Sevda Alyakut'u ailesi, yoldaşları ve işçi dostları karanfillerle son yolculuğuna uğurladı

Devrimci İşçi Partisi üyesi öncü işçi yoldaşımız Sevda Alyakut'u yakalandığı kanser hastalığı nedeniyle 25 Ekim günü kaybettik. Yoldaşımız 26 Ekim Çarşamba günü ailesi, yıllarca çalıştığı çeşitli fabrikalardan işçi arkadaşları ve Ankara'dan İzmir'e, İstanbul'dan Kocaeli'ne, Antalya'dan Bursa'ya dört bir yandan Çorlu'ya gelen yoldaşları ile Çorlu'daki çeşitli siyasi parti ve sendika temsilcileri tarafından son yolculuğuna uğurlandı.

Yoldaşımızın Çorlu Garaj Camisi'nden kaldırılan naaşı Havuzlar Mezarlığı'nda defnedildi. Cenaze töreninin ardından mezarı başında kısa bir anma düzenlendi. Sevda yoldaşla birlikte Çorlu'da DİP'in örgütlenme faaliyetini yürüten yoldaşlarımızdan birisi ilk sözü alarak Sevda yoldaşı geç tanımış olmanın üzüntüsünü yaşadıklarını, son 2,5 yıldır birlikte mücadele ettiklerini ve taşıdığı onca yükle birlikte Sevda yoldaş bu 2,5 senede en fazla ne yapılabilirse onu yaptığını, bu yeri doldurulamayacak bir insan olarak herkese örnek olması gerektiğini söyledi. Cenazelerin yitirdiğimiz kişilere karşı son görevimizi yerine getirmek olduğunun düşünüldüğünü ama Sevda yoldaşa karşı görevlerimizin bitmediğini, Çorlu'da, bu topraklarda ve tüm dünyada işçi sınıfının insanca yaşayacağı bir düzen kurulana kadar bu görevi omuzlarımızda taşıyacağımızı ifade etti. DİP Genel Başkanı Sungur Savran'ın konuşmasından önce Sevda yoldaş şahsında bugüne kadar mücadelede yaşamını yitiren tüm işçiler ve devrimciler için saygı duruşu yapıldı. Ardından sözü Sungur Savran aldı. Sungur yoldaş, Anadolu'nun ve Trakya'nın eşitlik ve özgürlük arayışına, isyan geleneğine sahip olduğunu, Sevda yoldaşın da memleketi Kars Digor'dan İzmir'e, oradan da Çorlu'ya olan yolculuğunda bu gelenekten beslendiğini ve bulunduğu hiç bir ortamda eşitsizliğe ve adaletsizliğe boyun eğmediğini söyledi. Bu yaklaşımını en sonunda bütün burjuva partilerine karşı bir işçi partisinde, Devrimci İşçi Partisi'nde örgütlenerek taçlandırdığını ifade etti. DİP'in "Kapitalizme ve erkek egemenliğine karşı emekçi kadınlar en öne" şiarını yükselttiğini, Sevda yoldaşın da bu şiarı en önde taşıyan, bu şiarın cisimleştiği yoldaşımız olduğunu vurguladı. Sungur yoldaşın ardından mezarına kırmızı karanfiller bırakılırken hep bir ağızdan Enternasyonal marşı söylendi.

Cenaze töreninin ardından DİP Çorlu bürosunda bir anma toplantısı düzenlendi. Açılış konuşmasını yapan Levent Dölek, o an içinde bulunduğumuz büronun her bir köşesinde Sevda yoldaşın emeği olduğunu belirtti. Sevda yoldaşın günbegün işçi sınıfının içinde çalışırken bir yandan işçileri sosyalist fikirlere kazanmak için uğraştığını diğer yandan da fabrikanın, işçi sınıfının gündemini partiye taşıyarak partinin politikalarına aktif bir şekilde müdahale ettiğini ifade etti. Levent yoldaşın konuşmasının ardından salondan çeşitli yoldaşları Sevda yoldaşla birlikte yaşadıkları anıları, deneyimleri anlattı.

Bir yoldaşımız Çorlu'da 8 Mart öncesinde bildiri dağıtırken 6 DİP'li kadının, gözaltına alınması ve dava açılmasının ardından "Çorlu 6'lısı" olarak anıldığını söyledi ve "Ama biz aslında Çorlu 7'lisiydik. Sevda abla da o gün meydanda bizimle birlikteydi. Biz gözaltındayken karakolun önünde bizi bekledi. Biz Çorlu 6'lısı değil, Çorlu 7'lisiyiz" dedi.

Başka bir yoldaşımız DİP'in 2015 yılında düzenlediği eğitim kampında Sevda yoldaşın, kendisinin çadırda yattığını fark ederek yatağını onunla paylaştığını anlattı.

Çorlu'da fabrikada çalışan bir yoldaşımız ise Sevda yoldaşın bir devrim şehidi olduğunu, katilinin de işçi sınıfına insanlık dışı çalışma ve yaşam koşullarını dayatan kapitalizm olduğunu söyledi. Kendisinin de günde 12 saat çalıştığını belirterek, "işçileri günde 12 saat çalıştırmanın ne demek olduğunu patronlara göstereceğiz ve bunun için yapacağımız örnek bir direnişi de Sevda Alyakut'a adayacağız" dedi.

Başka bir yoldaşımız ise Sevda yoldaşın bir işçi, bir kadın, bir anne, bir eş olarak sayısız sorumluluk taşıdığını ve tüm bu sorumluluklara rağmen mücadeleden asla geri durmadığını, aksine herkesin önünde yürüdüğünü söyledi. Fabrikasında defalarca sendikal örgütlenme için girişimde bulunduğunu, çeşitli nedenlerle bu girişimler başarılı olamadığında her seferinde "şimdi olmadı, ama biliyorum bir gün olacak" diye işçi sınıfına güvendiğini söyledi. İşçileri mücadeleye kazanmaya, onlara propaganda yapmaya çalışırken kendine has, hayranlık uyandıran bir üslubu olduğunu belirterek hiç unutamadığı bir sözünü aktardı: "Kapitalist düzen kirli ev gibidir, dağıtmadan temizleyemezsin!"

Son sözü alan DİP Genel Başkanı Sungur Savran ise konuşmasına o ana kadar yapılan konuşmalara değinerek başladı ve "Sevda yoldaş nasıl bir insanmış ki bu kadar çok ilham verdi bu kadar çok insana" dedi. Ondan esinlenerek söylenen sözlere, doğrudan Sevda yoldaştan aktarılan sözlere vurgu yaptı. Sevda yoldaşın "Fabrikalar Marksist olduğunun farkında olmayan Marksistlerle dolu" sözünün Marx'ın Kapital'inin içinde saklı dinamiğin bir işçinin gözünden söylenmesi olduğunu ifade etti. Bir yoldaşımızın, Sevda yoldaşın partiye örgütlenirken "Aslında böyle rahat, bir üyenin görev ve sorumluluklarını taşımıyorum ama rahatı bozmak lazım" şeklindeki sözlerini aktarmasını hatırlatarak "İşte devrimci ruh bu" dedi. Sevda yoldaşın Çorlu'da en önde yürüdüğünü ve yaşamının da ölümünün de Tayyip Erdoğan'a karşı verilmiş büyük bir cevap olduğunu söyledi. Erdoğan'ın "Adam gibi ölmek var bir de madam gibi var" sözünü hatırlatan Savran, Sevda yoldaşın adam gibi yaşamadığını, adam gibi ölmediğini, mücadelenin en önünde bir kadın gibi yaşadığını ve kadın gibi öldüğünü, ölümünden bir gün önce çekilen fotoğrafta ölüme meydan okurcasına gözlerinin içinin güldüğünü söyleyerek sözlerini bitirdi.

Sevda yoldaşın anısı, daha acısı ilk gününde bu denli tazeyken bile anmaya katılan yoldaşlarının, dostlarının yüzünde bir gülümse yaratmayı başardı.