Rusya sınırına NATO yığınağı, artan nükleer gerilim, ısınan Güney Çin Denizi ve Ortadoğu’ya yayılan savaş... Emperyalizm üçüncü dünya savaşının ağlarını örmeye devam ediyor

Gazetemizin Ekim sayısında, DİP’in geçtiğimiz yıl yaptığı Olağanüstü Kongresi’nde işaret ettiği bir üçüncü dünya savaşı tehlikesinin nasıl adım adım somutlaşmakta olduğunu ortaya koymuştuk. Geçtiğimiz ayda bu doğrultudaki işaretlere yenileri eklendi. Dünya savaşı dinamiklerinin en sancılı şekilde kendini gösterdiği coğrafya Ortadoğu olmaya devam ediyor. Tüm çatışmalar derhal büyük güçleri içine çekecek bir potansiyel barındırıyor. Yemen ve Suudi Arabistan arasındaki çatışmada Yemen’de iktidarı eline alan Şii Husilerin, Amerikan savaş gemilerine füze saldırısı düzenlemesi ve ardından ABD savaş gemilerinin misilleme yaparak radar üslerini vurması bu potansiyelin açık bir göstergesi oldu. Suriye’de Esad ve Rusya’nın Halep kuşatması sertleştikçe ABD ile Rusya arasındaki ipler de iyice geriliyor.

Diğer yandan NATO’nun Rusya sınırına askeri yığınak yaptığını görüyoruz. Rusya’ya sınırı olmayan 20 NATO ülkesine ait askerler, Litvanya’da Almanya’nın, Letonya’da Kanada’nın, Estonya’da Britanya’nın, Polonya’da ABD'nin başını çektiği garnizonlarda toplanıyor. Rusya’nın, ABD’nin düşmanca eylemleri dolayısıyla gerekçe göstererek plütonyum rezervlerinin elden çıkarılmasını öngören nükleer silahsızlanma anlaşmasını askıya aldığını açıklaması da son derece önemli bir gelişme. Nükleer gerilimin tırmanması elbette ki tedirgin edici bir gelişme. Ancak kim ABD’nin düşmanca olmayan bir tavır içinde olduğunu inkâr edebilir?

Belki sıcak çatışmaların değil ama çelişkilerin yoğunlaştığı ve olası bir dünya savaşının merkezi olması muhtemel olan Pasifik’te de durum farklı değil. Çin Halk Cumhuriyeti’nin, Güney Çin Denizi’nde Japonya ve ABD’nin ortak manevra düzenlemesini kırmızı çizgi olarak niteleyip, askeri karşılık vermekle tehdit etmesi, emperyalizmin Çin’i kuşatma ve yalıtma politikasının çatışmaya dönüşme potansiyelini arttırmıştı. ABD emperyalizminin Güney Kore’deki askeri yığınağına karşı ise Kuzey Kore nükleer denemelerle karşılık veriyor. Geçtiğimiz ay, ABD Pasifik donanması komutanı Amiral Harry Harris askerlere karşı yaptığı bir konuşmada “Kuzey Kore ile yarın savaşa girecek şekilde hazır olun” talimatı verdi. Çin ise savaş gemileri ile Suriye kıyılarında boy gösterdi.

Olup bitenler, bir Üçüncü Dünya Savaşı olasılığının yakın ve gerçek bir tehdit olarak karşımızda durduğunu gösteriyor. Ancak bu gelişmeleri değerlendirirken aktif ve saldırgan tarafın Rusya ve Çin’i kuşatarak yalıtma stratejisi güden ABD merkezli emperyalist kamp olduğunu bir an bile akıldan çıkartmamak gerekiyor. Dolayısıyla yaklaşan felaketi durdurmanın yolu, dünya barışı dilemekten değil emperyalizmin geriletilmesi ve yenilgiye uğratılmasından geçiyor.

Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Kasım 2016 tarihli 85. sayısında yayınlanmıştır.