Tecavüz “hastalık”, hadım “tedavi” değil! Ağırlaştırılmış cezalarla tecavüz engellensin!

Türkiye’de gündem bir hayli yoğun iken Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlardan Hükümlü Olanlara Uygulanacak Tedavi ve Diğer Yükümlülükler Hakkında Yönetmelik 26 Temmuz Salı günü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yönetmeliğin amacı olarak cinsel suçlardan mahkûm olanların “tedavi”lerinin nasıl olacağının düzenlenmesi gösterilmiş.

Yönetmelik tedaviyi de tanımlamış: “Tedavi, tanımda belirtilen hükümlülere yönelik olmak üzere, ayakta veya yatarak, ilaçla veya ilaçsız olarak veyahut her iki usul ile cinsel dürtünün azaltılmasına veya denetimine yönelik tedaviler ile cinsel isteğin azalmasını veya yok edilmesini sağlayan yöntemdir.” Açıkça belirtildiği üzere yönetmeliğin amacı tecavüzcüleri hadım etmek.

“İdam geri getirilsin”, “bunları hadım etmek lazım” sözleri vahşice tecavüze uğrayan, katledilen kadınların ardından duyduğumuz erkek egemen nidalar. Somut gerçek ise her gün mahkemelerin verdikleri kararlarla yüzümüze çarpıyor. Sokak ortasında katledilip çantalarından koruma kararı çıkan kadınlar, haksız tahrik, iyi hâl indirimlerinden yararlanıp neredeyse hiç ceza almayan katiller, tecavüzcüler! Devlet bir yandan tecavüzcüleri koruyor bir yandan da tabir yerindeyse “hadım yönetmeliği” çıkararak biz de kadından yanayız tablosunu çizmeye çalışıyor. Ancak kadınlardan yana olmadıklarına özellikle AKP hükümeti süresince türlü vesilelerle şahit olduk. Niyetleri belli: birkaç fail hadım edilsin, aman ha erkek egemenliğine zeval gelmesin!

Esas suçlu erkek egemen kapitalist sistem

Tecavüzcüleri hasta ilan ederek tek tek kişiler üzerinden sorunu çözeceklerini sanıyorlar. Ancak yanlış tespit yanlış çözüme götürür. Tecavüzün çözümü hadım olamaz. Tecavüz bir adamın hastalığı ya da caniliğinden kaynaklanmıyor. Tecavüzü besleyen, erkekleri taciz ve tecavüz için neredeyse teşvik eden erkek egemenliği ve onunla iç içe geçen kapitalist sistem. Tüm dünyada kadınların bedenleri ve yaşamları üzerindeki söz ve kontrol hakkını gasp eden, kadını toplumun dışına itmeye çalışan, kadınların bedenini metalaştıran, ihtiyacına göre ucuz iş gücü olarak kullanan, zaman zaman eve hapseden bu sistem. Erkeğe bu gücü veren, tecavüze uğrayan kadın için etek giymeseymiş dedirten, kadınları pembe taksilere binmeye zorlayan, o saatte dışarıda ne işi varmış diye suçu kadınlara yıkmaya çalışan yine bu sistem. Erkek egemen kapitalist sistem son bulmadan taciz de tecavüz de kadın katliamları da son bulmaz.

Çocuğun tecavüzcüsüyle evlendirilmesi önerisi ile öne çıkan Boşanma Komisyonu Raporu hakkında tartışmalar devam ederken darbe girişiminden birkaç gün önce, Anayasa Mahkemesi 4 yaş ile 15 yaş bir değil diyerek çocuğa yönelik her türlü cinsel davranışın suç sayılacağı hükmünü bozdu. Hükümete yaş konusunda düzenleme için 6 ay süre verdi. Pek çok saldırının zaten suç sayılmadığı, bu suçlara tahrik indirimleri yapıldığını düşününce yürürlüğe giren “hadım yönetmeliği” çözüm değil göz boyamadır. Kadınların isteği tecavüze uğradıktan sonra tecavüzcülerin hadım edilmesi değil. Kadınlar şiddete, tacize, tecavüze, kadın cinayetlerine son diyor! Bunun için de ne yönetmelikler ne de yasalar tek başına yeterlidir. Bunlar haklarımızı yasal güvence altına almak için ama daha uzun vadede erkek egemen kapitalist sistemin son bulması için emekçi kadınların öncülüğünde mücadele şart.
 

DİP’li Kadınlar diyor ki:

·         “Hadım Yönetmeliği”ne hayır!

·         Kadınlara yönelik suçlar ayrı bir kategori olarak değerlendirilsin ve bu suçlulara ağırlaştırılmış caydırıcı cezalar uygulansın!

·         Kadınlara karşı işlenen taciz, tecavüz ve cinayet gibi suçlara ilişkin davalarda "iyi hâl" ve "haksız tahrik" indirimine son verilsin!

·         Denetimli serbestlik uygulamasından, kadına yönelik şiddetin tekrarlayan niteliği göz önünde bulundurularak, kadınlara karşı suç işlemiş olanların faydalanması engellensin!

·         Kadınların korunmasının önündeki tüm bürokratik ve fiili engeller kaldırılsın! En küçük karakollar da dâhil olmak üzere tüm kolluk kuvvetleri içinde, psikologlar gibi özel eğitimli ve çoğunluğu kadın uzmanlardan oluşan birimler kurulsun!

·         Kadınların koruma başvuruları doğrultusunda görevini yapmayan, gecikmeden gerekli tedbirleri almayan idari görevliler, polisler, savcılar, hakimler ve bakanlık görevlileri görevden alınsın, cezalandırılsın!

·         Kadınların geceleri şiddetten korunabilmesi için sokaklar iyi aydınlatılsın, kamu ulaşımı yaygınlaştırılsın! Fabrikalara, işyerlerine personel servisi zorunluluğu getirilsin!

·         Yeterli sayıda ve kadınların yönetiminde olan, kamu tarafından finanse edilen kadın sığınağı açılsın!

·         Korunma ve sığınma talep edenler öncelikli olmak üzere her kadına iş ve sosyal güvence sağlansın!

·         Kadınların korunması için bütçeden pay ayrılsın, şiddet gören ve şiddet tehdidi ile karşı karşıya kalan çalışamayacak durumdaki kadınlar mali olarak da güvence altına alınsın!

·         Şiddete, tacize, tecavüze ve cinayetlere karşı da emekçi kadınlar en öne!


Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Ağustos 2016 tarihli 82. sayısında yayınlanmıştır.