Siyasal İslamcılar bastırdı Erdoğan saldı: Madımak katili affedildi

Siyasal İslamcılar bastırdı Erdoğan saldı: Madımak katili affedildi

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sivas Madımak katliamı faili 86 yaşındaki Ahmet Turan Kılıç’ın ağırlaştırılmış müebbet cezasını kaldırarak affetti. Erdoğan’ın af kararı siyasal İslamcı çevrelerin sürdürdüğü, Anadolu Ajansı dahil olmak üzere pek çok mecrada yürütülen yoğun kampanyanın ardından geldi. Siyasal İslamcıların taleplerine kulak veren Erdoğan, mezhepçi siyasetinin bir sonucu olarak yine Alevi halkının duyarlılıklarını, acılarını ve adalet taleplerini hiçe saydı. Erdoğan 2012 yılında Sivas katliamı davası zaman aşımına uğradığında da “milletimiz için hayırlı olsun” diyerek sevincini gizleyememiş, bu kararla içi kan ağlayan Aleviler başta olmak üzere Türkiye’nin emekçi halkının büyük çoğunluğunu milletin içinde saymadığını da ortaya koymuştu. 

Cumhurbaşkanı yetkisini kullanmak için 1334 hasta mahpus içinde Sivas katilini seçti

Anayasanın 104. maddesinde “sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebi ile belirli kişilerin cezalarını hafifletmek ya da kaldırmak” şeklinde cumhurbaşkanına af yetkisi tanınmıştır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu madde ile Sivas katliamı davası sonucunda idam cezasına çarptırılan, idamın kaldırılmasından sonra cezası ağırlaştırılmış müebbete çevrilen Ahmet Turan Kılıç’ın cezasını, yaş ve hastalığı bahane ederek kaldırdı ve salınmasını sağladı.

İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) 2019 yılı rakamlarına göre 457 ağır olmak üzere 1334’ün üzerinde hasta mahpus bulunmaktadır. Ayrıca 2019 yılı Kasım ayı itibarıyla resmi olmayan rakamlara göre cezaevlerindeki çocuk sayısı 780’e ulaştı. Kötü koşullarda hayatını idame ettiren ve sağlık hakkına erişimi kısıtlanan binlerce mahpus, çocuk yaşta hapishanelerde olan yüzler varken hiçbirinin haklı talepleri devlet tarafından duyulmadı. Devlet birçoğu siyasi ve muhalif olan bu mahpusların cezalarına ceza katarken, Erdoğan'ın Sivas katliamı failini affetmesinin insani sebeplerle izahı mümkün değildir.

Karar insani değil siyasi

Erdoğan gittikçe gerileyen, siyasi olarak sıkışan bir pozisyondadır. Erdoğan’ın geleneksel tabanı olan İslamcı kitlelerde, Davutoğlu’nun kurduğu parti ile rekabet kızışmıştır. İslamcı cenahta etkisi bilinen Davutoğlu ile rekabet etmek pahasına, Erdoğan milyonlarca insanın yüreğine hançer saplayan bu kararı almıştır. Bir siyasi karar aynı zamanda insani de olabilir. Ama Erdoğan’ın Aleviler başta olmak üzere, oy alma ümidi görmediği insanları yok sayan bu siyasi kaygılarının insani saiklerle ilgisi yoktur. Affedilen kişi değil, eylemidir. Yaklaşık iki aydan beri Ahmet Turan Kılıç’ın salıverilmesi için Anadolu Ajansı da dahil olmak üzere siyasal İslamcı basında sistemli bir kampanya düzenlendi. Yapılan haberlerde, sanki katliamcı değil de suçsuz, yanlışlıkla hapse atılmış yaşlı bir adam olarak göstermeye çalıştılar. Aslında Ahmet Turan Kılıç, bir devlet operasyonu olan Sivas katliamında 7 emniyet görevlisinin tanıklığı, video ve bant kayıtları ile suçu tespit edilmiş, katliamda oynadığı rol kanıtlanmış bir katildir. Hasta mahpusların taleplerinin genel olarak karşılanmadığı bir ortamda affedilen yaşlı ve hasta bir insan değil, o insanın insanlık dışı eylemidir.

Bu karar toplumda merhamet değil korku duygusunu arttırmıştır

Sivas katliamının sorumluları yıllardır devlet tarafından korunduğu, dava zaman aşımına uğratıldığı için içindeki yangın sönmeyen Alevi halkı, AKP iktidarının mezhepçi politikaları dolayısıyla bir nefsi müdafaa ruh durumuna girmiştir. Bu koşullarda, Erdoğan’ın af kararı tarihi katliamlarla dolu Alevilerde elbette ki merhamet değil korku duygularını tetikleyecektir.

İktidarın mezhepçi ve ayrımcı politikaları sınıf çelişkilerini örterek sermayeye hizmet ediyor

Nihayet zengin ve yoksul arasındaki uçurumun fazlalaştığı, sınıfsal çelişkilerin yoğunlaştığı, işçi ve emekçi mücadelelerinin arttığı bir dönemde sermayenin de mezhepsel, etnik temellerde toplumun bölünmesinden yani kardeş kavgasından fayda sağladığını unutmamalıyız. Erdoğan ve iktidarının mezhepçi siyaseti sermayenin çıkarlarına hizmet ederken tüm halkı birleştirecek mücadele de emekçi sınıflara dayanmak zorunda. Ancak ekmek mücadelesi hürriyet mücadelesi ile buluştuğunda ve mazlumlar zalimlerin iktidarına son verdiğinde, Sivas’ın da 1 Mayıs’ın da tüm diğer katliamların da hesabı sorulacak, ayrımcılığın, mezhepçiliğin, ırkçılığın son bulduğu bir toplum kurulacaktır.  Bu yolda, ezenlere, sömürenlere karşı birlik olmak, sınıf olarak mücadele etmek gerekir. Emekçilerin kardeşçe yaşayacağı, ekmek ve hürriyet dolu günler sınıf mücadelesinin örgütlenmesiyle gelecektir.

Bu yazı Gerçek gazetesinin Şubat 2020 tarihli 125. sayısında yayınlanmıştır.