BDS Türkiye Nakba’nın 68. yılında eylem yaptı

Filistinlilerin Nakba, yani Büyük Felaket dedikleri olayın üzerinden 68 yıl geçti. 15 Mayıs 1948 tarihinde Siyonistlerin eli kanlı çeteleriyle Filistinlilerin topraklarını işgal etmesiyle 700 bini aşkın insan yerinden yurdundan oldu. O günlerden bugüne Filistinlilerin büyük bir çoğunluğu, yaklaşık olarak 6 milyon Filistinli mülteci hayatı yaşıyor. BDS Türkiye 15 Mayıs Pazar günü, Nakba’yı anmak ve bugün hala topraklarına dönme mücadelesi içinde olan Filistinlilerle dayanışmak için İstanbul Galatasaray Meydanı’nda bir eylem gerçekleştirdi. Devrimci İşçi Partisi de bu eyleme kendi dövizleriyle katılarak destek verdi.

“Filistin halkının geri dönüş hakkı tanınsın! Siyonist İsrail ile normalleşmeye son!" yazılı bir pankartın taşındığı eylemde sık sık “Siyonizm yenilecek, direnen Filistin kazanacak!”, “Yaşasın Filistin Halk Kurtuluş Cephesi”, “Filistin’de düşene, dövüşene bin selam!” sloganları atıldı.

Filistin Diasporası’ndan bir Filistinlinin Arapça yaptığı konuşmada, Arap ülkeleri ve uluslararası camia tarafından sunulan iki devletli çözüm önerilerinin çözüm olmadığı söylendi. Filistin halkı ile dayanışmak için diplomatik, akademik, kültürel, ticari ve tüm alanlarda İsrail’i boykot etme faaliyetini yürüten BDS’ye destek olma çağrısı yapıldı.

Eylemin devamında basın açıklaması okundu ve eylem Türkçe ve Arapça sloganlarla son buldu. Okunan basın açıklamasının tamamını Gerçek sitesi okuyucularıyla aşağıda paylaşıyoruz.

“Basına ve kamuoyuna:

15 Mayıs günü Filistin halkı için ve dünya çapında Filistin halkının mücadelesine destek verenler için, büyük bir felaketin başlangıcını ifade ediyor. Yarım asırdan daha uzun bir sürece yayılan Siyonist yerleşim, istila ve terör neticesinde “İsrail devleti”nin kurulmasının ardından 15 Mayıs 1948 tarihinden itibaren Filistinliler, kitleler halinde yaşadıkları yerlerden çıkarıldı, evlerine ve arazilerine el konuldu. 15 Mayıs’ı izleyen dönemlerde otuzu aşkın katliam gerçekleşirken, beş yüzden fazla Arap köyü ve kasabası haritadan silindi. 1948 yılı içinde, 750 bin Filistinli mülteci konumuna düştü. Bu sayı sonraki dönemlerde, yeni kuşaklarla birlikte milyonları buldu. İşte bugün, Filistin halkının “Nakba” olarak adlandırdığı büyük trajedinin başlangıç günüdür.

Nakba bizler için tarihte kalmış bir olay değildir. Bugün bölge ve dünya çapına yayılmış altı milyon Filistinli mülteci, ülkesine, toprağına, evine geri dönüş hakkından halen yoksundur ve çoğu on yıllardan beri mülteci kamplarında en zor insani koşullarda, siyasi ve sivil haklardan yoksun şekilde yaşamaktadır.

Dahası Filistin’in sömürgeleştirilmesi ve yerli halkın sürgün edilmesi, bugün hâlâ devam etmektedir. Sömürgeci proje dahilinde işgal altındaki Filistin’e yönelik Siyonist yerleşimci akını devam etmekte, gelen yerleşimciler yerli halka karşı her türlü suçu işlemekte ve çoğu zaman bu suçlar nedeniyle cezadan muaf kalmaktadır. Yakın zamanlarda Nablus’ta gerçekleşen bir kundaklama saldırısı sonucunda önce 18 aylık bir bebeğin, ardından da anne ve babasının öldürülmüş olduğu halen hafızalarımızda tazedir. Öte yandan son yıllarda Kudüs’e yönelik sistematik bir Arapsızlaştırma politikası izlenmekte, çeşitli bahanelerle Filistinlilerin evleri yıkılmakta, arazilerine el konulmakta, Mescid-i Aksa ve Hıristiyan Filistinlilerin dini mabedleri sıklıkla taciz ve saldırılara maruz kalmaktadır. Gazze’deki insanlık dışı kara, deniz ve hava ablukası 10 yıldır devam etmekte, 48 sınırları içinde yaşayan Filistinli Araplar ise ayrımcılığa ve “İsrail devletinin Yahudi karakterini tanımaya” zorlanmaktadır.

Bizler, Nakba’nın 68. yıldönümü vesilesiyle Filistinlilerin geri dönüş hakkını ve Siyonist yerleşim ve istilanın durdurulmasını savunurken, varlığı bütünüyle işgal, tehcir ve katliam üzerine kurulu olan İsrail’in bir devlet meşruiyetine sahip olmadığının altını çiziyor ve bu savaş makinesiyle ilişki kurulmasını tüm biçimleriyle reddediyoruz.

Ne yazık ki içinden geçtiğimiz günler, 6 yıl önce kısmen gerilemiş olan Türkiye-İsrail ilişkilerininin onarılmasına tanıklık ediyor. Her iki ülkenin hükümet temsilcileri, bir anlaşmanın çok yakın olduğunu haber veriyor. İçeriği kamuoyuna yeterince aktarılmayan bu anlaşmanın ise, büyükelçiliklerin yeniden açılması ve doğalgaz alımının çok ötesinde, kapsamlı bir ortaklık anlaşması olduğu anlaşılıyor. Geride bıraktığımız günlerde Türkiye’nin NATO’daki İsrail vetosunu kaldırarak Tel Aviv rejiminin NATO’da temsilcilik açmasına yeşil ışık yakması, böyle bir ortaklığın habercisi olduğu gibi, Türkiye ve İsrail’i NATO çatısı altında bir araya getirmesi de kendi başına bölge siyaseti adına çok şey söylemektedir.

Bugün Nakba’yı anmak ve Filistin halkının tarihsel ve güncel haklarına sahip çıkmak, haklı mücadelelerine omuz vermek, İsrail’e karşı kapsamlı bir boykotu gerektirir. BDS Türkiye olarak, İsrail’i ekonomik, ticari, siyasi, askeri, kültürel ve akademik alanlarda boykot çağrımızı tekrarlarken, özel olarak Türkiye-İsrail “normalleşmesi” adına atılacak olan tüm adımları kategorik olarak reddediyoruz. Filistin halkının tüm tarihsel haklarını, en başta da ülkelerine geri dönüş hakkını tümüyle destekliyor ve başkenti Kudüs olan “Denizden Nehire Özgür Filistin” kuruluncaya kadar Filistin halkının mücadelesini destekleyeceğimizin sözünü veriyoruz. 

BDS Türkiye (Filistin için İsrail’e Boykot Girişimi)

15 Mayıs 2016”