Antalya Organize Sanayi Bölgesi'nde kadın işçiler anıldı

Antalya Kadın Platformu 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kapsamında düzenlemiş olduğu eylemlerden birini 7 Mart günü Antalya Organize Sanayi Bölgesi’nde bir anma ile gerçekleştirdi.

Antalya Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan Beyaz Endüstriyel Tekstil Yıkama Fabrikası’nda çamaşırhanesinde 2014 Kasım ayında kazan patlaması yaşanmış, bu patlama sonucunda 3’ü kadın olmak üzere toplam 5 işçi hayatını kaybetmişti. 7 Mart 2015 Cumartesi günü saat 12.30’da iş cinayetine kurban giden kadınları anmak için bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Organize Sanayi Bölgesi’nde patlamanın olduğu fabrikanın önüne gelen kadınlar burada okunan basın açıklamasının ardından, fabrikanın avlusuna karanfiller bıraktı.

Antalya Kadın Platformu’nun fabrika önünde gerçekleştirdiği basın açıklamasının tam metni aşağıda paylaşıyoruz.

“BASINA VE KAMUOYUNA

2014, yılı iş cinayetlerinde en çok işçinin yaşamını yitirdiği yıl oldu.
2 bine yakın işçi iş cinayetlerinin yaşamını yitirdi. Türkiye iş cinayetlerinde Avrupa’da birinci, dünyada üçüncü sıraya yükselmiştir. Türkiye’nin dünya sıralamasında, en üstlerde yer aldığı diğer bir konu da gelir eşitsizlikleri olmuştur. Gelir eşitsizliği bakımından Türkiye OECD ülkeleri içinde Meksika’nın ardından ikinci sırada yer almıştır.

Gün geçmiyor ki gözümüzü açtığımızda üç beş İş Cinayeti haberi duymayalım.
İşte bunlardan birisi de,19 Kasım 2014 ‘de Antalya Organize Sanayi Bölgesi’ndeki,  Beyaz Endüstriyel Tekstil Yıkama Fabrikası’nda çamaşırhane de , patlama meydana gelmiş ve 3’nün kadın arkadaşımız olmak üzere toplam 5 işçi hayatını kaybetmişti.

Fabrikanın bir bölümünde göçüğe neden olan patlamada ,Mediha Ünsal, Döndü Atik, Nurten Uyar isimli kadın işçiler yaşamlarını yitirmiş, 25 işçi de yaralanmıştı.
“Ev içinde görünmeyen emeğiyle küçük yaşlardan başlayıp ölene kadar çalışan kadın, AKP tarafından dışarıda da güvencesiz ve düşük ücretle çalışmaya mahkum ediliyor”
Yine geçtiğimiz aylarda Isparta’daki trafik katliamında ölen 17  işçinin çoğunluğu kadındı,günlük ücretleri, yoksulluk sınırında olan kamyon kasalarında ,taşınan mevsimlik,elma  işçileriydi.  “En temel hakkımız olan yaşam hakkımızı elimizden almaya çalışan erkek devlet şiddeti” “Çok sayıda kadın iş yerlerinde, evlerin de ,sokaklar da, şiddetin farklı biçimlerine maruz kalıyor. AKP hükümeti bir yandan namus ahlak edep çerçevesinde değer biçiyor, kadının kaç çocuk doğuracağına kürtaja yasak koyarak nasıl doğuracağımıza karar vermeye kalkıyor. Kadın ve Aile Bakanlığının adına Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olarak değiştiren hükümet ; Diğer bakanlıklara ayrılan bütçeler gibi kadın bakanlığı oluşturulup bu bakanlığa da kaynak ayırmalıdır. 2015 bütçesinde kadınlara yer vermeyen AKP hükümeti cinsiyet ayrımcılığını şiddeti cinayetleri ortadan kaldırmayı değil ,kadını toplumsal yaşamın dışında tutmayı hedefliyor. Ayrıca Taşeronlaştırma esnek çalıştırma biçimleriyle işçi sağlığı ve iş güvenliği hiçe sayılıyor. Kadınlar,Bursa’da yanan 5 işçi kadın,Organize sanayi de, Isparta yalvaçta olduğu gibi, katliama dönen iş cinayetlerine kurban ediliyor. Biz kadınlar biliyoruz ki, bu ülkede ne kadının ,ne de işçinin fıtratında ölüm yoktur.

İşçinin canının ,kanının, sudan ucuz addedildiği sermaye düzeni işçi sağlığı ve iş güvenliğine para ayırmak istemiyor.Patronların,Güvenli ve insanca çalışma koşulları yaratmak için ne kadar para harcadığı ise açığa çıkan sonuçlardan bellidir.

Bütün ülkeyi AVM, rezidans ve gökdelen inşaatlarıyla beton yığınına çevirmekle övünen AKP iktidarı da işçilerin kanı üzerinde yükseliyor. İSİG verilerine göre sadece geçtiğimiz ağustos ayın da ,158 işçinin hayatını kaybettiği, yılın ilk 8 ayında 1270 işçinin aramızdan ayrıldığı ölümlü ve yaralamalı kazaların en fazla yaşandığı sektörün İnşaat sektörü ve madenler ,buhar kazanlı yerler olduğu biliniyor. Bu işyerlerinin gerektiği gibi denetlenmesini savsakladığı, işçi sağlığı ve iş güvenliği için gerekli düzenlemeleri yapmadığı, yeterince denetim yapmadığı için ,AKP hükümeti de bu cinayetlerin birinci derecede sorumlusudur.
Aşırı kar hırsı ile yürüyen ,Taşeron sistemini var eden ,ekonomik politikaların yürütücüsü olduğu için AKP hükümeti bu cinayetlerin sorumlusudur.Hükümet bir an önce işçi sağlığı ve iş güvenliği için gerekli yasal düzenlemeleri yapmalı, denetimleri yeterli düzeye getirmelidir.

AKP Hükümeti’nin her fırsatta övdüğü ekonomik gelişmenin emekçilerin alın terinin yanı sıra kanı üzerinden de gerçekleştiğini gösteriyor. Milyonlarca emekçiyi yaşamını sürdürebilecek gelir için ölümüne çalışmaya razı eden çalışma düzeninin kural haline gelmesinin sorumluluğu, 12 yıldır iktidar koltuğunda oturan AKP Hükümeti’dir. 
Öte yandan emekçileri güvencesiz bırakarak en kötü işlerde ölümüne çalışmaya zorlayan, emek piyasalarını sermayenin istekleri doğrultusunda esnekleştirmeyi hedefliyor. 
Ama biliyoruz ki, büyümeyi ve karlılığı’’ucuz işçilik’’ve maliyet olarak görülüp alınmayan iş güvenliği  önlemleri ile sağlıyorlar.Bir avuç tuzu kuru, patronların vahşi,acımasız bir baskı rejimi ve kar hırsına kurban etmek istemiyoruz.

Ve biz en çok canı yananlar, geride kalanlar için ve başka canlar yanmasın diye,bir kez daha buradan haykırıyoruz.İş kazası değil,iş cinayeti diyoruz. Mediha Ünsal, Döndü

Atik, Nurten Uyar ‘lar son olsun is-ti-yo-ruz.

Güvencesiz,denetimsiz,sağlıksız,esnek çalışma istemiyoruz.

Ne sokak ta,ne evde,ne işyerlerinde katledilmek istemiyoruz.

Yaşasın kadın dayanışması.”