Tüpraş’ta anlatılan milletin hikayesidir (2)

Levent köşe tüpraş

Tüpraş’ta anlatılan milletin hikayesidir (2)

Tüpraş’ın toplu sözleşme sürecinde tıkanmaya neden olan üç madde var. Tüpraş’ta patron tarafı vardiya ve izin sistemini işçiler aleyhine değiştirmeye çalışıyor ve sözleşmenin 3 yıllık yapılmasını dayatıyor. Daha az izin yapın, daha yıpratıcı koşullarda çalışın ve yüzde 20 enflasyon olan ülkede 3 yılda bir sözleşme masasına gelin diyor. Özetle Tüpraş’ın sahibi Koç Holding, işçilerin 40 yıllık sendikal mücadele ile elde ettiği kazanımları onlara çok görüyor. Asgari ücretliye yoksulluk sınırının çok görülmesi gibi, emeklilikte yaşa takılana emeklilik hakkının çok görülmesi gibi, Tüpraş’ta anlatılan bu milletin hikayesi.

Bir önceki yazımızda hukukun guguk edilmesiyle Tüpraş’ın nasıl Koç-Shell ortaklığına peşkeş çekildiğini anlatmıştık. Özelleştirme tamamlanmadan tek özel rafineri olan ATAŞ da kapanmış ve Koç Holding rafineri sektöründe tekel konumuna yerleşmişti. Bir sektörde tekel olmak demek fiyatı piyasadan bağımsız olarak kârınızı maksimum olacak şekilde belirleme olanağı kazanmanız demektir.

Devletin özelleştirme yaptıktan sonra hiç değilse sanayi stratejik girdi sağlayan bu sektörde fiyat düzenlemelerine gitmesini beklersiniz değil mi? Devlet sermaye devleti olduğu için tam tersini yaptı. 1989’da Özal’lı yıllar sürerken bir torba yasa değişikliği ile devletin bir politika aracı olarak fiyat düzenleyici işlevi kaldırıldı. Bu 2005 yılında Petrol Piyasası Kanunu’nda serbest fiyatlandırmaya geçişle tamamlandı. Bu sayede ithal ham petrolü işleyen Tüpraş uluslararası piyasada petrol fiyatlarının yüksek olduğu dönemlerde bile maliyeti fiyata yansıtarak (Tüpraş’ın varil başına kâr oranını gösteren rafineri marjı Akdeniz’deki rakiplerinin üzerinde yer almaktadır) kâr rekorları açıklamaya devam etti.

Ortağı Shell ile 4,1 milyar dolar ihale bedeliyle 28 milyon ton kapasiteli dört rafineriyi (İzmit, İzmir, Kırıkkale, Batman) alan Koç Holding yılda 500 milyon ile 1 milyar dolar arası net kâr elde eden bir şirkete sahip olmuş oldu. Geçtiğimiz yıl da 3,7 milyar lira (ortalama döviz kuru ile 750 milyon dolar) kâr etti. Koç Holding ayrıca Opet ve Ditaş gibi şirketlerle üretimin dışında dağıtım piyasasını da hâkimiyeti altında tutuyor. Azerbaycan sermayeli Socar’ın Aliağa’daki rakip rafinerisi bu yıl üretime başladı. Ancak her iki rafinerinin toplam üretimi yine Türkiye’deki iç piyasanın ihtiyacını karşılamıyor. Yani sektörde Koç Holding’e tekel kârı sağlayan yapıda kökten bir değişiklik olmayacak.

Tüpraş işçisi hakkını korumak ve hak ettiğini almak istiyor. Peki ya Koç Holding öyle mi? Net ithalatçısı olduğumuz ham petrol fiyatları artınca çiftçi perişan oluyor, vatandaşın ekmeği küçülüyor ama Koç Holding’in kasası dolmaya devam ediyor. Bu millete reva mıdır? Geçen gün TÜSİAD, seçimlerin ertelenmesi dolayısıyla iktidarı eleştirince Erdoğan ne cevap vermişti hatırlıyor musunuz? Aynen şöyle dedi: “Sen o gün ekonomik olarak neredeydin, bugün neredesin? Ben sizin 12 yıl önce durumunuzu, bugünkü durumunuzu da biliyorum. Yeri gelirse bunu teşhir ederim.“

Sen teşhir edemezsin. Çünkü beraber yürüdünüz bu yollarda. Ama biz ederiz. Dün Koç Holding’in Tüpraş’a çökmesi gerekiyordu ve bunun için beraberce hukuku ve yargıyı ayaklar altına alıp çiğnediniz. 6 Mayıs’ta da AKP’nin İstanbul’u kaybetmemesi gerekiyordu ve bunun için yine hukuku ve yargıyı ayaklar altına alıp çiğnediniz. Siz o sabah Ömer Koç, Ekrem İmamoğlu’nu niye ziyaret etti zannediyorsunuz? Akşamında Ekrem İmamoğlu neden boykot demedi zannediyorsunuz? Bu çark durursa sadece Erdoğan mı kaybeder zannediyorsunuz?

İstibdadın bir ezdikleri var bir de zengin ettikleri. Türkiye’nin zenginlerinin dilinden demokrasi lafı düşmez ama işçinin emekçinin sırtından da istibdad sopası eksik olmasın isterler! Bunlardan demokrasi bekleyenin vay haline!

Anlatılan milletin hikayesidir.

Kıssadan hisse…

Tüpraş işçisi hakkını almadan sen de hakkını alamazsın güzel kardeşim…

Ve… Türkiye’de Tüpraş’ın kamulaştırılmasını savunmayan bir adalet ve demokrasi iddiası olamaz!

 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Haziran 2019 tarihli 117. sayısında yayınlanmıştır.