Patron sanıkların avukatları ise savcı mütalaasına ilişkin söz aldıklarında, patronlar için işçi canlarının ne kadar önemsiz olduğunu bir kez daha gösterdiler. Daha önce baro başkanı sıfatıyla bu dava ile ilgili defalarca basına demeç vermiş olan Abdurrahim Burak, mahkemeden hem tarafsız olmasını talep etti hem de müvekkilinin yıl sonuna kadar tahliye edilmemesi halinde iflas edeceğini ve işçi ailelerine tazminatlarını ödeyemeyeceklerini söyledi. Patron partisi İyi Parti’nin 27. dönem milletvekili adayı olan , yine patronların avukatı olan Asena Aslan Burak ise patron Yaşar Coşkun’un serbest bırakılmasını talep etti. Söz konusu sermayenin çıkarları olduğunda, tüm düzen partilerinin aynı davrandığı bu dava ile birlikte bir kez daha gözler önüne serildi.

Patron avukatlarının pişkin tavırları ve ailelere yönelik saygısızca hareketleri sebebiyle işçi ailelerinden sinir krizi geçiren, fenalaşanlar oldu. Ailelerin sağlık problemlerinin şov ve provokasyon olduğunu iddia ederek ailelerin avukatlarının üzerine yürüyen patron avukatları, işçi ailelerin avukatlarını tehdit etti. Hâkim duruşmaya ara vermeye çalıştığı sırada, dışarıda rahatsızlanan ailelere sağlık görevlileri müdahalede bulunurken, sanıklar utanmadan mikrofondan yemeğe gitmek istediklerini, aranın uzun tutulmasını istediklerini söyledi.

26 yaşındaki bir çocuğun canına para biçilebilir mi!

Duruşmanın ardından işçi aileleri mahkeme önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Aileler, duruşma sırasında yakınlarının canlarına fiyat biçenlere pabuç bırakmayacaklarını, tüm yapılanlardan hesap soracaklarını, sonuna kadar davanın takipçisi olacaklarını dile getirdi. Hayatını kaybeden bir işçi yakını, karar duruşmasına tüm sivil toplum kuruluşlarının, siyasi partilerin ve basının “üç beş kodomandan korkmadan” katılım göstermesi için çağrıda bulundu.

Mahkemelerde canlarımızın pazarlığa çıkarılmasına karşı, patrondan hesap sormak için mücadeleye!

6 Aralık’ta görülen duruşma, bir sonraki duruşmanın karar duruşması olacağı belirtilerek 31 Ocak 2022 ve devamındaki günlere ertelendi. İşçi ailelerin çağrısıyla karar duruşmasına katılım sağlamak, hem patlamanın yaşandığı günden beri sürekli olarak polisiyle ve savcısıyla devleti karşılarında bulan ailelerin davasına destek olmak, hem olası kasıtla yargılanması gerekirken bilinçli taksirle göstermelik bir ceza verilmesi planlanan patronların cezasız kalmaması hem de başka işçi katliamları yaşanmaması için büyük önem taşıyor.